Gözlerini açmakta zorlanıyordu. Ağırlık göz kapakları dahil her yanındaydı. Buna rağmen uyandı. Bedeni uykuya doymuştu.
Son bir gayretle sırtını yatağa verip yüzünü tavana döndü. Dün gecenin aksine yıldızlar lacivert gökyüzünde değil parlak bir yaz sabahının aydınlattığı asma tavanı süslüyordu. Anca kirpiklerini sıkıca kapatıp tekrar açtıktan sonra nerede olduğunu fark edebildi.
Derya'nın evindeydi hala, dün gece gelip kefaretini ödediği...
Farkındalık, derin bir nefes alıp soluna dönmesini sağladı. Üstü çıplak, altında paçaları dar bir eşofman altı bulunan Derya, üzerinden ince yorgan sıyrılmış olmasına rağmen sıcacık teniyle yanında uyuyordu. Sırtı dönük olduğu için yüzünün uyurken aldığı şekli göremese de dün gece içine girip çıktığı sırada kendinden geçen gözleri aklına kazıdığı için merak dahi etmiyordu. Güzellerdi, kabul etmeliydi.
Bakışlarını sırtındaki dövmelerde gezdirdi. Tribal kıvrımlar omurları boyunca aşağı kadar iniyordu. Bir erkek böyle bir dövmeyi neden yaptırır ki, diye düşündü. Sonra cevap kendiliğinden geldi zaten. Düzüşürken keyifli bir seyir yaratmaktan başka gayesi yoktu. Kim bilir başka kimlerin dibini düşürmüştü? Düşünmemeliydi...
Dövmelerin, amaçlarını yerine getirdiği kesindi. İkinci turda Derya'yı domaltıp içine köklerken elini üzerinde dolaştırmıştı. Dokundukça parmaklarında iz bırakıyordu sanki... İz bıraktıkça dokunmak istiyordu. Bunun ona da zevk verdiğine emindi. Zaten her şey o zevk alsın diyeydi. Bir ibne için sikilmekten büyük nimet olabilir miydi?
Yaşananları düşünmenin etkisiyle uyanan erkekliğini eliyle düzeltti. Kolunu hareket ettirdiği için Derya'yı uyandıracak kadar olmasa da sallanmıştı.
Usulca diklenip yatağın kenarına oturdu. Elleriyle yüzünü ovuşturup derin bir nefes aldı. O sırada aklına düşen çarpıcı gerçekle gözleri karşısındaki boşluğa dalıp gitti:
Biriyle yatağı paylaşmış ve mışıl mışıl uyuyabilmişti.
Yaşadığı ani duygu değişiminden kaynaklı sert bir hareketle arkasındaki adama döndü yine. Derya aynı pozisyonda uyumaya devam ediyordu. Bu defa alıcı gözle baktı Muhammet. Nasıl olabilirdi ki? Nasıl? Son postadan sonra sızmış olmalıydı. Başka açıklaması yoktu. Ayık kafayla alacağı bir karar değildi birileriyle uyumak. Hele hele bir erkekle... Hele hele Derya'yla...
İnkardan kaynaklı bir öfkeyle kalktı ayağa. Nasıl bu kadar aptallaşabilmişti?
Kalkarken yatak sallandığı için tüm bu hezeyandan habersiz uyuyan Derya'da bir kıpırdama oldu. Derin bir nefes alıp gerinerek, az önce Muhammet'in yaptığı gibi önce tavana ardından soluna çevirdi vücudunu. Göz göze gelmeleri de o ana rastladı.
Muhammet de onun gibi yarı çıplaktı. Az önce hatırladıklarından kaynaklı ereksiyon da kabak gibi önünde...
Derya'nın bakışlarının yavaşça oraya indiğini görünce kendine çevirdi gözlerini. Birçok sabah ona merhaba diyen aleti, ilgi bekleyen masum köpek halleriyle yine karşısındaydı.
" Günaydın."
Cevap vermedi. Veremedi çünkü annesi ve Umut dışında ilk kez biriyle sabahı karşılıyordu. Ne demesi gerektiğine henüz karar verememişti.
Yüzüne yine can alıcı gülümsemelerinden birini konduran Derya ise dün gece becerilen taraf o değilmiş gibi dik ve heybetli duran vücuduyla yataktan çıkıp kollarını yukarı doğru gererek vücudunu esnetti. Ardından tekrar Muhammet'e bakıp:
"Yaz geldi sayabiliriz artık. Bayağı sıcak..."
Daha günaydına cevap bulamayan bir organizmadan, böyle kompleks bir soruna konuşarak yaklaşmasını beklemek çok saçma olurdu. Neyse ki Derya o kadar da iyimser değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Palindrom
General FictionEn uzun yol, başladığı yerde bitendir. Hikayenin kendi, zıddına eş değerdir.