Ekranda bir aşağı bir yukarı çıkan gözlerim irileşmişti, arada bir kısıldığını saymazsak evet tam anlamıyla irileşmişti. Kalbim bir tuhaf hissederken heyecanlandığımı anlayarak gözlerimi devirdim. Böyle bir şeyde bile heyecanlanacak ne yaşamış olabilirdim ki ?
Zaten sen ne yaşadın ki ?
İç sesimi tebrik ederek elimi klavyenin üzerine getirdim. Erkeklere olan güvenin yoktu. Hatta şu an bunu bir kez daha tetikleyecektim. Hepsinin aklı fikri uçkurundan başka bir yerde değildi ve bu benim onlardan uzak durmam için geçerli bir sebepti. Ne olacaktı sevgili olacaktık ama bir ay sonra ayrılacaktık. Buna ne gerek vardı ki ? Boşu boşuna kendimi mi üzecektim? Hayır, zaten yeterince üzüldüğüm şeyler varken bir de kendimi ne olduğu belirsiz bir erkek icin üzemezdim. Ve şu an kendime bir kez daha onlara güvenemeyeceğimi kanıtlayacaktım.
' Ne tarzda konuşmayı seversin ? '
Gönderdiğim mesajdan sonra gözlerimi ekrandan ayırmadan bakmaya devam ettim. Yüzünü pek de seçemediğim yeşil montlu çocuk bakalım ne yazacaktı. Dudaklarımı kemirerek ondan gelecek herhangi bir mesajı bekliyordum. Yatağımın üzerine oturarak bağdaş kurdum. Bur cevap yazmak bi kadar uzun sürer miydi ?
' Fark etmez. '
Bu nasıl bir cevaptı böyle? Kaşlarımı çattım.
' Her türden olur diyorsun yani ? '
'Aynen.'
Gözlerimi kapatarak sakinleşmeyi denedim. Bu uygulamayı açtığımdan beri gelen mesajları engelliyordum çünkü hepsi cinsel içerikli mesajdı. Ama bu çocuğu denemek istiyordum. O bana mesaj göndermemişti. Ben ona göndermiştim. Onu denemek bu kadar da zor olmamalıydı değil mi ? Hem o beni görmüyordu, onu gören yalnızca bendim. Düşüncelerim zihnimi iyice kemirince klavyeye giden ellerim geri çekildi. Sanırım yapamayacaktım. Neden denemek istiyordum ki durup dururken ? Tanıdığım birisi de değildi sonuçta. Ama içimden bir ses yapmam gerektiğini söylüyordu. Bütün cesaretimi toplayarak ellerimi tekrar klavyede gezdirdim.
' Seks ? '
Yazdığım kelimeye baktıkça gerçekten yanaklarım kızarıyordu. Dayanamayarak elimdeki telefonu yatağa bıraktım ve hızlıca odayı terk ettim. Altı üstü bir çocuğu deneyecektim. Ne haddimeyse. Yani ne vardı ki deneyecek , hepsi aynı değil miydi bunların?
Aklım telefondayken mutfağa inerek buzdolabından çıkardığım suyu bardağa doldurdum. İnternetimi açık bırakmıştım ve yazdığım mesaj aklıma geldikçe yanaklarımı alev basıyordu. Bardaktaki suyu içerken havanın oldukça karanlık olduğunu görmemle ufak çaplı bir şok geçirdim. Ne ara bu kadar kararmıştı ki diye düşünmeden edemedim. Elimdeki bardağı mutfak tezgahının üzerine koyduktan sonra geldiğim yere geri dönmek zorundalığımı hissederek yavaş adımlarla merdivenleri çıktım. Annemlerin evde olmaması güzel miydi değil miydi bilemiyordum ama sanırım şimdilik kötü değildi. Odamın kapısını arkamdan örterek yatağıma yöneldim. Telefonumun yanıp sönen ışığı bir mesaj geldiğini gösteriyorken dudaklarımı dişledim. Aniden gelen bir deli cesaretiylr elime aldığım telefonun uygulamadaki mesaj kısmına girdim. Utanmak yoktu. Ne o beni ne de ben onu görebiliyorken utanmak da neydi öyle?
' hahahaahaah '
Kaşlarımı çatarak yazdığı şeye baktım. Bu da neydi ? Niye gülmüştü bu ?
' Olur tabi. '
Ondan gelen ikinci mesaj ise buydu. Olur tabi. Hah ! İşte bu kadardı. Neden güvenmiyorum sorusunun cevabını tam net olarak almıştım. Ağlamak isteyip de ağlayamadığınız anlar olurdu ya hani, işte o andaydım ama o an ağlayacağım şey neden hep haklı olduğumdu. Salaktım, kabul ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANON (Bir Varmışım Bir Yokmuşum)
Novela JuvenilNe kadar ileriye gidebilirdiniz ? Hiç tanımadığınız biri için.. Ben sanırım kimsenin yapamadığını, aklına dahi getiremeyeceği bir şeyi anlık cesaretle yaptım. Söz konusu kalbimse herşeyi yapabileceğimi kendimi bile feda edebileceğimi öğrendim. 16...