"Sen söyledin değil mi?"
Yunus koluna yapışan adamın sert ve güçlü eline baktı. İnsanlar bu tip anlarda cinayet bile işlerdi, öyle bir kuvvet doluyordu. Kontrolsüz güç cidden ürkütücüydü.
"Hayır seni şapşal!"
"Benimle doğru konuş, sikerim belanı!"
Muhammet'in bu tehditkar üslubu yanlış kişiye yönelmişti. Yunus'u korkutarak değil, iş birliği ile dize getirebilirdi.
"Kimi sikip kimi sikmemen gerektiğine karar veremediğin için buradasın zaten."
Kışkırtıcı bir şekilde Muhammet'in yüzüne yanaşıp:
"Çırpındıkça batacaksın." dedikten sonra uzaklaştı.
"Benden söylemesi."
Göz kırpan Yunus, kızgın bir boğayı aratmayan Muhammet için kıpkırmızı bir bezden ibaretti. Tuttuğu kolu sertçe savurarak yüzüne bakmadan böğürdü:
"Niye gitti?"
Yunus, kurtulan kolunun sızlayan kısmını ovuşturarak, az önce sırtının çarpıldığı arabadan uzaklaştı. Bir marketin otoparkındaydılar ve insanlar onlara bakmaktaydı.
Muhammet ise yerinde duramıyordu. Bir ileri iki yana giderek volta attığı boşlukta sinirden kafayı yemek üzereydi.
"Söyledim ya, bilmiyorum. Sandığın gibi her anını paylaşan kankalar değiliz biz."
Ne dese zaten batacak olan Yunus'un bu sözleri Muhammet'i durdurmaya yetti.
Yunus utanmış gibi yaparak:
"Zaten öyle olsa şu an arkasından kuyusunu kazmak yerine, ona her şeyi anlatıyor olurdum."
Muhammet bir kere daha önünde durdu. Bu defa daha sakin olsa da gözleri az önceki halini aratmıyordu.
"Hak ediyor." dedi hiddetle. Söyledikçe inanılıyor olsa Muhammet doğru bir şey yaptığına kani olmuştu şimdiye.
"Ne yaptığı için?"
Sorusunun cevabını bildiği halde neden soruyordu ki? Muhammet'i konuşturup daha çok dalga geçmek için mi?
"Kardeşimi kullandı." dedi fısıldayarak. Sanki büyük bir günahı, başkası adına itiraf etmek zorundaymış gibi...
"Evet? Ve sen de ona bunun için para verdin. Anlamıyorsun. Bizim işimiz bu. Suyu, yatağına girmeye ikna ediyoruz. Yani kardeşin ne yaptıysa zaten yapacaktı."
Muhammet yine donup kalmıştı. Her şey bu kadar basit olmamalıydı. İnsanların hayatına müdahale etmek böyle normal karşılanmamalıydı.
"Sen de ondan farklı değilsin. Hepiniz aynı boksunuz."
Yunus kaşlarını çatarak bakmaya başlamıştı. Belli ki söylenenler onu bile rahatsız etmişti.
"Derya'nın sana yanaşmasının altında bunun yattığını mı düşünüyorsun cidden? Umut'u kullanarak sana mı ulaştı yani?"
Yunus'la görüştüğü ilk günlerde ona Derya'nın ayağını kaydırmak istediğini söylerken üstünkörü anlatmıştı aslında. Şimdi neden bu kadar şaşırıyordu ki?
"Asıl amacı neydi bilmiyorum. Ama kardeşim bana ders vermek için onu ayarlamış gibi. Benden nefret ediyordu."
Ellerini saçlarına geçirip derin bir nefes alarak yine yürümeye başladı. Onu yiyip bitiren kurguları, bu şekilde dillendirmek daha zor gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Palindrom
General FictionEn uzun yol, başladığı yerde bitendir. Hikayenin kendi, zıddına eş değerdir.