Bölüm 34

3.4K 189 252
                                    

Merhaba canolar. Size yeni bölüm getirdim. Bence bu bölüm hepinizin uzun zamandır beklediği bölümlerden biri. Neyse spoiler vermeyeyim şimdi. (Kıs kıs kıs kıs.) Hadi sizi daha fazla merakta bırakmadan bölüme geçelim. Multide; bölümde geçen çok güzel bir şarkı var.
İyi okumalar...

Kerem gülerek "Biraz sakin ol sarışın." dediğinde elimi kalbime koyarak derin bir nefes aldım ve önünde durduğumuz Edizlerin evinin kapısına öylece bakarken "İstesem de sakin olamıyorum ki!" diye isyan ettim. Bu dediğimle daha çok gülüp beni kolunun altına çekti ve "Hazır ol." diyerek birden kapıyı çaldı. Bu ani hamlesi nefesimi tutmama sebep olurken çalışanlardan biri kapıyı açıp gülümseyerek "Hoş geldiniz." dedi. Başımı gülümseyerek salladığımda Kerem, hizmetli kapıyı geri kadar açıp önümüzden çekilince beni de kolunun altında sürükleyerek içeri girdi ve "Ediz aşkım evde mi Seval abla?" diye sordu.

Adının Seval olduğunu öğrendiğim otuzlu yaşlarındaki geç kadın kapıyı kapatarak "Bir ara eve uğradı ama Damla'nın odasında biraz oyalandıktan sonra tekrar çıktı." dediğinde içime istemsizce garip bir endişe duygusu dolu. Ediz Damla konusunda çok hassastı ve onun odasına girdikten sonra dışarı iyi çıktığını sanmıyordum.

Kerem kırık bir sesle "Öyle mi?" dediğinde oturma odasındaki koltuklarda oturmuş televizyon izleyen Neşe abla ve Haluk abi bizi fark etti. Neşe abla bizi görmesiyle gülümseyerek ayağa kalkıp adının hakkını verecek bir sesle "Çocuklar! Hoş geldiniz." deyince genişçe gülümsedim ve Kerem'in kolunun altından çıkıp ona sıkıca sarılarak "Hoş bulduk Neşe abla." dedim. Neşe abla benden ayrıldıktan sonra Kerem'e sarılmaya geçerken "Hangi rüzgar attı sizi buraya?" diye sorunca bana selam vermek için elini uzatan Haluk abinin eline boş gözlerle bakıp ona karşılık vermeden "Ediz'le konuşmaya gelmiştik biz." dedim.

Haluk abi sırıtarak elini indirirken bu sefer Kerem'e dönünce o benim aksime saygısından dolayı Haluk abinin elini sıktı. Kerem'in elini sıkarken bize "O serseri eve uğrayıp bize selam bile vermeden yukarı çıktı. Sonra da aldı başını gitti. Gidip diğer serseri arkadaşlarıyla kafayı bulacaktır eminim ki." diye cevap yetiştiren kalantor adama çatık kaşlarımla baktım ve "Duygusuz bir öküz gibi konuşmaya devam mı edeceksin yoksa adam akıllı bir baba olup oğlunun için az da olsa endişe mi edeceksin?" diye sordum.

Ona karşı bu kadar sert çıkışmamla kaşlarını şaşkınlıkla kaldırınca Kerem de yandan dirseğiyle kolumu dürtüp "Biraz yavaş mı gelsen?" diye fısıldadı. Onun hiç umursamadan Neşe ablaya döndüm ve samimi bir gülümsemeyle "Sana nereye gittiğini söyledi mi Neşe abla?" diye sordum. Neşe abla yüzündeki şaşkın ifadeyi atıp başını salladı ve "Çıkamadan iki dakika konuştuk, arada harçlık biriktirmek için çıktığı bir kafe-bar var. Oraya gidecekmiş, geç döneceğini söyledi." dedi. Bunun üzerine Haluk abi "Serseri deyince de kızıyorsun." diye alayla konuştuğunda ona öfkeyle parlayan mavilerimle baktım ve "Bu sıralar babalara çok gıcık kapıyorum Haluk Bey, o yüzden siz en iyisi ben ters bir şeyler söylemeden ya da yapmadan çenenizi kapatın." dedim.

Haluk abi kaşlarını çatıp "Konuştuklarına dikkat et ufaklık." dediğine ona çatık kaşlarımla bir adım attım ve "Yoksa?" diye sordum. "Zaten hayatım şu sıralar bok çukurundan beter. Ne yapabilirsin ki bana?" Sorduğum soruyla Haluk abinin yüzündeki ifade değişirken Kerem'e döndüm ve "Neresi olduğunu biliyor musun?" diye sordum. Başını sallayarak beni sessizce onayladığında Neşe ablaya hafif bir gülümsemeyle veda edip arkamdaki kapıya yöneldim. Tam bir iki adım atmışken arkamdan "Melis!" diye seslenince tekrar Kerem'le ikimiz de ona dönük. Neşe abla acı dolu bir gülümsemeyle bana bakıp "Oğluma iyi bak." dediğinde Ediz'in annesine olan özlemini bildiğim için lafımı esirgemeyip "Belki bir ara Ediz'i ziyarete gelmek istersin Neşe abla." diyerek kapıya yöneldim.

YETİMHANE 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin