TÜCCAR MI YOKSA KAHRAMAN MI?

714 78 6
                                    

Katsu ve Diona, birlikte yaşamaya başlayalı neredeyse 1 ay olmuştu. Katsu tamamen iyileştiği için kısa bir tüccar yolunu kullanarak ellerindeki malları satmak üzere vagonu yüklüyorlardı. 1 ay boyunca küçük büyü eğitimleriyle birkaç temel büyü öğrenmişti Katsu. Enerjisini arttırmak için Diona ile tüccarlık işine girip biraz fiziksel güç kazanmak istiyordu.

[Diona: Şuradaki çömlekleri de vagona yükler misin Katsu?]

[Katsu: Elbette.]

Katsu yerdeki şarap dolu çömleklerden birini kaldırdı ve vagona götürdü. 5 çömleği de yükledikten sonra Diona'ya döndü...

[Katsu: Her şey yüklendi Diona, gidebiliriz.]

Çoktan Garlic'in semerini eline almış olan Diona, elini Katsu'ya uzattı.

[Diona: Gidelim, ortak.]

Katsu, Diona'nın elini tutup yanına oturdu ve yola koyuldular.

Geçtiğimiz 1 ayda soğuk, daha da sertleşmişti ve kar seviyesi yükselmişti ama Diona'dan mal bekleyen dükkanların kaynakları bitmek üzereydi. Bu yüzden soğuk ya da karı önemsemeden çalışmalıydı.

Katsu'nun üzerinde, Diona'nın eski ve kalın pelerinlerinden biri vardı. Siyah bir pelerindi ve kapşonunun kenar kısımlarında kürk vardı. Yaralı gözü de siyah bir kumaşla kapalıydı.

Dağ yolundan aşağı doğru inerken, üşümemek için birbirlerine yapışık oturuyorlardı.

2 günlük bir yolculuk planlamışlardı ancak kar yüzünden biraz gecikebileceklerini düşündüler. Diona için bir yolculuk ne kadar uzunsa o kadar eğlenceliydi.

Diona, Katsu'ya bir göz gezdirdi ve dalmış olduğunu gördü.

[Diona: Sorun nedir Katsu?]

Katsu dalgınlıktan çıkıp, üzgün bir ses tonuyla cevap verdi...

[Katsu: Acaba Hanae ne durumdadır...]

Her gün Hanae'yi düşünüp duruyordu. Romanındaki Hanae, güçsüz olduğu için köle olarak satılıyordu. Yine aynısının yaşanacağı ve Hanae'nin acı çekeceği açıktı.

[Diona: Kızın 5 yaşında olduğunu söylemiştin. O akademideki çocukların ne olacağı genelde 15 yaşında belirlenir. Yani 10 yıl daha rahat rahat yaşayacağına eminim.]

Katsu, akademi hakkında bu kadar şey bilen Diona'ya şaşırdı.

[Katsu: Akademinin gerçek yüzünü biliyor musun?]

Diona'nın yüzü ciddileşti.

[Diona: Bazı müşterilerimden duyduğum dedikodulardı sadece. Asıl sen bunları nereden biliyorsun?]

Diona doğal olarak şüphelenmişti. 1 ay boyunca 6 yaşındaki çocuk bedenine sahip bir yetişkinle kalıyormuş gibi hissediyordu.

Katsu, aslında nereden geldiğini anlatırsa neler olacağını kestiremediği için yine yalan söylemek zorundaydı.

[Katsu: İçimdeki cadı ruhunun anıları olduğunu düşündüğüm şeylerden öğrendim.]

Aslında son zamanlarda kendisine ait olmayan anılar hatırladığı yalan değildi. Kesik kesik ve belirsiz anılardı bunlar.

[Diona: Anlıyorum... Ve şey... Sana teşekkür etmek istiyorum Katsu... Sen geldiğinden beri, artık yalnız hissetmiyorum ve sayende evim daha düzenli oldu. Bu pelerinin altındaki kürküm, senin sayende parlıyor.]

Katsu, kızardı ve kafasını kaşıdı.

[Katsu: Sadece beni kurtarmanın karşılığını vermeye çalıştım!]

Diona kıkırdadı ve sağ elini, sağında oturan Katsu'nun başına koydu. Sonrasında elini omzuna indirip onu kendine çekti.

[Diona: Teşekkür ederim.]

Bu muhabbetten sonra yolculuğun ve yavaşça kendini gösteren öğle güneşinin sıcaklığıyla yollarına devam ettiler. 5 saatin ardından ufukta bir şehir göründü. Maden şehri Herexhul.

Güneş yavaşça batarken, şehrin girişine ulaştılar. Muhafızlar, vagonu durdurdu ve Diona'ya yaklaştı.

[Muhafız: Demek sizdiniz bayan Diona. Uzun zaman oldu.]

[Diona: Bazı olaylar yaşandı ve biraz ara verdim, ama şu an her şey yolunda.]

[Muhafız: O zaman sizi tekrar ağırlamak bir onurdur. Lütfen ilerleyin.]

Muhafızlar kenara çekildi ve yer ejderi vagonu şehre girdi. Şehrin merkezine gidildikçe yükseklik azalıyordu. Şehir, zengin maden kaynaklarına sahip bir yarığın etrafına kurulmuştu ve yüzlerce yıl sonra bile madenler verimini koruyordu. Katsu bu şehri ve şehrin büyük problemini biliyordu.

-Depremler... Yaklaşık 3 gün sonra bu şehir içine göçecek. Romanda o felaketten sonra hayatta kalan bir kız vardı. Kahraman ve kız, akademide tanışıyorlardı ve çok iyi dost oluyorlardı. Yine de tüm ailesini kaybetmenin acısını daha fazla kaldıramayıp intihar ediyordu... Belki bu sefer bir şeyleri değiştirebilirim... Eğer onları erken uyarabilirsem...-

Vagon bir dükkanın önünde durdu. Diona, vagondan indi ve dükkana yöneldi. Siparişleri alıp dükkandan çıktı ve Katsu'ya seslendi...

[Diona: 5 çuval un getirir misin Katsu!]

Katsu, yerinden kalkıp vagonun arkasına geçti ve ilk çuvalı sırtladı. Çuval ne kadar ağır olsa da pes etmedi. 5 çuvalı da sırayla taşıdı. Nefes nefese, tekrar sürücü kısmına oturdu. Diona da yanına oturdu ve vagonu sürmeye başladı.

[Diona: İstediğin zaman yardım isteyebilirsin Katsu. Kendini fazla zorlamana gerek yok.]

[Katsu: Bu kadarı hiçbir şey!]

[Diona: İşte ruh budur.]

[Katsu: Sana bir şey anlatacağım Diona. Bu şehrin geleceği ile ilgili... 3 gün sonra büyük bir felaket yaşanacak! Onları uyarmalıyız.]

Diona, ne demeye çalıştığını anlamaya çalışarak Katsu'ya baktı.

[Diona: Felaket?]

[Katsu: Büyük bir deprem sonrasında şehrin altındaki maden hatları çökecek ve şehir yıkılacak. Cadı ruhu sayesinde gördüm.]

[Diona: Sana inanıyorum Katsu, ancak bunu onlara nasıl anlatacağız? Cadı ruhu taşıyıcısı olduğunu öğrenirlerse hiçbir şansın kalmaz.]

Diona çok güzel bir noktaya değinmişti. Katsu ne yapacaklarını düşünmeye başladı.

[Katsu: Belki kime ait olduğu bilinmeyen bir mektup yazabiliriz...]

[Diona: Birinin dalga geçtiğini düşünebilirler.]

[Katsu: Haklısın...]

Kendi yazdığı şeylerin sonucunda insanların ölmesini istemiyordu. Bildiğin halde elinden hiçbir şey gelmemesi hissini çoktan bir kere yaşamıştı ve bir daha yaşamak istemiyordu.

Kristal Gül Serisi 1: Dünyanın En İyi Light Novelinde Normal Bir Gün (1. Kısım)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin