Gitme!

4.1K 314 66
                                    

Dur!

Dur ve daha ileri gitme!

Hayat tek yönlü ilerleyen bir süreç ama sen dur. Sakın geri gitme!

Öfke, bedenine sığmayıp alnından dışarı çıktı.

Muhammet'in, Derya'ya kafa atmadan önceki salise aklından geçen tek şey buydu: Durması gerekiyordu! Yoksa çok kötü olacaktı...

Yarattığı darbenin etkisiyle alnında hafif bir sızı hissetse de kanına karışan dopamin sayesinde art arda binlerce kafa atacak güce sahip gibiydi.

Derya'nın geriye kaçan kafası ve muhtemel kırılmış burnu zerre kadar umurunda değildi. Durmasını istiyorsa ona dokunmaktan vazgeçmeliydi.

Gömleğine sıkıca sarılmış el ve kolunu kavrayan yüzünden, saldıran taraf olsa bile uzaklaşamamıştı. Ya Derya mazoşistti ya da anın şoku ile onu bırakmayı akıl edememişti.

"Bırak beni!"

Dediklerini birkaç saniye sonra algılayan Derya elini gevşettiği an bir darbe daha gitti Muhammet'ten. Bu defa yumruktu. Bir el, tepede toplanan saç tutamından tutup kafayı sabitlemiş; öteki ise demir olup elmacık kemiğiyle bütünleşmişti.

"Seni öldürürüm!"

Bu defa kafasını sabit tutamayan Derya, uzun cüssesine rağmen tökezlemişti. Dizlerinin üzerine düşmüş ve aldığı darbenin etkisini duyumsamaya başlamıştı.

Muhammet gözlerinin karardığını hissetti. Uzun zamandır böyle olmamıştı. Böyle olmamak için sınırlar çizmiş, kimseyle gereğinden fazla muhatap da olmamıştı. Kontrol edemediği öfkesinden kendi de rahatsızdı fakat vuku bulduğu an kanının kaynadığını da inkâr edemezdi. Bu sıcaklık kafayı yedirtirdi...

Ellerini birkaç gün önce kısaltmış olduğu saçlarının üstünde gezdirip sertçe çekti. Kontrolünü kaybetmişti. Bedeni onu önce kapıya doğru götürdü. Ardından dönüp eserine baktı. Derya burnunu tutuyordu. Kısık bir ses çıkarmaktaydı. Ne dediğini anlayabilmesi için şu an kulaklarını dolduran uğultunun kesilmesi gerekiyordu. Ama bu da imkansızdı.

Bir iki adım ilerleyip ona yanaşmaya çalıştıysa da zar zor kendini durdurdu. Çünkü henüz cezasını kesmemişti ve bunun bir sınırı olup olmayacağından emin değildi. İki adımdan sonra tekrar dönüp kilitli kapıyı açtı. Kapı hızla duvara çarparken kapının önüne doğru gelmiş Hacer, olduğu yerde donakaldı.

Onun gözlerindeki korkuyu görmek bir nebze de olsa öfkesini dindirdi. Canavarlaştığına emindi lakin Muhammet böyle biri değildi. En azından olmak istediği kişi, bir ucube hiç değildi.

Merkezden çıktığında bedeninin kontrolü hâlâ öfkesindeydi. Arabaya bindiğinde direksiyonu eve çevirdi. Ceza kesmesi gereken biri daha vardı. Dünya ancak birilerinin zoruyla daha huzurlu olabilirdi.

...

"Evden dışarı adımını atmayacak anne!"

Öyle bir bağırmıştı ki günlük temizlik için annesine yardımcı olan Müjgan abla bile sesini çıkaramamıştı. Oysa kadın onu görür görmez yapamadığı tüm esprileri dizmeye çalışırdı.

"Tamam oğlum. Sen biraz sakin ol da..."

Annesi oğlunun kolunu tutmuştu ama Muhammet şu an tenine değen her şeyden tiksiniyordu. Hemen uzaklaştı.

"Bak sakın! Dışarıda görürsem gebertirim anne! Haberin olsun."

Kadın, ciddiyetinin farkına varmış olacak ki daha çok üstüne gitmedi. Kafasını evet anlamında sallayıp öylece durdu kapının önünde. Muhammet ise hâlâ kurtulamamıştı damarlarındaki keskin sirkeden. Bir türlü tatmin olamıyordu.

Palindrom Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin