Selam okurcuklar. Şu an saat gece bire geliyor ve ben soluğu burada aldım çünkü aşırı derecede sinir doluyum ve bir şeyler yazarak aklımı dağıtmam lazım. Bazılarınız merak ediyor, böyle şeyler dediğimde kötü bir şey olup olmadığımı soruyorlar. Onları buradan öpüp kötü bir şey olmadığını da söyleyeyim. Sadece az önce severek okuduğum bir kitabı bitirdim ve karakterlerden birine acayip nefret doluyum. Sinirim bu sebeple yani. Neyse hadi sizi daha fazla sıkmadan bölüme geçelim. Multide; gamzeli kızımız var.
İyi okumalar yavrucuklar...Gözlerimi deli gibi vurulan kapıyla hafifçe araladığımda uyandığımı henüz fark etmemiş Buket, Kerem'e dönerek "Git sustur şu salağı, kızı uyandıracak şimdi." diye sert ama fısıltıyla konuştu. Kerem de onu başıyla onaylayarak "Hallediyorum." dedikten sonra oturduğu yataktan kalarak kapıya yönelince ben de neler olduğunu anlamak için gözlerimi tekrardan kapayıp uyuyor numarası yapmaya başladım. Kısa bir süre sonra kapının açılma sesi gelirken Kerem "Ediz manyak mısın oğlum sen? Neden bağırıp duruyorsun? Bak bir de kapıyı yumruklamışsın. Elini kırılmaktan zor kurtardım lan!" dediğinde kalbimde daha önce hiç hissetmediğim bir acı hissettim.
Ediz, benim Ediz'im, benim bay ukalam bana vurmuştu. Şimdiye kadar kolay kolay şakasına kafama bile vurmayan çocuk bana tokat atmıştı. Tuğçe annem bile öz kızı olmadığım halde benimle uğraşmasına ve onu sürekli deli etmeme rağmen bana bir kere bile vurmamıştı.
Uyumadığım anlaşılmasın diye kendimi ağlamamak için tutarken Ediz "Kerem? Kerem Melis nerede? Benim onunla konuşmam lazım. Kerem çıksana benim ondan özür dilemem lazım." diyerek hızlı hızlı konuşurken Kerem "Şimdi konuşamazsın," deyince Ediz onun cümlesini bitirmesine izin bile vermeden "Ne demek konuşamam lan?! Allah bilir nasıl canını yakmışımdır güzelimin? Allah bilir nasıl nefret ediyordur şimdi benden? Nasıl paramparça etmişimdir kalbini? Çık önümden, benim onunla konuşmam lazım!" diye söze girdi.
Dedikleri, pişmanlığı içimi rahatlatmaktan daha çok canımı yakarken hafifçe gözlerimi araladım. Buket de oturduğu yerden o an kalıp kapıya giderken benim uyandığımı görmemişti. Kerem Ediz'in dedikleriyle sabır çekerek "Uyuyor lan kız! O yüzden konuşamazsın dedim!" diye sert ama kısık bir sesle ona çıkıştığında kapıya doğru baktım ama Kerem ve Buket'in arkasında kalan Ediz'i onlar yüzünden göremedim. Aslında iyi de oldu çünkü ifadesizlik akan gözlerim kapıya dikiliyken onu görmek istediğimden de emin değildim. Sadece böyle yatarken bile hiçbir şeye temas etmeyen yanağım ve patlak dudağımı canımı yakıyordu ve onu gördüğümde kalbimin acısa katlanamayacağımı biliyordum.
Ediz pişmanlık akan sesiyle "Beni asla affetmeyecek. Beni bir daha görmek bile istemeyecek." dediğinde yattığım yerden sessizce ağlamaya devam ettim. Hatta ağlıyor bile sayılmazdı. İfadesiz gözlerimi Kerem ve Buket'in sırtına dikmişken sadece gözyaşlarımın hiç durmadan aynı arabayla yoldan geçerken gördüğümüz sıra sıra ağaçlar gibi hızlı ve tek tek akıyordu gözlerimden. Ne sesim çıkıyordu ne soluğum. Öylece bakıyordum onlara boş gözlerle.
"Bütün bunları ona vurmadan önce düşünecektim Ediz."
Kulaklarıma Buket'in yargılayıcı sesi dolarken çocuklar fark etmemişti ama ben hemen kapmıştım sesindeki hüznü. Bu hüzün benim için değil Ediz içindi. Onun bu haline deli gibi üzülüyor ve büyük ihtimal boyununa sıkı sıkı sarılarak destek olmak istiyordu ama bana ihanet edecekmiş gibi hissettiğinde yapamıyordu. Böyleydi benim gamzelim, çoğu gece ayrı odalar da uyusak da neredeyse üç yıldır aynı odayı paylaşıyorduk onunla. Her şeye rağmen benim yanımda olup bana destek olurdu o. Konu Ediz veya Kerem olsa da ya da ben haksız olsam da yine benim yanımda olur ve sırtımı sıvazladıktan sonra hatalıysam doğru olanı görmemi sağlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YETİMHANE 3
Genç KurguEllerimi, sanki içinde bir şey saklıyormuşum gibi tuttuktan sonra gözlerimi kapattım ve kısa bir süre sonra tekrar aralayıp ellerimi açarak göğe doğru üfledim. Ediz meraklı bir sesle "Ne yapıyorsun?" diye sorduğunda gülümseyerek yıldızlara bakıp ar...