Bir bakıyorum bir haftayı daha geride bırakmışız. Bu zaman ne kadar çabuk geçiyor yahu. Umarım bu haftanız boyunca yüzünüzden gülümseme hiç eksik olmamıştır. Eğer haftanız kötü geçtiyse bu bölüm bütün hafta suratı asık gezenlere gelsin.😉
İyi okumalar...Ediz'den
Elimi karnıma götürerek "Açım ben." dediğimde Bülent abi hafifçe güldü ve "Kahvaltı etmedin mi?" diye sordu. Sabah olanlar aklıma gelirken sıkıntıyla saçlarımı karıştırdım ve "Bu aralar yemek yiyemeyecek kadar karışık günler yaşıyorum." dedim. Bülent abi bana kısa bir bakış atıp "Yemeğini ye, sıkı giyin, erken yat diye seni tembihleyecek kimsen yok mu oğlum?!" diye sorduğunda başımı arkaya yaslayarak camdan dışarı baktım ve "Var da, onu da kaybettim be abi." diye cevap verdim.
Arabanın içinde kısa bir sessizlik oluşurken Bülent abi uzanarak radyoyu kısık sesle açtı ve elini omzuma koyup "Seni bunları söyleyecek kadar çok önemsiyorsa onu kaybetmezsin Ediz. Emin ol sana geri döner." dedi. Başımı çevirip ona kısa bir bakış attığımda bana kaşlarını kaldırarak bakıp tekrar önüne döndü ve "Seni Damla'dan sonra ilk defa böyle görüyorum." dedi. Kaşlarım çatılırken "Nasıl?" diye sorduğumda sağa dönüş yaparak "Canının acıdığı gözlerinden belli." dediğinde çekindiğimi belli etmemeye çalışıp göz devirerek diğer tarafa döndüm ve "Sizin benim gözlerimle ne alıp veremediğiniz var?" diye söylendim.
O buna gülmekle yetinirken ben de uzanarak radyonun sesimi açtım. Bülent abi bu hareketime de güldüğünde onu hiç umursamadan gözlerimi kapatıp şarkıyı dinlemeye koyuldum. Bir süre sonra araba durduğunda ve Bülent abi kontağı kapatıp "Hadi in bakalım." dediğinde kaşlarımı çatarak gözlerimi açtım ve etrafıma bakındım. Tanıdık gelmeyen bu yere bir kez bakıp "Neden buraya geldik?" diye sordum. Emniyet kemerini sökerken "Açım demedin mi oğlum?" diye sorduğumda hevesli görünmemeye çalışarak kemerimi açtım ve "Evde de yerdim ben." dedim.
Bülent abi gülerek "Gözlerin ışıldadı Ediz." dediğinde sırıtarak "Yemek yemeye düşkün olmam benim suçum değil." dedim. Gülerek arabadan indiğimizde önüne park ettiğimiz kafenin adına baktım.
DÖRT MEVSİM KAFE
Kaşlarım hafiften çatılırken "Burayı hiç duymamıştım." dedim. Bülent abi kapıya doğru ilerlerken "Aslında çok sevilen bir yerdir." dediğinde tam bahçe kapısından içeri girmiştim ki sahnedeki kadının duyurusu dikkatimi çekti.
"Sırada Melis ve Egemen var!"
Bu isimleri duymamla kaşlarım çatılırken sahneye yakın sayılacak bir masadan kalkan Melis ve geçen dans ettiği çocuk beraber sahneye çıkarken birden olduğum yere çakıldığımı hissettim. Bülent abi de bir bana bir sahnedeki Melis'e bakarken Egemen denen çocuk ve Melis yakın bir dans pozisyonu alınca istemsizce sağ elim sıkı bir yumruk oldu.
Ben onun için o kadar uğraşırken, bir damla gözyaşı eksik aksın diye uykusuz kalırken o burada elin herifiyle dans mı ediyordu? Hem de sabahki olaylardan sonra. Odasında ağladığını düşünüp sabahtan beri kendime sövdüğüm kız burada o çocukla dans mı ediyordu?
Elimdeki acı kalbimdeki sızıyı kısa bir an yok ederken yumruk haline getirdiğim sarılı elimi açtım. İçim daralırken neye şaşırsam bilmiyordum. Melis'in şu an çocuğun tekiyle bu kadar yakın bir şekilde dans ettiğine mi yoksa bu kadar iyi dans ettiğine mi?
Çocuk, Melis'i belinden tutup havaya attığında ona bir şey olacak duygusuyla içimi bir korku kapladı. Kazasız belasız dansları bittiğinde Melis'in yüzündeki gülüşe uzunca baktım. Ardından başımı çevirip gözlerinin içine baktığı çocuğa baktım. Melis'i birinin böyle güldürmesi canımı yakarken onu son zamanlarda sürekli ağlattığımı bilmek bütün vücuduma ufak bir acı dalgası yayılmasına sebep oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YETİMHANE 3
Teen FictionEllerimi, sanki içinde bir şey saklıyormuşum gibi tuttuktan sonra gözlerimi kapattım ve kısa bir süre sonra tekrar aralayıp ellerimi açarak göğe doğru üfledim. Ediz meraklı bir sesle "Ne yapıyorsun?" diye sorduğunda gülümseyerek yıldızlara bakıp ar...