Günümüzden 92 yıl öncesiydi... Diona henüz 28 yaşındaydı yani insan yılına göre 4 yaşındaydı. Roanor ormanındaki yarı canavarlardan oluşan Muntek kabilesinde doğmuştu. Şimdiye kadar mutlu mesut bir hayat geçirmiş ve güzel dostluklar edinmişti. Büyüdüğünde, kabilenin en güzel kızı olacağı çoktan belliydi.
[Diona: Koro! Hadi gel oyun oynayalım!]
[Koro: Geliyorum Diona!]
Koro, Diona'nın en iyi arkadaşı ve ilk aşkıydı. Diona'nın aksine siyah bir kürkü ve saçları vardı. Gözleri yeşil ve gri karışımıydı.
Ormandaki bu huzur verici güneşli havanın tüm yarı canavar çocukları oyun oynamaya davet ettiği bir gündü. Kış yeni bitmişti ve çiçekler açmaya başlamıştı. Bu iki genç de çiçeklerin arasında yuvarlanıp oynamayı çok severdi.
[Diona: Yakala beni Koro!]
Diona, kuyruğunu sallayıp Koro'yu kışkırtmaya çalıştı.
[Koro: Yakalarsam bugün bana meyve toplarsın!]
[Diona: Hahaha! Yakala da görelim!]
Eğlenceli kovalamanın ardından ikisi de yorgunluktan yere düşüp gülmeye başladı.
[Koro: Yine formundasın!]
[Diona: Sen de bir yorulmak bilmedin!]
[Katsu: O zaman ikimiz de meyve toplamaya gidelim mi?]
[Diona: Olur!]
Meyvelerini toplayıp köylerine döndüler ve birlikte yemeye başladılar. Meyvelerini bitirdikleri sırada Koro'nun babası geldi.
[Juro: Gidiyoruz Koro!]
[Koro: Geliyorum baba!]
[Diona: Nereye gidiyorsun?]
[Koro: Birkaç günlüğüne şehre gidecekmişiz! Sana da bir şeyler alacağım!]
[Diona: Hemen dön tamam mı!?]
[Koro: Söz veriyorum!]
Koro ve babası, bir at arabasına binip köyden uzaklaştılar.
Diona her gün yolun başında bekledi ancak bir haftadır kimse gelmiyordu. Onuncu günün sonlarında yağmurun altında bekleyen Diona, uzaktan gelen at arabasının seslerini duydu. At arabası köye vardığında heyecanla Koro'nun inmesini bekledi. Koro'nun babası arabadan inip Diona'nın başını okşadı.
[Joro: Üzgünüm ufaklık... Koro'nun içinde bir cadı ruhu vardı ve...]
Joro hüngür hüngür ağlarken, Diona yere bakıyordu. Minik bedeni şok içerisinde kaskatı kesilmişti.
[Diona: K-Koro...]
Diona'nın etrafında beliren mavi beyaz aura, tüm vücudunu kaplıyordu. Parmak uçlarında biriken aurayı pençeleri olarak kullanıp önündeki adamı ikiye böldü.
[Diona: Koro'yu... Koro'yu öldürdünüz!]
Öfkeyle büyüyen auranın yoğunluğu yüzünden içindeki beden artık görünmüyordu. Dışarıdan görülen tek şey saf bir öldürme isteğiyle yanıp tutuşan canavardı. Devasa dişleri ve devasa pençeleriyle teker teker tüm evleri paramparça edip içindekileri öldürüyordu.
Köydeki herkes öldüğünde, yağmur damlalarının kanla buluşunca çıkardığı sesi bastıran bir kükreme duyuldu.
[Diona: ROAAAAAAAARRRRR!]
Yaşananlardan sonra her gün acı ve pişmanlık içinde yaşadı. Günahlarının bedelini ödemek için insanlara yardım etmeye başladı ama öldürdüğü tüm masumların ruhları içinde acı çekmeye mahkumdu. Katsu ile karşılaştığında, onu koruyup eskiden kalan pişmanlığını bastırmak istiyordu. Daha fazla insana yardım edip günahlarından arınmak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kristal Gül Serisi 1: Dünyanın En İyi Light Novelinde Normal Bir Gün (1. Kısım)
FantasiaEskiden her türlü sporda çok yetenekli olan Sasaki Katsu isimli genç, bir gün bir trafik kazası geçirir ve belden aşağısı felç kalır. Artık eski hobilerini yapamayacak durumda olan Katsu, kendini yazarlığa adar. Aylar sonra ilk romanının sonunu nası...