Bölüm 9

3.2K 176 72
                                    

Selaaam! Millet size bu gün üzücü bir haber getirdim. Pazartesi itibariyle sınavlarım başlıyor ve ben yine iki hafta boyunca bölüm atamayacağım ama üzülmeyin çünkü sınavlarım bittikten sonra uzun bir süre sizinle olacağım ve maceramıza kaldığımız yerden devam edeceğiz. Şimdi hadi, ara vermeden önceki son bölümümüze geçelim. Multide; Melis'in yardakçısı Buket var 😂 Ne demek istediğimi bölümün sonuna doğru anlayacaksınız.
İyi okumalaaar...

Ediz'den

Başımda tepişen fillerle yüzümü buruşturarak alnımı ovduğumda üzerimde bir ağırlık hissettim. Elimin altındaki ıslaklık da kaşlarımın çatılmasına sebep olurken alnımdaki şeyi alıp göz hizamı kaldırdım. Gözlerimi aralayıp bunun ne olduğuna baktığımda ıslak bir havlu görünce ve burnuma mide bulandırıcı sirke kokusu dolunca yüzümü buruşturarak havluyu komodinin üzerine bırakıp üstümdeki ağırlığa baktım.

Gözlerim Melis'in yüzüyle buluşurken kalbimin ufak bir an teklediğini hissettim. Kaşlarım çatılırken bu fazlasıyla kısa sürdü çünkü Melis'in yüzüne o kadar hasret kalmıştım ki ona bakarak kaşlarımı bile çatamıyordum ama bir yandan da şaşırmadan edemiyordum. Biz ne ara bu hale gelmiştik?

Elimi yavaş bir şekilde Melis'in saçlarına götürüp ürkek bir şekilde saç tellerini okşadım ve "Ah be güzelim. Benden nefret etmeyi bile beceremiyorsun." diye mırıldandım. Melis'in yüzüne ezberlercesine bakarken kendimi dün akşamı hatırlamaya zorladım. Melis'i o çocukla gördükten sonra sahildeki bir bara gittiğimi hatırlıyordum. Sonra bir anda kendimi denizde bulduğumu ve açıldığım için tekrar içtiğimi. Sonra yetimhanenin bahçesine Melis'in beni yerden kaldırdığını hatırlıyorum ve devamı yok.

Başıma giren ağrılarla inleyerek gözlerimi kapattım ve "Niye bu kadar içiyorsun ki oğlum?!" diye sitem ettim. Ardından bu anı kaçırmamak için gözlerimi açtım ve Melis'i inceleyip saçlarını okşamaya devam ettim. Bir iki haftadır sürekli ağlaması ve uykusuz kalması sebebiyle göz altları çökmüş ve kararmıştı. Adam akıllı yemek yemiyor olacak ki fazlasıyla zayıflamıştı da, bunu yüzüne bakarak bile anlayabiliyordum ve bunların sebebinin ben olduğumu bilmem çok daha fazla canımı yakıyordu.

Ne kadar öylece Melis'in saçlarını okşadım bilmiyorum. Bir süre sonra gözlerini kırpıştırarak araladığında elimi yavaşça saçlarından uzaklaştırdım ve bu güzel manzaranın tadını çıkardım. Onu böyle izlemeyi öyle özlemiştim ki.

Mavi gözleri benim gözlerimle kesiştiğinde yattığı yerden hızla doğruldu. Doğrulmasıyla acıyla inleyip belini tuttuğunda kaşlarım istemsizce çatıldı ve kendimi "Belin mi tutulmuş?" diye sormaktan alıkoyamadım. Yüzünü buruşturup belini ovalayarak başını salladığında azarlayıcı bir sesle "Kızım neden üstümde uyuyorsun? Girseydin ya yanıma." diye konuştum. Melis bir eli belindeyken alaylı gözlerini bana çevirip "Ve bir kez daha senin o cırtlak sevgiline mi maruz kalayım? Yok camım eksik kalsın, ben o hataya bir kez düştüm." dediğinde ondan gözlerimi kaçırarak "Buket'in yatağına yatsaydın." dedim. Oturduğu yerde biraz esneyip "Başında kim bekleyecekti Ediz? Akşam ateş kaldırdın." dediğine gözlerimi ona çevirip acımasızca "Buket'e ya da Yeliz'e haber verebilirdin." diye cevap verdim.

O çocukla dans ettiği için hala ona kızgındım ve bu duyguyu bastıramıyordum.

Melis bir an afallasa da ardından kaşlarını çattı ve "Sen gecenin üçünde dışarıda sürterken yatağında mışıl mışıl uyuyan şu kızıl kafadan mı bahsediyorsun?" diye sordu. Bu sefer ne diyeceğini bilemeyen taraf ben olurken mesafeli bir sesle "Ah evet, keşke ona haber verseydim." dedi ve ayağa kalkıp ben daha konuşmak için ağzımı açamadan banyoya girdi. Kapının kapanmasıyla sinirle inleyerek ağran başımı ovuşturdum ve "Allah'ım sen bana sabır ver." diye kendi kendime söylendim.

YETİMHANE 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin