YAK

3K 284 51
                                    

Sebepsiz bir gülümseme daha belirdi yüzünde. Dışarıdan nasıl göründüğü önemliydi ama şu an bunu bile umursamayacak kadar neşeliydi. Çok güzel şeyler olacaktı, kesindi.

İnsanın, kendinden bile daha çok güvendiği hep başkaları olurdu. Çünkü insan gün içinde onları gözlemlerdi. Kendimize yöneldiğimiz anlar çok azdı ve bu yüzden pek de iyi tanıyamazdık biz bizi. Oysa gözümüzü ayıramadığımız kişiler, iyi ya da kötü tüm özellikleriyle karşımızdaydı ve biz onların tepkilerini, aklımıza kazırdık. Başkasına güvenmek, her zaman daha emniyetliydi.

"Derya Bey ben çıkıyorum."

Hacer'in ona bey diye hitap etmesine alışkın değildi. Ya yanında birileri vardı ya da fazlasıyla yorulmuştu. Hangisi olduğunu anlamak adına döndüğü zaman özlediği yüzü gördü.

Kapının ardında, dağ gibi bedeni çökmüş ama her şeye rağmen orada. Geleceğinden emin olduğu için varlığı Derya'yı şaşırtmasa da bu kadar mutsuz görüneceğini tahmin etmediği için şokta.

Bu yüzden Hacer'i es geçip doğrudan Muhammet'e bakarak konuştu.

"Hoş geldin."

Cevap niyetine, durduğu koridorun duvarına yığılır gibi yaslandı Muhammet. Belli ki ayrı kaldıkları günlerde kendini yiyip bitirmişti.

O da hak etmişti, tıpkı Derya gibi...

Hacer ortamdaki gerginliğin sonucu olarak bir Muhammet'e bir Derya'ya bakarken neden sonra Derya'nın sorgulayıcı gözlerine maruz kalınca ışık hızıyla dönüş alıp olay mahallini terk etti.

Onun gidişini fırsat bilen Derya, aralarındaki soğukluğu daha fazla körüklememek adına Muhammet'e doğru yürüyünce o da bulunduğu yerde diklendi.

Haksız sayılmazdı. Başlarına ne geldiyse Muhammet'in hırçınlığından gelmişti. Haliyle bunun bir karşılığı olacağını tahmin ediyordu. Onun beklediği bir iki yumruk olduğu için de kuyruğu dik tutmaktaydı. Derya ise hiçbir zaman sorunlarını şiddetle çözmemişti. Muhammet bunu zamanla anlayacaktı.

Ha, bu demek değildi ki bazı hödüklerin harcı dayaktan daha eksiği...

Yanına vardığında kolundan çekip odaya soktu Muhammet'i. Afalladığı için karşı çıkamayan, gözlerini bir saniye bile ondan ayırmayan adam ise o kadar komik görünüyordu ki dudaklarını onunkiyle birleştirirken az önce beliren gülümsemenin yine oluşmasına şaşırmadı.

İlk saniyeler beklediği ateşi bulamazken Muhammet'in elini beline atarak Derya'yı çektiği andan sonra yanmaya başlamışlardı.

Özlem böyle bir duyguydu. O sırada neye çarpsa harlardı. Neyse ki tüm olanlara, birbirlerine tüm yaptıklarına rağmen coşan şey şehvet olmuştu.

Muhammet o kadar sert öpüyordu ki Derya bir süre sonra dudaklarını çekmek zorunda kaldı. Fakat bu hareket ondan kurtulmasını sağlamamıştı. Bilakis adam anında boynuna yapışmış bir yandan da iki elini kullanarak bedenini aynı sertlikle okşamaya başlamıştı. Ani bir hareketle Derya'yı kavrayıp az önce kapattıkları kapıya dayadı.

Duygularının samimiyetinden şüphe etse, canının yanmasını görmezden gelemez o sıra yumruğu çakardı ayrılsın diye, lakin Muhammet öyle büyük bir açlıkla saldırmıştı ki, benim ben diyen keşiş bile üç saniye direnemezdi. Zaten o da yeminli değildi.

Muhammet'in elleri, üzerindeki gömleğe değmeye başladığında durdurulamaz noktaya gelmek üzere olduklarını anladı Derya. Şimdi bitirmezse ofis dediği yer bir hafta meni kokacaktı. Hadi birininkini muhafaza ederdi de... İkinci şahıs mutlaka dışarı salacaktı.

Palindrom Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin