"Yeşil olan da güzel. Sen ne dersin?"
Sabahtan beri Seda'nın peşindeydi ve bu mağazaya yapışmak üzereydi. Ulan kim, gün boyu belki hiç oturmayacağı bir koltuğu seçerken bu kadar düşünürdü ki?
"Fark etmez. Sen hangisini sevdiysen..."
"Hayatım beraber yaşayacağız o evde, biraz fikir versen fena olmaz hani."
Göz devirmemek için ekstra çaba sarf ediyordu. Başarabilirdi.
"Sen hangisini beğeniyorsan ben de onu istiyorum."
Bunu demesiyle Seda'nın narin eli yüzüne değmişti. Dokunduğu yanağı aynı zarafetle okşayan kızın gözlerindeki heyecana sahip olmak için canını verirdi.
Nasıl da mutluydu... Gıpta etti duygularına. Belki de ömrünün sonuna kadar zaman geçireceği kişiydi Seda. Şu anki haline kendi bile zor dayanırken bu kız nasıl yıllarca katlanacaktı ki ona? Hakkındaki gerçekleri, yaptığı hatalar ve günahlarını bilse yüzüne bile bakmayacaktı belki ama yine de buradaydı işte. Muhammet'le ev eşyası bakıyor ve aldığı riski görmezden geliyordu.
Beraber uyuyamayacaklarını söylemişti Seda'ya. İstemeye gitmeden önceki gece... Önce susmuştu. Zaten hırçın bir kız değildi. Ardından her zamanki sevecen tavrını takınıp "Hallederiz." demişti. Bu söz yetmişti doğru kararı aldığını görmeye. Evlenmek için en doğru kişiyi bulduğu için kendiyle gurur duydu. Şu sıralar en çok ihtiyacı olan şeydi. Çünkü son zamanlarda çizgisinden epey kaymıştı, ibre cehennemi gösterirken kendine gelmişti neyse ki...
"Seni seviyorum." deyip uzaklaştı Seda. Az önce incelediği koltuk takımına tekrar bakmak içindi gidişi. Sanır ki sevgiydi... Tam da böyle olmalı, diye düşündü Muhammet. Beraber kurulacak bir gelecek, içine girilecek bir ev ve ortak hedef... Bunlar bir araya geldi mi gerginlik kendiliğinden uzaklaşmıştı. Formül bu kadar net ve ortadayken nasıl olmuştu da saçmalıklara sapmıştı, hayretti.
Arkasından incelediği kızın "Ben de" sözünü duymak için hiç baskı yapmadığını düşündü sonra. Seni seviyorum lafı hep finaldeydi. Derya da benzer bir strateji izlemişti. Kurduğu tuzağa Muhammet'i çekmek adına güya itirafta bulunduğu zamanlar ona ne karşılık vereceğini düşündüğü için kıvranışı geldi aklına. Nasıl da aptaldı! Karşılık beklememişti zira her şey zaten yalandı, anlaması zaman almıştı. Bir de ilk olduğundan falan bahsetmişti. Hey Allah'ım! Nasıl da basit nüanslara kanmıştı! Neyse ki Derya'dan nefret etmek için sürüyle bahanesi vardı, yoksa sapkın zevklerine veda etmekte zorlanabilirdi. Zaten sadece ona kayan şirazesi, başka hiçbir erkeğe meyletmemişti.
Bir an Seda'nın da benzer bir oyunun içinde olup olamayacağını düşündü. Acaba o da yalan söyler miydi? Peki niçin? Derya'nın manyaklık derecesinde haklı olmaya takıntılı yapısı Seda'da ne gezerdi? Aslında tüm insanlar ötekiyle bir çıkar doğrultusunda beraber oluyordu. Muhammet'i tercih edilen yapan özelliği neydi acaba? Sevilmeye değer hangi noktası vardı? Seda neden onunla birlikteydi?
Bunları düşünürken gözünü çivilediği kadın aniden ona döndü. Güzel bir yüz, güzel bir vücut, güzel bir iş. Çevresindeki birçok erkeğin, gözü kapalı atlayacağı bir seçenekti Seda. Zaten Muhammet de hemen kapılmıştı. İlk günden beri çok yoğun olmasa da duyguları, onun yanında değerli hissediyordu kendini. Kaliteli bir kıyafet gibiydi, bürünüldüğü an ayrı bir havaya sokuyordu insanı.
Olabilecek en doğru kişiyi seçtiğini biliyordu. Bu defa yanılmamıştı. Doğru yoldaydı.
"Sıkıldıysan gidip bir kahve içelim."
Sürekli alttan alan yapısı kendini iyice kötü hissetmesine neden olmuştu. Oysa ezilip büzülmesi değil; heyecanlanması gerekiyordu. Bu ruh halinden acilen uzaklaşması şarttı. Yoksa Seda'yı da işkillendirip her şeyin içine edecekti. Halbuki şu sıralar stresten uzak kalmak istiyordu. Yavaş yavaş normalleşen hayatını baltalamaya niyeti yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Palindrom
Ficção GeralEn uzun yol, başladığı yerde bitendir. Hikayenin kendi, zıddına eş değerdir.