"Yardımcı olmak istemiyorsun yani."
Derya gözlerini telefondan kaldırıp Yunus'a çevirdiğinde ekranın ışığı göz bebeklerini aydınlattığı için olduğundan daha parlak görünüyordu. Bunda, Muhammet'le günlerdir süregelen yakın temasının da etkisi vardı. Şimdi de gece kaçta geleceği konusunda karara varmaya çalışıyorlardı. Muhammet'e kalsa ucunu açık bırakırlardı çünkü her gece onda kaldığı halde sabah, bir daha hiç buluşmayacaklar gibi ayrılıyordu.
"Farkında mısın bilmiyorum ama meslektaşız Yunus."
Adam ilginç bir buluş inceler gibi dikkatle Derya'ya bakıp sonra çemkirdi:
"Ayda yılda bir iyilik istiyorum senden Derya. Pislik çıkarma."
Eve kaçta döneceğine dair mesajı Muhammet'e yolladıktan sonra daha ilgili bir edayla yaklaştı Yunus'a.
"Abi sence mantıklı mı yani? Kızı ben seansa alıp senin söylediklerinin tam tersini söyleyeceğim ve sırf sana duyduğu öfkeden dolayı takıntısından kurtulacak öyle mi?"
"Evet?"
Bu sırada Muhammet'in yanıtı gecikmedi. Dünkünden farksızdı:
'Belki. Sen yine de bekleme.'
Tabii ki beklemeyecekti çünkü zaten gelecekti. Günlerdir rutine bindirdikleri bir seks döngüsünün içindeydiler. Muhammet'in bu konudaki açlığı Derya'yı da azdırmıştı. Anal seksin bu kadar zevk verebileceğini düşünmüyordu doğrusu. Bedensel hazdan ziyade Muhammet'in dominant tavrı ve açlığını giderirken büründüğü, hükmedici karakter Derya'yı kendinden geçiriyordu.
"Tamam Yunus. Gönder gelsin."
Kafası yeterince doluydu. Bir de şu an saçma bir konuyla meşgul olamazdı. Yunus zafer kazanmanın verdiği şevkle elini kaldırıp garsonu çağırırken:
"Aslansın be oğlum! Bir bira daha?"
diye fısıldadı. Sanki yaptıkları iş çok gizliydi de birileri duyarsa başları belaya girerdi.
"Tamam, yalama!"
Yunus, gözlerinde yeni bir şevkle fısıldamaya devam etti:
"Valla kılsız bir şey olduğuna emin olsam yalarım."
Derya duyduğu sözle gözlerini kocaman açıp ona baktı. Yoksa bir şeyler mi biliyordu? Bu nasıl bir şakaydı ki?
Yunus afili bir kahkaha patlatıp kendini geriye atınca Derya da rahat bir nefes aldı. Yönelimlerle ilgili sorunu yoktu lakin takıldığı kişinin Muhammet olduğu öğrenilirse çevresindekilerce çarmıha gerileceği kesindi. Kimse onu, sanayici-galerici-müteahhit sarmalında düşünmezdi. Kendi de zaten Muhammet'i yatak dışında yanında düşleyemiyordu.
"Şaka yapıyorum kanka ya! İlk yardım için bile dokunmam sana."
"Az önce tamam dediğim iş var ya Yunus..."
Tek kaşını kaldırıp öylece bakınca karşısındakine, mesaj yerini bulmuştu.
"Tamam, tamam... Pardon patron." derken ellerini kaldırıp teslim bayrağını çeken Yunus'un elleri ile omzu arasından mekanın girişine kaydı gözü.
Görmeyi beklemediği ya da görürse çekineceğinden değil de görmeye alışmadığı bir manzaraydı karşısındaki. Bu yüzden gözlerini o noktaya sabitledi.
Muhammet el ele tutuştuğu bir kadınla masaların arasındaydı. Gayet rahat, hiç gocunmadan, kasıla kasıla, günahsız bir keçi gibi...
Gözleri önce genç kadına, ardından Muhammet'e kaydığında Yunus da dönüp bakma gereği duydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Palindrom
General FictionEn uzun yol, başladığı yerde bitendir. Hikayenin kendi, zıddına eş değerdir.