Turning Point

3.8K 301 157
                                    

"Ohoo! İçmeyeceksen niye geldin be koçum?"

Haklı bir sitemdi. Oturduğundan beri bir yudum içmemişti. Canı o kadar yanıyor, o kadar sıkılıyordu ki uyuşmayı seçmek, son kalesi olan kendine ihanet edermiş gibi hissettirecekti.

"Midem kötü be Metin!"

Yalan değildi. Midesine kramp girip duruyordu. Sinirleri harap olmuş, dünyası sarsılmıştı.

Eve de gidemiyordu. Ona huzur veren mekan, giderse üzerine yıkılacaktı sanki, cehenneme dönüşmüştü.

Umut kardeşiydi ama yüzüne bakacak kadar yakın hissetmiyordu artık. Kuyusunu kazmıştı, daha ne olabilirdi ki? Annesinin ise bir suçu yoktu elbet lakin aceleci tavrı Muhammet'in de yanlış davranmasına sebep olmuştu. Onları gördükçe kendi aptallığı gelecekti aklına, bu yüzden gitmek istemiyordu.

Derin bir nefes çekti içine. Patlamak istese bile yapamıyordu. Ne diyecekti? Metin dert dinlemeye alışkın bir ortam adamıydı ama ona bir erkeği siktiğini ve bundan vazgeçemediğini anlatsa oracıkta fiskeyi yemez miydi? Ki bu, en iyimser ihtimaldi.

Daha kendine bile itiraf edemediği duygularla cebelleşirken darbe üstüne darbe alması adaletin, hayat denen süreçte pek de adil işlemediğine kanıttı. Oradan da ümidi kesmişti.

"Başka bir hal var sende. Doğru söyle gönül yarası mı?"

Gönül yarası... Daha iyi ifade edilemezdi. Bu yüzden yapabildiği kadar geniş gülümsedi.

"Ciddi soruyorum oğlum! Ne gülüyorsun?"

Böyle diyordu ama Metin kendi de dudaklarının kıvrılmasına engel olamamıştı. Ondaki bu rahatlık Muhammet'e de yansıdı. Bir miktar gevşetse dertlerini, semeri boynuna dolanmazdı.

"Sanırım öyle."

Bu kadar hızlı çözüleceğini tahmin etmeyen Metin kaşlarını kaldırırken uğradığı şoku gizlemeye bile uğraşmamıştı. Eh, karşısında yıllardır tanıdığı halde aşk hakkında tek kelime konuşmadığı bir adam vardı.

Elindeki rakı kadehinden bir yudum alıp önlerindeki sehpaya bıraktı ve:

"Ee? Dökülmek için daha ne bekliyorsun anlamadım ki! Anlat da rahatla." dedi.

"Dermansız dert benimki. Neyini anlatayım?"

Bunu söylerken bir erkeğe tutulmuş olması değildi kafasını duvara vurduran... Kurulan tuzağa düşerken çok kolay aldanmış olmasıydı.

"Dermanından bana ne oğlum! Benim derdim değil ki. Sen meseleyi anlat da ibret alalım. "

İşte buna içilirdi. Dakikalar önce doldurulmuş kadehe yöneldi eli.

"Evli adamsın Metin. Benimki ne olursa olsun senin derdinden fazla olamaz."

Metin ağzındaki tüm sıvıyı yandaki çimlerin üstüne püskürtünce bir kere daha gülümsedi. Hayırla şer kardeştir, diyenler yine yanılmamıştı. Başına gelen, aynı zamanda onu güldürendi.

"Ya var ya! Akıllı kızmış. Senin gibi birini bile dize getirmiş. "

Muhammet'in yüzü anında düştü. İşte bu kadardı. Onun dünyasının sınırları burada bitiyordu. Bir erkek, ancak kadınla eşti. Ona ancak bir kadın sahip olabilirdi. Derya onu boşuna zorluyordu. Muhammet değişse dünyası değişmezdi.

"Ooo! Hemen bozma moralini."

İçmemeye dair aldığı karar elinde patlamıştı. Bir koca yudum daha içti. Oluşan sessizlik ikisinin de bir yerlere damlası ile sonuçlandı. Ardından lafa giren Muhammet oldu. Sesi alçaktı.

Palindrom Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin