Zamana bırakılan isimler, sonbaharın getirisiyle kayboluyordu. Zaman hiç bir şeyin çözümü değildi kesinlikle. Zaman kazanılan bir şeydi. Anlatamadığınız zamanların getirisi olan zaman sizin işinize yarardı. Tıpkı benim bir haftadır yaptığım gibi.
" Evet, seni dinliyoruz. " diyen babamla göz göze geldim. Zaten bir saattir bakışıyorduk, dudaklarımı açıyordum ama sonra geri kapatıyordum. Söyleyecek çok şeyim vardı, beni anlasalardı.
" Şey..." diye cümleye başlayalı sanırım bir saat oluyordu. Kıvrım kıvrım kıvrılıyordum.
" İnşallah şeyden sonraki cümle gelecek. Sabahtan beri kaç kere şey dedin kızım ? "
" Ben saydım. " dedi kız kardeşim. Gözlerimiz ona çevrilirken " Bu onbeşinci şey kelimesini kullanışı. "
" Aferin, " dedim gözlerimi bayarak. " Oturupta bunu mu saydın cidden Hande. "
" Biraz öyle oldu abla. Malum senin şeyler bitmez. " tatlı gülümsemesi şu an onu dövmemem için tek nedendi.
" Ya ya, bitmez benim şeyler. "
" Gazel, artık başla şu önemli konuya. " diyen annemle göz göze geldim. Konuşacağım konuyu duyunca ne yapacaklarını merak ediyordum açıkçası. Pek de sevinecekleri bir haber olmayacaktı.
Kendime onlarla konuşabilmek için bir hafta müddet vermiştim. Bu zaman aralığında da boş durmamış Efgan 'ın bütün bilgilerine ulaşmıştım. Onu vurabileceğim tek noktası belliydi ve ben bu konu üzerinde kendi planlarımı oluşturmuştum. Biraz aklımı kullanasım tutmuştu sanki.
" Şimdi şöyleki. " diyerek sertçe yutkundum. " Biliyorsunuz ki şehir dışında okuyorum. Hani bize altı saat olan şehir varya. "
" Bunu biliyoruz. " diyen Hande 'ye göz devirdim.
" Bildiğinizi biliyorum. Ama ben şey yaptım. Bir şey. Yani böyle önemli olan bir şey. Oldukça önemli bir şey. "
" Neymiş o önemli şey ? " diyen babam eğer biraz daha uzatırsam beni keskin gözleriyle devirebilirdi.
" Şey, ben kaydımı İstanbul üniversitesine aldırdım. Çok uzak değil zaten eskiden okuduğum şehre. Yani kızmayın diye de şimdi söyleyeyim dedim. Yani biraz denerim olmadı geri dönerim diye düşündüm. Yurt falan zaten hazır, yani sıkıntı yapacak, endişelenecek bir şey yok. " diyerek ilk tepkilerini bekledim. Kızabilirlerdi, bunu beklerdim. Yani en doğal haklarıydı belki de.
" Ne yaptın ne yaptın? " diye soran annem hic de iyi durmuyordu.
" Tamam. " diyen babam tam konuşacağım şurada araya giren kişi olarak konuşmamı engellemişti. Engellemişti engellemesine de bende sanki dünyadan engelleniyor gibiydim. Babam kabul mu etmişti yani ?
" Ne ? "
" Ha orası ha orası yani, git ne olacak ? " onun rahat haline alışkın olmadığım için içten içe şok geçirirken annemin duruşunu bozmayıp seninle sinra konuşacağız bakışları beni delip geçebilirdi.
" Değil mi ? Ha orası ha orası. Ne olacak sanki ? O zaman şimdi ikinci haberi de vereyim. Ben biletimi aldım, erken gideceğim. Yurtta açıldı zaten okulun açılmasına da uzun zaman kalmadı. Erken gidersem alışma şeysim olur diye.."
" Ne zaman biletin ? "
" Yarın gece. " diyerek dudağımı ısırdım. " Uzun olduğu için yolculuk geceye aldım, sabah orada olurum. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANON (Bir Varmışım Bir Yokmuşum)
Novela JuvenilNe kadar ileriye gidebilirdiniz ? Hiç tanımadığınız biri için.. Ben sanırım kimsenin yapamadığını, aklına dahi getiremeyeceği bir şeyi anlık cesaretle yaptım. Söz konusu kalbimse herşeyi yapabileceğimi kendimi bile feda edebileceğimi öğrendim. 16...