"Ciddi miydin?"
Sırtında dolaşan elin yarattığı his dayanılmazdı. Az önce gördüğü muamelenin de etkisi vardı elbet. İyice hassaslaşmıştı.
Sorusu da kendi gibi ciddi olduğundan mı bilinmez Muhammet'in elinin gerildiğini hissetti. Bu yüzden korkuyordu işte. Sorguladığı an, avucunun içinden kaçıp gidecekti sanki. Hassas olan sadece kendi değildi yani.
"Hangi konuda?"
Yavaş bir hareketle yüzünü, sevdiğini düşündüğü adama döndü. O da emin değildi çünkü henüz yokluğu ile sınanmamıştı. Aşk en büyük sınavını, gözden ıradığında verirdi. Muhammet ise sadece sahip olduğuna inandığı kişiye geliyordu. Gerçekten kaybetmek ise ikisinin yanından dahi geçmemişti.
Kafasını yastığa tekrar yerleştirip elinin birini Muhammet'in kaslarla sıkılaşmış göğsüne dayadı. Ona dokununca sakinleştiğini düşünüyordu ve bu konuyu o da sakinken konuşmalıydı.
"Senin için zor olduğunu biliyorum ama biraz çaba sarf etmen gerekecek."
Sözlerini mümkün olduğunca samimi tutmaya çalışıyordu. Muhammet için içtenlik önemliydi çünkü. En az sevişmek kadar önemsiyordu bunu. Peşinde dolandığı adam gerçeklere meftun olmasa da onlarsız da yaşayamıyordu.
"İkinci için en azından yemek yemem gerekiyor Derya. Ayrıca dikişler de pek yardımcı olmuyor."
Birkaç saniyelik dumurdan sonra gözlerini kısarak gülümsedi. Kızmak istiyordu ama Muhammet'in bu, vasat bile olsa güldüren esprilerine alışmıştı. Sarsılarak kahkaha atmamak için zor tutuyordu kendini.
"Kıvırma konusunda yüksek kabiliyet sahibisin."
Muhammet bu sırada boş durmamış, kullanabildiği tek elini bu defa Deryanın kolları üzerinden ensesine geçirmişti. Az önce sırtını okşayan el, şimdi saçlarının ucuna dokunacak şekilde gezinmekteydi. Uyuşturuyordu onu, kalbini sıkıştırmaya hevesli bu duygu, Derya'nın sonu olmaya hazırlanıyordu.
"Kıvırmak ve kışkırtmak... "
Dudaklarına doğru söylenen bu sözler aklını başından almıştı. Daha dün bitme noktasına gelen ilişkileri, şimdi nasıl oluyordu da ömrü billah yanında duracakmış gibi canlanıyordu ki?
Aslında hepsinin sebebi belliydi. Uzun ve yorucu bir ilişkinin ardından yeterince dinlenmiş, yeni bir heyecana aç hale gelmişti. Tam da bu dönemde karşısına çıkan Muhammet doğru adresti. Merak uyandırmış, yeniliklerle cezbetmiş ve en önemlisi onu zorlamıştı. Mola verdikten sonra rekor kıran atletler gibiydi Derya, istirahatten sonra depara geçmişti.
Muhammet dudaklarından ayrıldıktan sonra gözlerini açıp ona baktı. Kalbi her geçen saniye daha hızlı atıyordu. Bu aşkın kronolojisi yazılsa mürekkep en çok bu safhada tükenirdi.
"Kışkırttığın kısmı seviyorum ama. "
Sevgi sözcüğü ağzından her çıkışında garip hissediyordu kendini. Birkaç yıl önce, farklı bir ülkede ama benzer bir pozisyonda boca etmişti bir başkasının üzerine. Öyle çok sevmişti ki kendini yitirmesi yetmezmiş gibi sevgisini de göremez, gösteremez olmuştu. Yalnızca kullandırmıştı kendini. Şimdi olmasını istediği şey bu değilken, duyguları benzer bir yolda tam gaz ilerlemekteydi.
"Senin de beni kışkırtmaktan hoşlandığını biliyorum."
Bunu söylerken ise olabildiğince anlayışlı görünmüştü. Muhammet'in tepkilerini anlıyordu. Onunla zaman geçirmeye başladıkça erkeklik algısı değişmekteydi ve "Ben bu değilim!" hesaplaşmasıyla mücadele etmekteydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Palindrom
General FictionEn uzun yol, başladığı yerde bitendir. Hikayenin kendi, zıddına eş değerdir.