"Bana anlatabilirdi."
Oturduğu yerden sakince kalktı. Sinirleri alınmış gibiydi. Barındırsa ne olacaktı ki? Dünyası onun istediği yönde dönmemişti ve bunu acı bir yolla öğrenmiş olmak da onun imtihanıydı.
"Anlatamazdı. Çok az çocuk, büyürken yaşadığı travmalarla yüzleşebiliyor."
Ellerini havaya kaldırarak:
"Anlayamadığım da bu. Aynısını hatta daha beterini ben yaşadım. Onun yaptıklarını yapmak aklımdan geçmedi bile." diye inledi.
Haksız sayılmazdı. Hem dini hem mantıksal nedenlerle canına kıymak hiçbir zaman seçenek olmamıştı. Lisede yaşadığı akran zorbalıkları dahi onu sindirmek yerine güçlendirmişti. Muhammet, başını eğmeye çalışan herkesle mücadele etmiş, ağlayacaksa da sabaha karşı, kimseye duyurmadan ağlamıştı.
"En büyük hatan da bu Muhammet."
Derya da yerinden kalktı. Hava kararmıştı ve odanın ışığı kapalıydı. Aksi yönde yürüyerek cam kenarındaki masanın önünde durup yüzünü Muhammet'e döndü. O böyle bakarken Muhammet mantıklı düşünemiyordu ama o anki suçluluk hissi ağır bastığı için gıkını da çıkaramıyordu.
"Harika! Her şey benim suçum mu yani?"
"Değil. Senin hatan herkesin senin gibi davranmasını, düşünmesini istemek. Görmüyor musun? Umut'la çok farklısınız."
Konuştukça kendini yargılıyordu Muhammet. Olacakları önceden görememiş olmanın pişmanlığı paçalarından akıyordu.
"Ortada suç yok. Suçlu da... Umut'un sorunları çözme şekli seninkiyle aynı değil ve bunu acı bir yolla öğrendin."
Derya'nın, kardeşinin hayatından bu kadar sakin sakin bahsediyor oluşunu garipsemiyordu artık. Adamın huyu buydu. Şöyle heyecanla, kıpır kıpır yaptığı ya da anlattığı tek bir şey yoktu. Önceleri havalı olmak için yaptığını düşünse de onu tanıdıkça gerçek karakterinin bu olduğunu anlamıştı.
Derya'yı sadece içindeyken nefes nefese görüyordu yani. Bu durum gururunu okşamıyor olsa katlanmak zor olurdu.
"Onu durduramaz mıydın?"
Göz gözeydiler şimdi.
"Bana söyleseydi evet."
"Hissetmiş olman gerekirdi. İzlediklerimden sonra ben bile bir sorun olduğunu anladım. Senin işin bu."
"Yine yanlışsın. İlla biri mi sebep olmalı buna? İdam edecek birilerini arıyorsun."
Kavga etmek istemiyordu. Deryasız geçen günler, onun için bayağı anlamlıydı ve biraz huzur bulmak istiyordu. Fısıldayarak:
"Sadece saçma geliyor." diye itiraf etti. Düşündüklerini süzmeden söylemek iyi hissettiriyordu.
Bu sırada Derya karşısına kadar gelmişti. Yüzünde oluşan ifadeyi sevmese de ses etmeyecekti.
"Bir kadın vardı."
Gözleri birbirine kenetli. Devam etti.
"Michigan'dayken derse konu olmuştu. Doğduğu günden beri ölmek istediğini söylüyormuş."
Ellerini tutup okşamaya başlayınca Muhammet de olabilecek en gergin halinden yavaş yavaş uzaklaştı.
"Sebebi konusunda birçok kişi fikir üretti. Bazıları babası tarafından tacize uğramış olabileceğini ve kötü anılardan bu şekilde kurtulmaya çalıştığını, bazıları ise genetik yatkınlığa bağlı psikozdan kaynaklı olduğunu söyledi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Palindrom
General FictionEn uzun yol, başladığı yerde bitendir. Hikayenin kendi, zıddına eş değerdir.