Sıfırlamak... Geçmiş ve gelecek, ne varsa hepsini yok saymaktı. Bu yüzden sıfırladığınız zaman pişman da olmazdınız. Çünkü size "Bu doğru değil!" diyen tecrübeli bir ses çıkmazdı. Yapacağınız her ne ise yapardınız. Yaşamak istediğiniz her neyse yaşardınız.
Derya, dudak ve diliyle okşadığı ağzın sahibiyle temasını böyle açıklıyordu: Sıfırlanmıştı. Hiçbir zaman tabu sahibi biri olmamıştı, her fikre ve inanışa açıktı. Açık ve hoşgörülü... Lakin bazı durumlar yaşanmadan tanımlanamazdı. Tepkiler de bu yüzden ucu açıktı.
Hemcinsinizle sevişmek de bunlardan biriydi. Deneyim sahibi olunmadan hakkında konuşulamazdı. Ki Derya artık +1 ile öndeydi. İtiraf etmeliydi ki tadı damağında kalmıştı.
İlk adımı atan yine kendi oldu. Elini Muhammet'in beline yerleştirip dudaklar dışında ilk teması gerçekleştirdiğinde yatağın ucundaydılar. Gözlerini henüz açamadığı için Muhammet'in nasıl bir his girdabı yaşadığını da anlayamıyordu. Sıfırlanmıştı. En iyisi kendi duygularına odaklanıp bu gecenin tadını çıkaracaktı.
Muhammet'in yatağa uzanmasını sağlayıp dudaklarını ayırmadan o da üzerine abandı. Hâlâ ellerini gezdiremiyordu üstünde. Bunun, altındaki buzdan adamı ürkütmesinden çekinmesiyle ilgisi var mıydı, bilmiyordu. Kadınlarla ilişkinin bazı kolaylıklarına alışmıştı. Alan taraf olmaya kodlandıkları için erkeklerin eser miktarda ısrarcı olmaları hoşlarına bile giderdi. Erkekler de bu durumdan gocunmaz, talepte bulunan taraf olmaya meylederlerdi.
Gel gör ki Muhammet gibi bir adamda her türlü alışkanlık ters teperdi. Her ne kadar tepkileri öngörülebilir bir dogmatik olsa da şu an altında inleyecek duruma gelmiş olması, onun da yer aldığı genellemeleri çürütüyordu.
Her şeyi sıfırladığı için kontrolü de elden bırakmayı seçti Derya. Tutmaya çalıştığı iniltisi ve soğuk tenin kendine çektiği ellerini serbest bıraktı. Akış o kadar da kötü sayılmazdı.
Çıplak bedeniyle tam bir afrodizyak kütlesiydi Muhammet. Karnındaki sert kıvrımlar, geniş omuzları ve çok sayılmayacak kadar kılla süslenmiş derisi... Dudaklarını serbest bırakıp boynuna yöneldi. Bu sırada Muhammet de kollarını dirsekten kırıp kafasının yanından yukarı doğru uzatmıştı. Muhtemelen "Yapacağın her şeye hazırım." demek istiyordu. Yoksa o ellerin Derya'yı tutup uzaklaştırdığı da olmuştu.
Muhammet'in, az önce duş aldığından mıdır bilinmez, kokladıkça koklayasının geldiği boynunu bırakmak sandığından zor olmuştu. Elleri, belinin iki yanını okşarken yeni hedefin memeleri olduğu da açıktı. Önce kalbinin üstündekine yöneldi. Etrafı kıvrık tüylerle örülü bu bölgeyi diliyle yalamak garip olduğu kadar tahrik de ediciydi. Güya doğuştan kodlandığı ve avucuna sığdırıp sömürmeye heveslenmesi gereken bir kadın memesi değildi bu. Kendinki kadar düz ve sert. Fakat bir o kadar iştah açıcı...
Birine yaptıklarının aynısını öteki memeye de uyguladıktan sonra göbek deliğinin altına yöneldi Derya. Hayatımızın ilkleri genelde, ayrıntısını çok da iyi hatırlayamadığımız yaşlarda yaşanırdı. Şu an çok önemli bir eşiği aşıyor oluşunun farkındaydı. Bu anı hiç unutmayacaktı. Ömrü boyunca görmeye alıştığı ve dokunduğu tek penis dışında başka bir tanesiyle tanışmak... Kesinlikle ve açık ara hayatının en önemli ilkiydi ve uzunca süre bir rakibi olmayacaktı.
Bunları düşünürken duraklamamış olsa da aynı ilki yaşayan bir diğer kişi Muhammet de az sonra yapacağı şeyi görmek için dirsekleri üzerinde diklenmişti. Konuşmuyor olmaları az da olsa siniri bozuyordu fakat sıfırlamıştı. Normalde verdiği tepkileri vermeyecekti.
Tereddüdü bir kenara bırakıp ilk gördüğünde dikkatini çeken ve dokunmak için yanıp tutuştuğu kancaya yöneldi. Parmaklarıyla ucuna temas ettiği an, buzdan adamının aslında gizli bir volkan olduğunu anladı. Zira aletinin ucundaki kraterden sızan sıvının lav kadar sıcak olmasının başka bir açıklaması olamazdı. Sıcak ve parlak... Tam istediği gibi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Palindrom
General FictionEn uzun yol, başladığı yerde bitendir. Hikayenin kendi, zıddına eş değerdir.