"Yapacaksın!!"
Öyle bağırmıştı ki binanın dışında olmasına rağmen içeridekiler ona dönüp bakmıştı. Sesini bir ton aşağı çekerek devam etti:
"Yapacaksın yoksa sen de yanarsın!"
Sükut ikrardandı. İkrar ise genelde haksızların işi. Bunu geç de olsa anlamıştı. Karşısındaki ses, sessizliğe gömülünce istediği yanıtı aldığını anladı.
"Tekrar arayacağım."
Telefonu kapattıktan sonra lüks araçların göz alacak şekilde dizildiği ve Muhammet'in her seferinde gururla girdiği binaya baktı. Tırnağıyla kazıyarak elde etmişti bunları. Kimse onunla dalga geçemezdi!
"Abi, Furkan Bey geldi."
"Bey?"
Şerif gözlerini devirmemek için özel bir çaba sarf etse de Muhammet anlamıştı onu. İçeri doğru yürürken:
"Abi deme, seninle yaşıt sayılırız dedi de."
diyen Şerif, onunla beraber yürümeye başladı.
"Küçülsün de kıçına girsin ibnetor."
Söylediklerine kısık bir kahkaha ile katılan Şerif başka bir yöne giderken Muhammet, ağzına pelesenk olmuş söylemlerin şimdi ne kadar garip hissettirdiğini düşündü. Yumruk haline gelen elinin sızısını da alarak bürosuna girdi.
"Oğlum neredesin sen ya?"
Elini Furkan'a uzatıp tokalaştıktan sonra karşısındaki koltuğa oturdu.
"Yoğunum abi? Herkes senin gibi boş gezmiyor."
Furkan'ın bu tip sözlere pek alınganlık göstermediğini biliyordu. Hoş, alınsa da gerçek buydu, gözleri varsa kendi de görebilirdi.
"Herkes senin kadar işkolik değil. Cidden nerelerdesin ya? Ne mekana geliyorsun ne kızlarla geziyorsun. Hayırdır? Evlendin mi?"
Gözlerini Furkan'a sabitleyip sakinliğini koruyarak cevap verdi.
"Saçmalama oğlum. Yeni parti geldi, öteki şubenin hazırlıkları falan var. Başımı kaşıyacak vaktim yok anlayacağın."
Furkan yerinde kıpırdayınca sorunun cevabını umursamadan başka konuya geçeceğini anladı.
"Ben de onun için geldim zaten. Sizin Umut ne yaptı? Gelir mi bir yerler?"
Niyetini anladığı adamın yüzüne gülümsemek dışında başka ne yapabilirdi ki?
"Çok iyi sayılmaz. Ayarlayacağız bir şeyler."
"Diyorum ki, o senin kadar ticaretten anlamaz. Diğer şubeyi ortaklı mı açsak? Bana da oturacak bir yer lazım artık. Peder sıkıştırıp duruyor."
Muhammet sırtını deri koltuğa yaslayıp kollarını iyice açtı. İnsanların ondan bir şeyler isterken ıkınıp sıkılmalarından hoşlanmazdı.
"Ortaklı çalışmadığımı biliyorsun."
"Biliyorum bilmesine de herkes senin kadar şanslı olmuyor. Benc-"
"Şans mı?"
Koltuğa yasladığı bedeni anında dikleşmişti. Furkan'a öyle bir bakıyordu ki olduğu yerde gömülmesine yol açabilirdi.
Sinirle yerinden kalkarak:
"18 yaşımdan beri çalışmaktan ruhum sikildi sen buna şans mı diyorsun?"
Onun bu halini gören Furkan da hafifçe doğruldu. Yüzü anında düşmüştü.
"Yanlış anladın Muhammet."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Palindrom
General FictionEn uzun yol, başladığı yerde bitendir. Hikayenin kendi, zıddına eş değerdir.