Bölüm 36

3.4K 167 83
                                    

Bir hafta daha bitti ha? Nasılsınız millet? Haftanız nasıl geçit? Umarım güzel bir hafta geçirmişsinizdir. Bu gün yine buraya yazacak bir şey bulamıyorum o yüzden hadi hemen bölüme geçelim. Multide; Melis aşkınız var.
İyi okumalar...

Ahmet Amca arabadan inmemizden hemen önce gülümseyerek "İyi eğlenceler çocuklar." derken ona kocaman gülümsedim ve "Teşekkürler Ahmet Amca." dedikten sonra Ediz'in arkasından arabadan indim. Kapıyı kapattıktan hemen sonra Ahmet Amca gaza basıp sahil yolundan uzaklaşırken ellerimi önümde bağlayarak Ediz'e baktım.

Elini tutmalı mıydım?

Ediz ellerini ceplerine soktuktan sonra "Hadi gel güzel bir kahvaltı edelim pantercik." dediğinde beklentilerim şıp diye suya düşse de ona belli etmedim ve kocaman gülümseyerek onunla aynı hizada yürümeye başladım. Gözüm sürekli sol tarafımızda kalan denize kayarken Ediz'le sahilde yürümeyeli çok zaman geçtiğini fark ettim. Bu sırada bay ukalam üstümde hissettiğim gözleriyle "Kahvaltıdan sonra bir tur atarız." deyince ona dönerek genişe gülümsedim ve "Bazen aklımı okuduğunu falan düşünüyorum." dedim.

Ediz ukalaca sırıttıktan sonra bana yanaşarak kolunu omzuma attı ve "Kim bilir güzelim, belki o da mükemmelliğimin bir parçasıdır." diyerek her zamanki gibi kendisini değil egosunu konuşturdu. Gülerek bir elimle karnına vurduktan sonra "Eh be, bir kere de ukalalık yapmasan ne olur yani?" diye yakındığımda o da hafifçe güldü ve "Bana boşuna bay ukala demiyorsun ya?" dedi. Gülümseyerek önüme dönerek "Gerçekten adının hakkını veriyorsun." dediğimde Serkan'ın çalıştığı kafenin önüne gelmiştik.

Beraber bahçedeki armut koltuklara oturduğumuzda gözüm istemsizce etrafta Serkan'ı ararken Ediz elini yanağına yaslayıp beni izlerken "Serkan bugün yok." dedi. Ona dönerek sorarcasına kaşlarımı kaldırdığımda sanki bir şeyle meşgulmüş gibi çıkan sesiyle "Alp'in velayet davası var bugün." dedi. Dediğiyle içim sıkışırken derin bir nefes aldım ve "Umarım Alp'i alabilir." dedim. Ediz pozisyonunu hiç bozmadan başını sallayarak "Alacaktır. Onun içine en iyi avukatları ayarladım." dedi.

Diyecek bir şey bulamadığımda başımı çevirip kafenin içine doğru baktım. İçerideki büyük sahneden şarkı söyleyen Ediz'i gözümün önünden alan sparişlerimizi isteyen garson olurken genç kıza hafifçe gülümsedim ve "İki kahvaltı tabağı alalım. Bir portakal suyu ve bir de çay." diye sparişleri verdim. Kız gülümseyerek bir bana bir de aynı pozisyonda beni izlemeye devam eden Ediz'e baktıktan sonra "Hemen getiriyorum canım." diyerek yanımızdan uzaklaşırken kızarık yanaklarımla bir tablo incelercesine yüzümü inceleyen Ediz'e döndüm ve göz temasından kaçınırken utangaç bir sesle "Ediz, şöyle bakmaz mısın?" diye fısıldadım.

Bu sorumla hafifçe gülümseyip tatlı bir şekilde "Nasıl bakıyorum ki?" diye sorduğunda ona ve yüzündeki gülümsemeye şaşkın şaşkın bakıp "Çok farklı." diye mırıldandım. Bana kaşlarını kaldırarak baktığında "Normalde sen insan içinde bu kadar rahat olmazdın. Ayrıca bu kadar çok gülümsemezdin de."diye düşüncelerimi belirttiğimde dişlerini göstererek elini yanağından çekti ve oturduğu yerde dikleşerek "Neden, bu kadar çok gülümsemem kötü bir şey mi?" diye sordu.

Başımı hızla iki yana sallayıp "Hayır tabii ki de, her zaman somurtuk biri olduğundan yakındığımı biliyorsun. Seni böyle görmek çok güzel ama bir günden bu kadar değişmen garip geliyor." diye kendimi açıkladığımda omuz silkerek kahverengilerini mavi gözlerimin en derine sabitleyip "Bir gün önceye kadar hayallerimdeki kıza sahip değildim pantercik." dedi. Cümlesiyle ister istemez nefesimi tuttuğumda sanki buna inanmak istemiyorcasına başımı yavaşça olumsuz anlamda salladım ve titrek sesimle "Sen hayal kurmazsın." diye konuştum.

Ediz ciddiyetle "Sana bir hayalim olduğunu söylemiştim hatırlıyor musun?" diye sorduğunda başımı olumlu anlamda sallayıp "Benim hayallerimi gerçekleştirmek." diyerek ona hatırladığımı belirttiğimde beni onaylarcasına başını salladı ve "Küçük bir kızın hayallerini gerçekleştirmek benim hayalimken bir baktım ki o kızın kendisi benim hayalim oluvermiş." dedi. Gözlerim garip ama hoş bir duyguyla dolarken sparişlerimiz gelince garson dolu gözlerimi görmesin diye denize doğru döndüm. En sonunda yine masada Ediz'le ikimiz kaldığımızda doluluğu gitmiş gözlerimle ona döndüm ve çatalıma batırdığım kaşarı ona uzatırken alayla "Senin ağzın da amma iyi laf yapıyormuş ya." diye takıldım.

YETİMHANE 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin