Bölüm 61

2.6K 159 90
                                    

Bu bölümlük bir istisna yapalım millet. Daha henüz yatıyorum o yüzden yarın çok geç uyanırım büyük ihtimal. Sizi bekletmek istemedim. Hem size de sabah uyandığınızda sürpriz olur 🙂 Hadi burada neler döndüğünü öğrenelim. Multide; Ediz var millet.
İyi okumalar...

Başıma giren ağrıyla gözlerimi aralamaya çalıştığımda parlak bir şey yüzünden gözlerim acıyınca tekrar kapattım ve bir süre sonra tekrar kırpıştırarak araladım. Başımda parlayan şeyin tek ampullü beyaz bir lamba olduğunu fark ettiğimde birden aklıma ağzıma bastırılan bez parçası geldi ve korkuyla hızlı bir şekilde yattığım yerden doğrulup etrafıma bakındım.

Beyaz bir odadaydım, tam anlamıyla her yerin beyaz olduğu ve içinde sadece aynı odanın duvarları ve zemini gibi beyaz bir yatak ve onun yanında da beyaz bir komodin olan boş bir odada. Odaya incelerken üstümdeki siyah, Ediz'in eşofman ve tişörtüyle bu odaya fazlasıyla meydan okuduğumu fark ettim. Kalbim korkuyla deli gibi atarken yataktan kalkmak için ayaklarımı kendime çekmiştim ki sağ bileğimden bir şey beni tutunca korkuyla oraya döndüm. Ayağımda bir zincir vardı ve beni yatağın köşesine bağlama görevi görüyordu. Uzun olup hareket etmemi engellemese bile bu yataktan kalkmamı imkansız kılıyordu. Gözlerim korkuyla dolarken belki işe yarar diye bir süre ayağımı setçe çekiştirdim ama tek yaptığım kendi canımı yakmak olmuştu. Üstelik zincirin bileğimi kavrayan kelepçesi de fazla sıkıydı.

"Anlaşılan uyuyan güzel uyanmış."

Duyduğum sesle korkuyla başımı kaldırıp kapıya baktığımda daha önce hiç görmediğim bir adam bana sırıtarak bakıyordu. Bu tanımadığım adam beni fazlasıyla ürkütürken kendimi geri çekmeye çalışarak "K-kimsin sen? Ben neredeydim? Hemen bırak beni!" diyerek ahşap, beyaz kapıyı kapatıp yanıma gelmesini izledim. O bana yaklaştıkça ben kendimi korkuyla geri çekiyordum.

Adam gelip yatağın hemen ayak ucunda durduktan sonra "Sakin ol ufaklık, sana zarar vermeyeceğim." deyip ürkünç bir sırıtmayla "En azından zamanı gelinceye kadar." diye konuşunca hızla, ağalayarak başımı iki yana salladım ve "Ben sana bir şey yapmadım. Ben sana hiçbir şey yapmadım lütfen bırak beni." diye titrek sesimle konuştum. Yüzü bana tuhaf bir şekilde tanıdık gelen bu adam genişçe sırıttıktan sonra "Uzun zamandır o ufaklıktan sonra karşımda böyle titreyen birini görmemiştim. Açıkçası ona fazlasıyla benziyorsun. Ediz'in senin etrafında dolaşmasına şaşırmadım." deyince anlamayarak kaşlarımı çattım ve "S-sen Ediz'i nereden tanıyorsun? Kimsin sen?" diye sordum.

Kalbim korkudan deli gibi atarken birden kapı açılıp tanıdık bir ses "Demek uyandın prenses?" diyerek odaya girince kaşlarımı çatarak adamın arkasında kaldığında dolayı göremediğim kişiye baktım. Bir iki saniye sonra tanıdık sesin sahibi görüş alanıma girdiğine şaşkınlıkla "Hakan? Hakan ne işin var burada? S-sen de mi kaçırıldın? Neler oluyor?" diye sorduğumda Hakan bana gülümseyerek bakarken şimdi bu adamı kime benzettiğimi anlamıştım. Adam keyifli bir kahkaha attıktan sonra "Henüz kendi oğlumu kaçıracak kadar kafayı yemedim." dediğimde ona gözlerimi kırpıştırarak baktım. Sonra da zar zor çıkan sesimle "Neler oluyor burada? Ne istiyorsunuz benden?" diye sordum. Hakan babasına kısa bir bakış atıp yanıma gelmeye başladığında korkuyla "Yaklaşma bana!" diye bağırdım ama o beni hiç umursamadan iki kişilik beyaz yatağın kenarına oturmuştu bile.

Bana şefkatle bakarken "Sakin ol güzelim, sana her şeyi anlatacağım tamam mı?" dediğinde başımı ağlayarak iki yana salladım ve gözlerine korkuyla bakarak "Hakan bırakın beni, neden böyle bir şey yapıyorsunuz? Ben size ne yaptım?" diye sordum. Benim sorumla Hakan kısa bir an güldükten sonra birden sinirle başını kaldırıp "Ne mi yaptın?!" diye adeta kükreyince küçük bir çığlıkla kendimi geri çektim. Hakan bana öfkeden alev almış gözleriyle bakıp "Sen bana kimsenin vermediği kadar zarar verdin Melis?!" diye bağırınca gözyaşlarımla beraber kafamı hızla iki yana salladım.

YETİMHANE 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin