Yeni bir haftaa! Nasılsınız millet? Umarım iyisinizdir? İyi değilseniz ve moraliniz bozuk ise umarım bu bölüm sizi az da olsa sorunlarınızdan uzaklaştırır. Mutide; Kerem yavrumuz var.
Hepinize iyi okumalar...Başımdaki uğultular giderek netleşirken içlerinden Kerem'in "Şimdi ne yapacağız?" diye soran sesini duyabilmiştim. Buket de hemen onun sorusunun ardından "Bu çok zor olacak." derken ben hala uyuyormuş gibi yapmaya devam ediyordum. Ediz kararlı bir sesle "Onun yanında böyle surat asmamakla başlayacağız." dediğinde onlara arkam dönük olduğu için hafifçe kaşlarımı çattım. Bu sırada Ediz "Onun şu an en çok bize ihtiyacı var ve ben, sırf onun o güzel gamzeleri ortaya çıksın diye her şeyi yapmaya hazırım. Peki ya siz?" dediğine Kerem "Bir de soruyor musun abi?" diye cevap vermişti.
Buket de "O benim kardeşim. Tabii ki de onun mutluluğu için her şeyi yaparım." dediğinde sağ gözümden bir damla yaş yastığıma doğru süzüldü. Bu sırada Ediz "O zaman onun yanında surat asmak yok. Elimizden geldiğince onu mutlu edecek şeyler yapacağız ve bu konuyu açmayacağız. Büyük ihtimal hiç yemek yemek istemeyecek ve doğru düzgün uyuyamayacak. O yüzden panterciği yalnız bırakmak yok." dediğinde sessizlik olunca onu kafalarını sallayarak onayladıklarını anladım.
Yattığım yerde hafifçe kıpırdanıp kapalı gözlerimle onlara doğru döndüğümde yatağım birinin oturmasıyla çöktü. Saçlarımın arasında bir el dolaşırken yeni uyanıyormuş gibi gözlerimi kırpıştırarak araladığımda Kerem genişçe gülümseyip "Sonunda uyandın uykucu." deyince bir ona bir de arkasındaki Ediz ve Buket'e baktım ve "Saat kaç?" diye sordu. Buket surat asarak "Akşam yemeğini kaçırdık." dediğinde yatakta doğrularak sırtımı başlığa yasladım ve "Ben yemeyecektim zaten, siz gitseydiniz keşke." dedim.
Ediz kaşlarını çatarak "Yok öyle yemiyeceğim falan. Şimdi kalkıp üstünü başını değiştireceksin ve hep beraber dışarıda yemek yiyeceğiz." dediğinde ona yorgunlukla baktım ve "Ediz, lütfen." dedim. Buket, Kerem'in yanına gelip onun omuzlarına yaslandı ve "Ediz haklı maviş. Hem gelir gelmez uyudun hiç konuşamadık da." dediğinde bir ona bir Kerem'e bakıp "Siz de Ediz gibi biliyor muydunuz?" diye sordum. Kerem başını olumsuz anlamda sallayarak "Ediz sen uyurken anlattı." dediğinde gözyaşlarım akmaya başlarken "Kerem." dedim.
Elini yanağıma koyarak "Söyle güzelim." dediğinde burnumu çektim ve "Babanı kaybettiğinde senin de canım böyle yanmış mıydı?" diye sordum. Kerem gözleri dolarken başını yavaşça sallayınca Buket de ondan destek almayı bırakıp doğrulmuştu. Ağlamam hızlanırken "Benim canım çok acıyor. Kerem ben annemi öldürmüşüm!" diyerek sesimi yükselttim. Kerem hemen beni kollarının arasına çekip "Şşh, yok öyle bir şey. Bu senin suçun değildi." dediğinde ben de kollarımı onun boynuna doladım ve sesli bir şekilde ağlayarak "Benim suçumdu. Benim yüzümden öldü." diye konuştum.
Buket, Kerem'in arkasında dikilirken yavaşça ellerimi okşayıp "Sen daha neyin ne olduğunu bile bilmeyen bir bebektim Melis. Annem bunu kendi seçti. Olacakları biliyordu." dediğinde Kerem'den uzaklaştım ve sinirle yatağa vurup "O zaman neden beni bu yükle yalnız bırakmayı seçti?!" diye bağırdım. Kerem yüzümü ellerinin arasına alıp "Buna sevgi deniyor sarışınım." dediğinde bir iki hıçkırığın ardından "Keşke hiç doğmasaydım." dedim. Kerem ve Buket bana şaşkınlıkla bakarken bu dediğim Ediz'i kızdırmış olacak ki "Sakın!" diyerek sesini yükseltti. Dolu gözlerimle kafamı kaldırıp ona baktığımda bana sinirle baktığını görmek az da olsa içimi korkuyla doldurmuştu.
"Sakın bir daha o cümleyi kurma! Annenin ölümü senin suçun değil ki bunu sen de çok iyi biliyorsun! Evet üzgünsün ve belki de yaşamak istemiyorsun ama senin bu dünyada olmanın bir amacı var! Benim bu dünyaya tutunabilmemi sağlayan en önemli şey senken sakın bir daha doğmamış olmayı dileme! Sakın!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YETİMHANE 3
Teen FictionEllerimi, sanki içinde bir şey saklıyormuşum gibi tuttuktan sonra gözlerimi kapattım ve kısa bir süre sonra tekrar aralayıp ellerimi açarak göğe doğru üfledim. Ediz meraklı bir sesle "Ne yapıyorsun?" diye sorduğunda gülümseyerek yıldızlara bakıp ar...