Ayağınıza gelen fırsatları kaçırdığınız zamanlar oluyor muydu ? Benim oluyordu. Hemde öyle bir oluyordu ki insanlar buna şaşırıyor, sonradan o elime geçen fırsatları kaybettiğim için bana kızıyordu. Zamanı geri alabilseydim eğer yapar mıydım, elimdekileri kaybeder miydim yine diye düşünüyordum. Ama buna verebilecek cevabım aynıydı.
Ben elime geçen fırsatları tepen biri olmaktan mutluydum.
İlginç kişiliğim bir çok bakımdan kişilere saçma gelse de bu benim değiştiremeyeceğim bir durumdu. Kolay kolay alışkanlıklarını bırakamayan insanlar en mutsuz olanlar olmaz mıydı genelde ?
Elimdeki çayın soğuduğunu hissediyor ama umrumda değilmişcesine çeviriyordum. Bardak dile gelip beni bırak lütfen dese de sanırım fikrim hiç değişmezdi. Birilerinin canının yanmasını umursamazdım. Üzerimde öyle bir umursamazlık vardı ki, bazen ben bile şaşıyordum. Bugün kursun olmaması bugüne dair en güzel şeydi.
Bahçedeydim, oturuyordum. Kendimi kendimle yalnız bırakmak istemiştim. Biraz da olsa kafa dinlemekten kimseye zarar gelemezdi ya değil mi ?
Masaya uzattığım bacaklarım güneşle birlikte kızarması, bronz halini alması gerekirken almıyordu. Biliyordum bu şaşılacak bir şeydi ve tenim oldukça beyazdı. Beyaz tenliler daha kolay yanmazlar mıydı? Ama durum bende biraz farklı işliyordu. Yanmak lügatimda olmayan bir kelimeydi.
" Abla ? " dediğini duyduğum sesin kardeşime ait olduğunu biliyordum. O da buradaydı. Yalnızlığımla yalnız kalmak istemiştim ama o beni yalnız bırakmayı istemiyor, hatta hiç düşünmüyor gibiydi.
" Hı ? " dudaklarım sanki konuşmakta zorlanıyor gibi duruyordu. Mecalim yoktu. Masanın üzerine bıraktığım telefonumun titrediğini hissettim. Mesaj gelmişti ve ondan olabilirdi. Öğle saatini geçmiştik, çoktan uyanmış olmalıydı.
" Güller çok güzel durmuyor mu ? " diye sormasıyla bakışlarım o tarafa kaydı. " Hatta sarı olanlara bak, beyazların yanına kıvrılmış beraber güzel bir düzen oluşturmuşlar. "
Aynı yere bakan ama farklı şeyler gören tek insan olabilirdik. Benim gördüklerimle onun gördükleri uyuşmuyordu. Ben çiçekleri ve türevlerini hiç sevmezdim. O ise seviyora benziyordu. " Şey, bilemedim ki. " dedim onu kırmamak adına. Aslında her zaman tak diye söylerdim içimden geçenleri ama bugün uysaldım sanırım. " Sen güzel diyorsan öyledir. " Yalancı bir tebessüm dudaklarımı örttü. Bakışlarım tekrardan elimde harap olan soğuk çaya indi. Bakışlarını üzerimde hissediyordum.
" Sevmiyorsun, " Bakışlarım onu bulmadı. Gayet iyi biliyordu neyi sevip sevmediğimi. " Hiç bir şeyi sevmiyorsun değil mi ? " Gözlerim sonunda onu bulduğunda kirpiklerimi kırpıştırdım. Dikkatle beni incelemeye devam ediyordu. " Ama abla öyle yaşamak... yaşamaya devam etmek zor değil mi ? "
" Ben yaşadığımı düşünmüyorum ki zaten. "
" Bende, senin hakkında ciddi anlamda öyle düşünüyorum. İtiraf etmen beni şaşırttı doğrusu. Bunu beklemiyordum. "
" Neden ? "
" Bilemiyorum, sana ulaşmak gün geçtikçe zorlaşıyor. Ben bunun olmasından hiç hoşnut değilim, bu durum oldukça kötü. Ben eski seni istiyorum. "
Ona baktım, uzun sayılacak bir süre konuşmadan bekledim. Değişmiştim, bunu bende gayet iyi biliyordum. Ama benim değişmem onunla da aranın değişeceği anlamına gelmiyordu ki. Aramız hala aynıydı. Ama sanki biraz daha bariyerleri olan bir aramız oluşmuştu.
" Ben benim, eski ben ya da yeni ben diye bir ayrım yapman mantıksız. "
" Anlamıyorsun, sanırım hiç de anlamayacaksın. " dedi bana bakarak. Gözleri beni anla diye bağırıyorken dediklerini anlamak benim için güçlük vericiydi diyemezdim. Bu ona haksızlık olurdu. " Aslında hiç bir şeyi takmıyormuş gibi görünüyorsun ama durum hiç de öyle değil, değil mi ? Her şeyi kendi içinde yaşıyorsun, bunu kendine neden yapıyorsun? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANON (Bir Varmışım Bir Yokmuşum)
Teen FictionNe kadar ileriye gidebilirdiniz ? Hiç tanımadığınız biri için.. Ben sanırım kimsenin yapamadığını, aklına dahi getiremeyeceği bir şeyi anlık cesaretle yaptım. Söz konusu kalbimse herşeyi yapabileceğimi kendimi bile feda edebileceğimi öğrendim. 16...