Bölüm 65

3.2K 150 74
                                    

İşte geldiim. Hepinize iyi bayramlar millet! Hadi bölümümüze geçelim. Multide; şebeğimiz var.
Hepinize iyi okumalar...

Arabadan indiğimde gerilen vücudumu fark eden tek kişi Ediz değildi ki Kerem, hafifçe tebessüm etti ve kolumu sıvazlayarak "Kimse sana olanları bilmiyor sarışın. Çocuklar da dahil. Herkes bir süreliğine ailenin yanındasın diye biliyor." dedi. Dediği şeyin doğruluğunu tartarcasına bir süre ona baktıktan sonra yavaşça başımı salladığımda gülümseyerek Buket'in eline uzandı ve Ediz de benim elimi kavrarken merdivenleri çıkmaya başladık. Merdivenleri yarılarken Yiğit huysuz bir sesle "Burada sap olanlar da var." diye konuştuğunda Kerem alaylı bir sesle "Sen hep sapsın." diye onunla dalga geçince hafifçe tebessüm ettim. Yiğit egoist sırıtmasıyla "Sen bir de Amerika'da peşimden gezen hatunları gör fırça." dediğinde Buket kaşlarını çattı ve Kerem'in koluna sarılarak "Bizden uzak olsun o hatunlar." diye konuştu. Kerem onun bu haline gülerek yanağını öperken Ediz bana bakarak "Yukarı çıkmadan Burcu ablalara uğramamız gerekecek. Kapıya çıkacaklardı ama diğerleri şüphelenmesin diye böyle olması gerekti." dedi.

Gözümün önüne yoğun ilgi gösterisi gelirken yorgunlukla bir nefes verdim ve Ediz'e bakıp başımı sallamakla yetindim. İçeri doğru girerken herkesin gözü benim üstümde gibi hissediyordum ve istemsiz bir şekilde kendimi etrafı kolaçan etmekten alıkoyamıyordum. Bunu fark eden Ediz elimi bırakarak kolunu omzuma atıp "Biraz rahatla güzelim." dediğinde kısık bir sesle "Elimde değil." diye mırıldandım ve kapıya doğru giden son birkaç merdiveni çıkarak içeri girdim. Burcu ablaların odasına girdiğimizde Selçuk abiyle ikisi de birden ayaklanarak bana yöneldiğinde istemsizce bir iki adım geriledim.

Ediz tereddütümü anlayıp önüme geçerek "Biraz yavaş davranın." dediğinde ikisi de oldukları yerde duraksadı. Yavaşça kafalarını salladıklarında Ediz önümden çekilirken Burcu abla daha sakin hareketlerle beni kollarının arasına çekti ve "Ah Meliscim, senin için çok korktuk." diye konuştu. Bir şey demeden sadece ona sarıldığımda benden ayrıldı ve ellerini yanaklarıma koyarak "İyi misin? Sana bir zarar verdiler mi? Bir şey yaptılar mı? Şimdi iyisin ama değil mi? Bir doktora göründün mü? İstersen hemen gidebiliriz." diye hızlı bir şekilde konuşurken Selçuk abi onu kolundan tutarak biraz geriletti ve "Kızı biraz rahat bırak Burcu." diye konuştu.

Burcu abla mahcup bir ifadeyle Özür dilerim, sadece çok panik yaptım." dediğinde Selçuk abiye de sarılarak geri çekildim ve "Sorun değil, şu sıralar çevremde panik içinde çok insan var." dedim. Bundan rahatsız olduğumu anlayıp daha da utanırken konuyu dağıtmak için hafifçe boğazımı temizledim ve Yiğit'in koluna uzanarak yanıma gelmesini sağladım. Burcu abla ve Selçuk abi bana sorarcasına bakarken "Bu Yiğit, Ediz'in kuzeni. Olanları duyunca Amerika'dan beni görmeye gelmiş. Bir hafta kadar bir süre burada kalabilir mi?" diye sordum. Bu soru ikisini de şaşırtırken Burcu abla hemen toparlandı ve "Tabii, ona bir haftalığına bir oda bulabilirim." diye beni yanıtladı.

Normalde böyle bir şeye izin vermeyeceklerini çok iyi biliyordum. Sonuçta burası otel değildi ama sanırım benim başıma gelenler onları bir istisna yapmaya zorluyordu.

Ediz "Gerek yok, biz bizim odada ona bir yer ayarlarız." diyerek söze girdiğinde Burcu abla itiraz edecek oldu ama "İzin verdiğiniz için teşekkür ederiz." diyerek lafını ağzına tıkmamla pek de bir şey söyleyemedi. En sonunda başını anlayışla aşağı yukarı sallarken kendimi kötü hissettiğim an onlara haber vermemi yaklaşık bir on kez falan söyledikten sonra odamıza çıkmamıza izin verdiler. Merdivenleri çıkarak bizim kata ulaştığımızda Serkan'la karşılaştığımda beni görmesiyle ilk önce duraksadı, sonra da birden hızlanıp yanımıza gelerek beni kollarının arasına çekti. Onun bu hareketi vücudumun titremesine sebep olurken gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım ve kulaklarımdaki seslere değil, onun "Aklımız çıktı be ufaklık." diyen sesine odaklanmaya çalışarak kollarımı beline sardım. Sırtımı birkaç kere sıvazlayıp geri çekilerek "İyi misin? Bir şeye ihtiyacın var mı? O şerefsizler sana bir şey yaptı mı? Yakalandılar ama değil mi?" diye üstü üste bir sürü soru sorunca Ediz hafifçe önüme geçerek onun kolunu tutarak "Şimdilik biraz dinlense yeter." diye normal bir ses tonuyla konuştu.

YETİMHANE 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin