Katsu'nun önünde oluşan küre, Rachelle'nin gördüğü şeyleri gösteriyordu. Kafasını başka yöne çeviremiyor ya da hareket edemiyordu. Tek yapabildiği şey küreyi izlemekti.
Camila, ruhunun baskınlığı ile Rachelle'yi ele geçirdi ve Tsuki'ye baktı.
[Katsu: DUR!]
Elinde biriken yeşile kaçık turkuaz ve siyahın karışımından oluşan aurayı odaklayıp bir mızrak haline getirdi. Tsuki ise bir şeylerin ters gittiğini hissedip yerinden havalanmıştı. Çevik bir hamleyle pençesini Katsu'nun pelerinine takıp onu kaçırmaya çalıştı. Camila'nın elindeki mızrak katı bir form aldı ve gerilip, mızrağı fırlattı. Tsuki'nin kanadına isabet eden mızrak, Tsuki'nin yola doğru çakılmasıyla sonuçlanmıştı. Arkalarında bıraktıkları vagonlar onu fark edip yardıma koştu.
Camila, yolun ortasına ilerledi ve kendisine telaşla yaklaşan Sylvia'ya baktı.
[Sylvia: Neler oldu!? Canavar saldırısı mı!?]
Arkasında spiral oluşturup bir boyut kapısı gibi açılan aurasının etrafına saçılan turkuaz yıldırımlar, Camila'nın kontrolü ile Sylvia'yı çarptı. Elini spiralin içine soktu ve çektiği katanayı, boğazından tutarak kaldırdığı Sylvia'nın karnına sapladı.
[Katsu: KES ŞUNU! OROSPU ÇOCUĞU!]
Vagondakiler de yolun ilerisinde yaşanan olayı görmüştü. Tüm şövalyeler savaş pozisyonuna geçti. Hanae, Tanrıça güçleri ile Tsuki ve Katsu'nun yaralarını iyileştirmeye çalışıyordu. Sarabeth, Yui'yi korkmaması için vagonda oyalamaktaydı. Lenon ve Lia ise şok içerisinde olanları izliyordu.
[Lia: Bunun anlamı nedir Rachel!?]
[Camila: Artık Rachelle yok! Çok sevdiğiniz Camila geri döndü!]
Lenon kalkan ve kılıcını çekerken, Lia da yayını gerdi.
[Katsu: SAVAŞMAYIN! KAÇIN!]
Camila, katanasını sallamasıyla birlikte önde duran bütün şövalyeleri süpürdü. Aralarındaki 10 metrelik mesafeye rağmen, yıldırımları kolayca onlara ulaşmıştı.
[Lia: Beni koruma işi sende Lenon!]
[Lenon: Anlaşıldı!]
Katanasını bir kez sallayarak çok sayıda yıldırım oluşturdu ve görüşlerini kısıtladı. Yıldırımların arasından bir kelebek gibi süzülüp Lia'nın önünde belirdi. Katana, Lenon'un ani refleksi ile savuşturuldu. Kalkanı sarmalayan yıldırımlar, Lenon'a iletilmişti. Lia okunu nişan almaya çalışıyordu ancak yıldırımların arasında kayan Camila'yı yakalayamıyordu.
[Lia: Lekta Sorus Phonum Kert!]
Uygulamış olduğu büyü sayesinde bedeninde akan elf kanını hızlandırdı. Yakınındaki çimlerin ve ağaçların yeşil renklerini emiyordu. Elflerin doğadan güç çektiği antik bir büyüydü.
Belindeki hançeri çekip Camila'nın hareketlerini izlemeye koyuldu. Ara ara gelen yıldırımları kolayca savuşturdu. Zaman, Lia'ya göre daha yavaş akıyordu.
Yıldırımların geldiği hıza alışana kadar izledikten sonra harekete geçti. Camila'nın gittiği rotayı ön görüp onunla kesişti. Katananın ağırlığı, hançerine binmişti.
Sadece bir saniye süren bu kesişmede, Lia'nın etrafı yıldırım ağlarıyla çevrilmişti. Kaçacak hiçbir yeri olmayan Lia da saf dışı kaldı.
Şövalyelerin cesetleri arasından yürüyüp Hanae'nin karşısına geldi.
[Camila: Tekrar karşılaştık.]
[Hanae: Öldüreceğim!]
Hanae elinde bir kılıç varmış gibi Camila'nın karnına saldırdı. Saldırısı yarı yoldayken kılıcını çağırdı ve başarılı bir şekilde sapladı. Kılıcını çekti ve kalkan formuna geçip Camila'ya sert bir darbe indirdi. Camila, kalkan darbesi ile fırladı. Kalkan sıçraması kullanarak yanına ışınlandı ve yere doğru bir darbe daha indirdi. Yerde oluşan kraterin çevresinde oluşan sarı pençeler belirdi. Sarabeth'in büyüsü olan bu pençeler, Camila'yı orada tutmaya çalışıyordu.
Hanae kılıç formuna geçerek kılıcını havaya kaldırdı.
[Hanae:
Yüce Güneş'in ışığı altında nice feryatlar döktüm.
Ruhumu ve bedenimi yalnızca tek bir şeye adadım.
Kudretli Tanrıça'mın kutsaması ile güçlenip sınırlarımı aştım.
Tüm kötülüklerin korktuğu ışığını bana bahşet ey Tanrıçam!]Kılıcın çevresinden yayılan ışınlar doğruca Camila'nın çevresini sardı. Büyü karşıtı bariyerini ve acı kapanını oluşturmuştu.
[Camila: AHAHAHHAHAHAHAHAHHAHAHAHAHAHAHAHAHAHHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHHAHHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHHA!]
Bariyerin içerisinden fışkıran yıldırımlar, bariyeri paramparça etti.
[Camila: Yıllarım bunları sana öğretmekle geçti!]
Işık hızında bir sıçrama gerçekleştirdi. Katana, Hanae'nin boynunun hemen dibindeydi, hatta birazcık kesmişti.
[Camila: Seni tekrar alıyorum.]
[Lenon: Başını...]
[Camila: Ha?]
[Lenon: ...alırsın.]
Lenon'un çevresinde sürekli dönmekte olan kılıçlar bulunmaktaydı. Yerdeki askerlerin kılıçlarıydı bunlar.
[Camila: Demek gücünü kontrol etmeyi öğrendin.]
[Lenon: Katsu'nun dostluğuna layık olmaya çalışıyordum.]
[Camila: Gel bakalım!]
[Lenon: AAAARRGHH!]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kristal Gül Serisi 1: Dünyanın En İyi Light Novelinde Normal Bir Gün (1. Kısım)
FantastikEskiden her türlü sporda çok yetenekli olan Sasaki Katsu isimli genç, bir gün bir trafik kazası geçirir ve belden aşağısı felç kalır. Artık eski hobilerini yapamayacak durumda olan Katsu, kendini yazarlığa adar. Aylar sonra ilk romanının sonunu nası...