Bölüm 21

3.2K 189 47
                                    

Yine ve yine kara bir pazartesi. Bu bölümü her ne kadar daha önceden yazmış olsam da paylaşırken gözlerimi zor açık tuttuğuma eminim 😄 Allah bilir çoğunuz şu an bunu okurken benimle aynı durumdadır. E madem bu saatte buradasınız, hadi size güzel bir bölüm verelim. Multide; sözleri uyumlu olmasa da melodisi çok güzel olan bir şarkı var. Şarkıyı koyacağım kısım kısa olduğu için ve ben daha çok son kısımlarla bağdaştırdığım için biraz ortalara alıp öyle okursanız daha güzel olur. Size bölüm içinde not bırakacağım.
İyi okumalar canlarım...

Elimdeki kağıt poşetin saplarıyla oynarken Ediz yanıma gelip "Biletleri aldım, hadi gel." deyince başımı kaldırarak ona baktım ve "Ediz ben sinemaya girmek istemiyorum ki." diye konuştum. Ediz göz devirip kolumdan tutarak beni salonların olduğu kata çıkan merdivenlere yönlendirdi ve "Bu filme gün sayıyordun pantercik, bak geldik işte. Hem kafan da dağılır biraz." dedi. Bu dediğiyle gerçekten de içimde bir yerlerde hala enerjisini kaybetmemiş yanım sonunda bu filme gireceği için mutluluktan çığlık atıyordu.

Ediz'in sabahtan beri beni mutlu etmek için üstün bir çabası vardı. Kahvaltı tabağımı benim yerime o hazırlamıştı ve fazlasıyla iştah açıcı bir tabak olmuştu. Kerem ve Buket bizim çıkmamıza yakın geldiklerinde onlar da sanki başımdan bu olaylar hiç geçmemiş gibi davranmış ve beni güldürmek için espriler yapmıştı. Hatta gelirken hep beraber yememiz için dondurma almışlardı. Onlar yürüyüş etkisiyle terli olduklarından banyoya girerken biz de Ediz'le dondurmalarımızı yeyip evden ayrılmıştık.

Arabada Ahmet Amca en sevdiğim şarkıları açarken Ediz birkaç tanesini bana söyletmeye bile çalışmıştı. Yüzümün gülmesi için gerçekten de çok uğraşıyorlardı ve ne yalan söyleyeyim onların bu çabası bile beni gülümsetmeye yetiyordu. Başımı kaldırıp yanımda yürüyen Ediz'e baktığımda yüz ifadesinin tam anlamıyla dumanlı olduğunu fark ettim. Benim böyle olmama üzüldüğünü biliyordum ve onu böyle görmek beni daha çok üzülüyordu. Ben daha çok üzüldükçe onun da üzüntüsü artıyordu. Kısır bir döngü gibiydi bizimkisi. Sanırım bu yüzden biraz da benim onu mutlu etmeye odaklanmam lazımdı.

Salona doğru giderken onu kolundan tutarak durduğumda bana dönerek sorarcasına baktı. Gözlerinden yine itiraz edeceğimi düşündüğünü biliyordum. Onun düşüncesin aksine çocuksu bir şekilde gülümsedim ve "Kapıların açılmasına daha on dakika var bay ukala. Bana patlamış mısır alsana." dedim. Ediz bana şaşkınlıkla bakarken bir süre hiçbir cevap vermeyince ona hayal kırıklığına uğramış gibi bakıp "Almayacak mısın?" diye sordum. Ediz kendine yeni geliyormuş gibi silkelendi ve "Alırım, alırım hatta hemen gidip alıyorum. Sen burada bekle tamam mı, ben hemen alıp geleceğim." diye hızlı hızlı konuşarak standa yöneldi.

Onun arkasından gülerek bakarken "Bak çocuk sevgilisine nasıl davranıyor? Sen benimle filme bile zor giriyorsun." diyen bir kız sesi duyduğumda başımı çevirip sevgilisine gözleriyle benim olduğum tarafı gösteren esmer kıza baktım. Karşısındaki çocuk göz devirerek "Ben o kadar kılıbık değilim güzelim. Ayrıca istemediğim halde seninle o vıcık vıcık aşk filmine giriyorum işte." dediğinde gülmemi saklamak için elimle ağzımı kapattım. Ediz bu çocuğun ona kılıbık dediğini duysa yüzüne yumruğu indirirdi sanırım.

Kız oflayarak "Bunu başıma kakıp duracaksın." dedikten sonra ileride yeni açılmış sinema kapısına doğru ilerlerken çocuk da gülerek onun peşine takıldı. İlişkileri gülümseme sebep olurken bizi sevgili sanmaları ayrı bir hoşuma gitmişti. Ben kendi kendime hayallere dalmışken Ediz elleri dolu bir şekilde yanıma gelince ona şaşkınlıkla baktım ve "Sadece bir patlamış mısır istemiştim bay ukala. Bu kadar şey almana gerek yoktu." dedim. Yardımcı olmak için elindeki üç çeşit çikolatayı ve ice teayi alırken omuz silkti ve "Film izlerken abur cubur yemeyi sevdiğini biliyorum. O yüzden en sevdiklerinden aldım." dedi.

YETİMHANE 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin