Motoru durdurduktan sonra bir süre bekledi. Uzun zamandır bu kadar hızlı sürmemişti. Kaskını çıkarmadan önce biraz dinginleşmeyi bekledi. Gece birde komşuları bu sesle rahatsız etmek istemezdi ama gittiği yerden anca döndüğü için elden bir şey gelmezdi.
Komşu şehirde, arkadaşlarla felekten bir gece... Biraz dağıtmaya Derya'nın da ihtiyacı vardı. Biriktirdiği ne varsa hâlâ içindeydi elbet, fakat az da olsa başka hayatlara yönelmek iyi gelmişti. Bu tip durumlarda en etkili yöntem buydu zaten. Kendi derdinizi unutmak istiyorsanız başkalarınınkine yönelmeliydiniz, hiçbir şey olmasa bile "Geçecek" dediğiniz için sizinkinin de sızısı azalırdı.
Günlerdir yumuşatmaya çalıştığı ne varsa ayyuka çıkmaya başlamıştı. Bunda, kendini işe verememenin de etkisi vardı. Davadan olumsuz bir sonuç çıkmayacaktı, orası kesindi. Derya aptal biri değildi, yaş tahtaya basmayacağını bilmelilerdi. Kayıtlar tüm müşterilerin bilgisi dahilindeydi ve amacı konusunda malumat da verilmişti. Ha, kimse dönüp bakmak istemediği için yok sayıyordu, o başka...
Muhammet savaşı çok yanlış bir cepheden başlatmıştı yani. Derya'ya zarar vermek sandığı kadar kolay olmazdı. Onu bu denli kolay lokma gördüğü için kendinden utanmalıydı. Hiç mi tanımamıştı onu?
Kaskı çıkardıktan sonra bir süre daha oyalandı motorun üstünde. Bazı anlar böyle oluyordu. Düşünceler zihninden o kadar hızla geçip gidiyordu ki bir şeylerle uğraşsa bile bulunduğu yerden uçup gittiğini hissediyordu. Özellikle son süreçte...
Muhammet'i hayatına o kadar hızla sokmuştu ki ne kadar derine ineceğini hesaplayamamıştı. Gabby'den sonra bir daha asla o kadar yoğun duygular hissedemeyeceğini düşünüyordu. Çünkü onda her şeyi yaşamıştı. Tutku, şehvet, heyecan, mücadele...
Muhammet ise kolay olmalıydı. Kabuğunu kırmak için gösterdiği çabadan aldığı zevki zorluk saymamıştı çünkü. İnsan uğraştığı işten ne kadar haz duyarsa o kadar az yorulurdu. Başlarda aldığı hazzın, yerini gerçekten istemeye bırakacağını tahmin etmemişti.
İnsan bedeninin garipliğinden haberdardı Derya. Muhammet sayesinde kendine dair keşfettiği noktaların varlığı onu delirtiyordu. Sanki başka kimse bunu beceremezmiş gibi ağzından kıçına kadar her nokta Muhammet'i sayıklar olmuştu. Bu kadar güçsüz hissetmek Derya'ya göre değildi. En azından resesif kalmak içten içe onu doldurmuştu. Gidişatını kontrol edemediği bir süreç olduğunu kabul etmek zorundaydı artık. Bu raddeye geleceklerini hiç düşünmemişti.
Sağ bacağını kaldırıp motordan ineceği sırada arkasında birini hissetti.
"Kendimi iyi anlatamadım sanırım."
Karmaşık düşüncelerden hızla çıkıp gerçek dünyaya merhaba demesi için bu sesi duyması gerekmiyordu tabii. Fakat Muhammet'in haftalar sonra duyduğu öfkeli sesi, neden kolay kolay sıyrılamadığı bir batağa düştüğünü anlamasına yetti. Zira korktuğuna dair bir tepki göstermesi gereken bedeni, olası hazların heyecanı ile tüylerini havaya dikmişti bile.
Dönüp özlediği yüzü görmeye çalıştığı sırada yüzünün solunda sıkı bir sızı hissetti. Öpüp koklanmayı beklemiyordu ama ilk temas da bir yumruk olmasaydı be Muhammet! İstemsizce ağrıyan yere giden elindeki kask da yere düşüvermişti. Her şey o kadar hızlı gelişiyordu ki canının yandığına kanaat getirmeden yüzüne çarpan bir nesneyi hissetti.
"Tehdit mi ediyorsun lan sen beni?!"
Sol gözünde hafif bir şişme olduğunu, Muhammet'e bakmak için açtığında fark etti. Yere düşen, ona yolladığı usb bellekti. Kızgındı... Fakat sözleri, yaşananlarla özdeşleşmediği için gizleyemediği bir şekle bürünmüştü belli ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Palindrom
General FictionEn uzun yol, başladığı yerde bitendir. Hikayenin kendi, zıddına eş değerdir.