Bölüm 45

2.9K 166 31
                                    

Hadi bakalım sabahlıyorurz! Süper bir dangalak olduğum için bölüm daha hazır değil ama merak etmeyin yarın için size bu bölümü yetiştireceğim. Biraz uykusuz kalacağım ama yetişecek sonuçta. Hadi bakalım bölüme geçelim. Multide; gamzeli kızımız var.
İyi okumalar canlarım...

Kerem tıka bası dolu ağzıyla "Eline sağlık sarışınım." dediğinde onun bu haline gülerek üstüne nutella sürdüğüm krepimi ağzıma atmadan hemen önce "Afiyet olsun şebeğim." dedim. Ediz Kerem'in kafasına hafifçe vurarak "Sana kaç kere ağzın dolu konuşma diyeceğim lan?" diye sorarken Yiğit elindeki ekmeği sosisin sosuna bandı ve "Valla normalde ben de kızardım ama bu sefer fırçaya hak veriyorum. Bu sosisler enfes!" dedi. Buket onun bu tepkisine gülerek "İlk yediğimizde biz de aynı tepkiyi vermiştik." dediğinde sırıtarak "Sadece biraz salça, sosis ve baharat. Abartılacak bir şey yok." dedim.

Bunu demem üzerine Yiğit sırıtarak "Doğru söyle, seni övmemiz hoşuna gidiyor." dediğinde gülerek burnumu kırıştırdım ve "Birazcık." diyerek ona cevap verdim. Bizimkiler benim bu cevabına gülerken Buket "Yemekten sonra ne yapacağız?" diye sorduğunda düşünürcesine mırıldandım ve "Voleybol oynayabiliriz, ya da yakar top falan." dedim. Ediz fikrimle göz devirip "Ben bunlar için çok yaşlıyım." dediğimde ona boş gözlerimle döndüm ve "Aynı yaştayız Ediz. Ayrıca sen yaşlıysan Yiğit'in bir ayağı çukurda demektir." dedim. Buket ve Kerem benim bu dediğime gülerken Yiğit kaşlarını kaldırarak "Durun lan, daha önümde bir sürü uzun, esmer, kızıl ve sarışın manken gibi kızlar var benim. Hemen gömmeyin beni." deyince ona boş gözlerimle bakmaya başladım. Buket de göz devirerek "Gelecekle ilgili hayallere bak." diye söylenirken Kerem ve Ediz aynı anda ağzının suyu aka aka gülünce Buket'le aynı anda sevgililerimize döndük ve öldürücü bakışlarımız eşliğinde "Komik mi!?" diye sorduk.

Bunun üzerine ikisi de birden gülmeyi kesip kafalarını olumsuz anlamda sallarken bu sefer gülen kişi Yiğit oldu ve çocuklara bakarak "Sevgilim olmadığı için bir kez daha şükrediyorum." dedi. Ben buna göz devirirken Buket "İyi halt ediyorsun." dediğinde Kerem konuyu dağıtmak istemiş olacak ki "Eee, ne yapıyoruz?" diye sordu. Ben kaşlarımı kaldırarak bizimkilere bakarken Ediz meyve suyunda bir yudum aldı ve "Şaka maka benim biraz dinlenmeye ihtiyacım var. Şu son bir iki gün benim için zordu." diyerek fikrini belirti. Dedikleri aklıma dün yaşadıklarımızı getirirken ona buruk bir tebessümle baktım. O da bana aynı şekilde bakarken Yiğit araya girerek "O zaman bir iki saat köşemize çekilelim, nasıl olsa akşama kadar buradayız." dedi. Onu başımı sallayarak onayladığımda Buket hevesle "Salıncak kuralım mıı?" diye sorunca ona gülerek baktım ve "Onu nasıl yapacağız gamzeli?" diye sordum. Kerem sırıtarak "Aslında benim bir fikrim var." diyerek Yiğit'e baktığında hepimiz ona kaşlarımızı kaldırarak baktık.

***

Gülerek ileri doğru sallanırken "Bu salıncak mükemmel!" dediğimde hemen arkamda sırt sırta verdiğimiz Buket de keyifle güldü ve "Katılıyorum!" diye neşeye konuştu.

Kahvaltıda Kerem bize fikrini anlattıktan sonra yemeğimizi bitirip yiyecekleri toplamış ve kolları sıvamıştık. Ediz başı ağrıdığı için ağaçların arasına ilerleyip hamağı kurmaya gitmişti. Biraz dinlenmek istiyordu. Bu sırada biz de kalın bir halat ve Yiğit'in arabasının yedek lastiğiyle süper bir salıncak yapmıştık ve Buket'le sırt sırta vermiş Kerem ve Yiğit bizi sallarken bunun keyfini çıkarıyorduk. Çocuklar en sonunda yorulmuş olacak ki bizi son bir kez hızlıca sallayıp geri çekildiler ve Yiğit "Durunca inersiniz kızlar." dedikten sonra biraz yürüyüş yapmaya karar verip ormana doğru ilerlediler.

Biz kendi kendimize sallanırken Buket başını geriye doğru verip omzuma yasladıktan sonra "Ediz kötü gibi." diye mırıldanınca sıkıntıyla ben de başımı onun omzuna yasladım ve ikimiz de masmavi gökyüzünü izlerken "Üzerinden yıllar geçse de Damla'yı aklından çıkaramıyor." dedim. Sesindeki acıyla "Onu anlıyorum aslında." dediğinde iç çekerek annemi düşündüm. "Evet, annemin benim yüzümden öldüğünü öğrendiğimden beri ben de anlıyorum." Buket başını bana doğru çevirip çatık kaşlarıyla "Annen senin yüzünden ölmedi Melis." dediğinde ben de ona döndüm ve "Seninkiler de öyle ama kendini suçlamaktan vazgeçemiyorsun." dedim. Gözleri dolarken başını kaldırıp "Benimki farklı. Sen daha dünyaya gelmemiş bir bebektin. Seni doğurmayı annen seçti." dediğine ben de geri çekildim ve "Sen de daha üç yaşında bir çocuktun Buket. Kendini suçlaman çok saçma." dedim. Derin bir nefes alıp "İstemsizce oluyor." dediğinde ben de iç çekerek "Biliyorum." dedim.

YETİMHANE 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin