Kendime not, kendine herşeyi itiraf etme. Acır, acıtır. Kabullenmezsen daha çabuk geçer acısı.
Kaburgalarınıza kadar böyle kasıldığınız olmuş muydu hiç ? Her yeriniz ağrıyor ama neresi olduğunu tarif edemeyecek kadar halsiz hissettiğiniz ? Ve durum böyleyken hala gülümsemeye herşey yolundaymış gibi davranmaya devam eder miydiniz ? Ben, ediyordum.
" Canın sıkkın gibi. " dedi Ela teyze. Elindeki taze fasulyeler pazardan yeni alınmış kadar taze dururlarken göz bebeklerim onun ellerinde oyalandı. Ona yardım etmek istemiştim ama izin vermemişti. Masada oturmuş tek başına yapıyordu. Yanına oturmam gerektiğini söylemiş başka da bir şey yapmamı istememişti.
" Yok değil, hem neye sıkkın olacak ki Ela teyze. Her şey yerli yerinde, mutluyum sizinle. " dedim gülümseyerek. Piknikten geleli tamı tamına bir saat olmuştu. Duvardaki saat bunu gözüme gözüme sokarken söylediklerime tebessüm etmişti. Eve geldiğimde soluğu annemi aramakta bulmuştum. Kac gündür aramadığım için bana oldukça kızgın olduğunu belli etmiş bir güzel azarlamıştı. Sonra ise kıyamayıp güzel bir şekilde telefonu sonlandırmıştı.
" Piknikten geldiğinden beri böylesin, kapıdan girişin bile değişikti. Bizimkilerin arkadaşlarını sevmedin mi yoksa ? " diye sordu. " Bazen patavatsız konuşup benimde canımı sıkıyorlar ama iyi çocuklardı genelde. Sana bir şey mi dediler ? "
" Hayır, bir şey demediler. Onlar iyiler seninde dediğin gibi. "
" Niye asık suratın o zaman ? " diye sordu kurcalamaya devam ederek. Elif geldiğimizde kendini odaya atmış hala oradan çıkamamıştı. Güzel bir piknikti benim için keşke sonu da güzel bitseydi. Onun telefonunu açtığıma pişman olmuştum. Belki de buydu yüzümün asık moralimin bozuk olmasını sağlayan.
" Gerçekten bir şeyim yok, " dedim itirazlara devam ederek. Diyebilir miydim ki senin oğluna gelen telefon beynimi karmakarışık bir hale soktu diye ? " Piknik çok güzeldi, biraz yorgun hissediyorum o kadar. Ondan öyle görmüşsündür. " dedim ona gülümseyerek. Bazen gülümsemek söylemek istemediklerinizin noktası gibi oluyordu. Virgüle dönemeyecek olan noktaya.
" Öyle olsun bakalım. " dedi inanmamış gibi bana bakıyor bir yandanda taze fasulyeleri temizlemeye devam ediyordu. Akşam yiyeceğimiz yemek belli olmuştu. " Ama pek de inandırıcı olmadı bu cevabın ona göre, bilesin. "
" İnan inan. " dedim yutkunarak. " Bir şey yok, hem olsa söylerdim. "
" Hiç de o tip yok sende. " dedi gözleri beni inceleyip tekrar yaptığı işe döndüğünde. " Bir şey olsa bile anlatmazsın sen, gözlerine bakınca anlayabiliyorum. "
Vay be, diyebilirdim o anda. Ama kendimi tutmuş bir şey dememiştim. Ellerimi çenemin altında birleştirerek ona bakmaya devam ettim. Belki de aklımı dağıtacak bir şeyler bulmalıydım.
" Naber hanımlar? " diye seslenen Elif 'e teşekkürlerim çoğalıyordu. Beni bazı durumlardan kurtarıyordu. İlk baştaki yardımını hiç unutamazdım zaten.
" Gazel 'i sıkıştırıyordum. " dedi Ela teyze ona dik dik bakarak. " Kız geldiğinden beri bir türlü tebessüm edemedi. Ne oldu, iyi geçmedi mi pikniğiniz ? "
" Noldu ki Gazel ? " dedi Elif bana bakarak. " Yani piknik gayet iyi geçti, geçmedi mi ? "
" Bir şey yok gerçekten. Ela teyze öyle olduğunu sanıyor, bir şeyim yok bugün güzeldi. Yoruldum sadece o kadar. " dedim beni anlamasını umarak. Ela teyzeden de bir şey kaçmıyordu. Beni görünce anlamıştı, aklımı okuyabileceğinden şüpheliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANON (Bir Varmışım Bir Yokmuşum)
Novela JuvenilNe kadar ileriye gidebilirdiniz ? Hiç tanımadığınız biri için.. Ben sanırım kimsenin yapamadığını, aklına dahi getiremeyeceği bir şeyi anlık cesaretle yaptım. Söz konusu kalbimse herşeyi yapabileceğimi kendimi bile feda edebileceğimi öğrendim. 16...