Karanlıkta kaybolmuş ipin ucunu bir daha bulamazdınız. İllaki aydınlığa ihtiyacınız olurdu. Elbet aydınlık gelirdi, yoklardı sizi. Ama siz karanlıkta büyümüşken aydınlık sizi nasıl anlayabilirdi ki ?
Bazen çok karamsar olduğumu düşünürdüm. Bunu onunla da konuşmuştuk. Seni sıkıyorum değil mi diye sormuştum. Çok karamsar olduğumu açıklamış onun fikirlerini almıştım. Ama o bana karamsar olmadığımı kabullendirmeye çalışmıştı. Şaşırmıştım, biri beni aydınlığa çıkarıyordu. Hem de hiç bilmeden. Ben aydınlıkta nasıl yaşayabilirdim ki ? Karanlıklar benim yuvamdı, aydınlık ise yokluğum. Durum buyken bana karamsar olmadığımı vurgulaması canımı yakmıştı.
Karamsardım, bu kesinliği olan bir yargıydı.
Aydınlık zehrim, karanlık panzehrimken bana kendi fikrini nasıl kabullendirebilirdi ?
Anlaşamadığımız tek konu bu olsa gerekti. Gözlerimi kapatarak biraz daha uyumak istedim. Ama uyuyamadım. Gözlerim kendiliğinden açıldı. Hava hala karanlıktı. Karanlık çekilmemiş aydınlığa giriş hakkı vermemişti. Gülümsedim. Sabahları sevemezdim. Bu hep böyleydi ve de böyle kalmaya da devam edecekti. Yataktan kalkarak adımlarımı pencerenin önüne doğru ilerlettim. Yeni uyandığım için sarsak adımlarla ilerlediğimi biliyordum. Pencerenin önündeki koltuğuma oturarak ayaklarımı pencere kenarına uzattım. Kafam geriye koltuk başlığına yaslanırken uygun pozisyonu bulduğuma karar verip elimde döndürdüğüm telefonun ekran kilidini açtım.
Saat gecenin üçüydü.
Bugün erken yatmıştım. Neden olduğunu bilmiyordum ama onunla konuştuktan sonra bir kaçış aramış bunu da uykuda bulmuştum. Mesaj atsam bakar mıydı? Sanırım bakardı, onun bu saatte uyuduğunu düşünmek saçmalıktı. Bu saat onun en aktif olduğu zaman dilimiydi. Gözlerimi gökyüzüne çevirdim. Insanlar tatildeydi. Ama tatil bitmek üzereydi, bense tatile dahi girmeden bu tatilin bittiği evreye gelmiştim. Hayat benim için yorucuydu, herkeste olduğu gibi. Ama insanlar kendilerine vakit ayırıyor, bir şeyler yapıyordu. Belki de en azından çabalıyorlardı. Ben onu da yapamıyordum.
' Uyumuş olma ihtimalin var mı ? '
Mesajı yazdıktan sonra anında mesaj gelmesini beklemiyordum. Bu yüzden elimdeki telefonu kucağıma bırakarak gözlerimi tekrar gökyüzüne diktim. Onunla konuşmak bana iyi geliyordu. Bazen iyi ki uygulamayı indirdim diye düşünüyordum. Bu gerçeği saklamak istemiyordum. Yıldızlar kendi yerlerinin hakimiyetinu üstlenmiş parıl parıl parlarken gözlerimin dinlendiğini hissediyordum. Onlara bakmak güzeldi. Tarifi eşsiz bir duyguydu belki de.
Her yer karanlıkken, gün aymazken, uyuduğunu bildiğin insanlar varken belki de daha güzeldi yıldızlar ve gökyüzü.
Sadece benim gibi..
' Öyle bir ihtimalim yok güzellik..'
Gülümsedim. Son zamanlarda değişik lakaplarla beni süslüyordu. Bir keresinde yavrum demişti ve ben sanırım ilk defa onun bir kelimesine bu kadar çok gülmüştüm.
' Sevindim. '
' Sevinmene sevindim..'
Bu çocuk insanın kanına nereden gireceğini biliyordu. Belki de nabza göre şerbet veriyordu. Başkalarıyla konuşması nasıldı bilmiyordum ama ben onunla olan konuşmalarımdan bu çıkarımda bulunmuştum.
' Ne yapıyorsun peki ? '
' Okey oynuyoruz. '
Ne okeydi ama. Her gün gece bunu oynamaktan sıkılmıyor muydu bunlar demekten kendimi alıkoyamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANON (Bir Varmışım Bir Yokmuşum)
Ficção AdolescenteNe kadar ileriye gidebilirdiniz ? Hiç tanımadığınız biri için.. Ben sanırım kimsenin yapamadığını, aklına dahi getiremeyeceği bir şeyi anlık cesaretle yaptım. Söz konusu kalbimse herşeyi yapabileceğimi kendimi bile feda edebileceğimi öğrendim. 16...