Köyün biraz açığındaki kayalıklarda geceyi beklerken yanlarındaki göletten biraz balık yakalayıp su ihtiyaçlarını ve yemek ihtiyaçlarını giderdiler. Gece nihayet her yeri karanlığa boğduğunda, ateşin üstüne kar atıp ateşi söndürdüler.
[Katsu: Başlayabilirsin Rachel.]
[Rachelle: Sahte olan her şeyin arzusuyla yanıp tutuşan bu çağrımı dinle! Bulutları ve havayı, ayın ve yıldızların ışığını, havada uçan polenleri ve toz parçalarını dönüştür arzularıma!]
Rachelle'nin oluşturduğu devasa büyü çemberi ilerideki kampın üzerinde inanılmaz büyüklükte bir meteor oluşturdu. Sadece bir ilüzyon olmasına rağmen aşırı derecede gerçekçi ve tehlikeli görünüyordu.
-Muhteşem! Maden şehrini kurtarma planımda da böyle bir şey hayal ediyordum! Şimdi çıkın bakalım dışarı!-
Saniyeler sonra askerler devasa ateş topunu fark etti ve kampı boşaltmaya başladılar. Hepsi atlarına binip uzaklaştı.
[Katsu: Kölelerin hayatına hiç değer vermiyorlar cidden!]
[Rachelle: Ben burada kalıp ilüzyona odaklanmalıyım Katsu. Garlic ile gidip vagonu kaçırın. Sakın kimseyi kurtarmak için oyalanmayın! Bu büyük ilüzyonu fazla tutamam!]
[Katsu: Elinden geldiğince dayan!]
Katsu, Garlic'in sırtına atladı ve son sürat kampa doğru yöneldi. Kampa girdiklerinde etraftaki kafeslerden çıkmaya çalışırken yardım çığlıkları atan köleleri gördü. Vagonları hemen girişteydi ve Rachelle'nin dediğini hatırlayıp hemen vagona yöneldi. Köleler ona yardım etmesi için yalvarıyordu ama dayanmaya çalışıyordu. Vagonun arkasına giren Katsu, bedenin ve kitabın orada olmadığını gördü.
[Orenda: Bir cadı hissediyorum!]
[Katsu: Ne!?]
Katsu vagondan inip, gökyüzünden yavaşça inen meteorun yeryüzüne yansıyan ışığı altında bir eliyle Orenda'nın bedenini kavramış diğer eliyle büyü kitabını tutmuş adamı gördü. Siyah bir pelerinin altından çıkan kolları uzun ve inceydi. Saçları koyu mavi ve kısaydı. Yusyuvarlak gözlerinin içerisinde yıldız şekilli, sarı sarı parlayan göz bebekleri vardı. Rahatsız edici derecede geniş bir ağızla ona bakıp dişlerini göstererek sırıtıyordu.
[Gordo: Kimleri görüyorum öyle cadını kurtarmaya mı geldin evlat izin ver kendimi tanıtayım bana Gordo derler ve ben alev cadısının ruhunun taşıyıcısıyım aynı zamanda bu kampın kurucusu oluyorum!]
Adam nefes bile almadan hızlı bir şekilde konuşuyordu. Cümlesini bitirdikten sonra kolundaki cadının yüzünü yaladı.
[Gordo: Ah ne lezzetli bir tat böyle AMA BENİM CADIM KADAR DEĞİL!]
[Katsu: Kes şunu!]
[Orenda: Kaç! Bedenimi ve kitabı unut ve kaç! Bu adamı yenmemizin imkanı yok!]
[Katsu: Hayır! Seni ve Diona'yı kurtarmanın tek yolu onlar!]
[Orenda: Ölürsen hiçbirinin anlamı kalmayacak!]
[Katsu: Sonsuza kadar güçsüz kalamam! Burada her şeyimle savaşacağım!]
[Gordo: Hey hey hey korkup kaçarsın sanmıştım ama baya yürekli çıktın!]
Katsu minik bedeniyle Gordo'nun karşısında dikildi. İçinde kazanmaya dair en ufak bir umut olmasa da Orenda ve Diona'yı kurtarmak istediği için orada dikiliyordu.
[Orenda: Hayatına biraz daha değer vermelisin!]
Katsu sol elini havaya kaldırıp Gordo'ya doğru koşmaya başladı. Koştuğu sırada hayatı gözlerinin önünden geçiyordu. Çoktan öldüğünden midir yoksa hatırlaması gereken bir şeyi mi hatırlamaya çalışıyordu bilmiyordu. Kendine geldiğinde karnına saplanan ateş okunun acısıyla bağırıp yere yapıştı.
[Gordo: Ben de cidden bir şey yapacaksın sandım HAHAHAHAHAHAHAHAHAHA!]
Gordo, Katsu'ya yaklaşıp karnına bir tekme attı ve onu kafeslerden birine savurdu.
[Gordo: Hey velet bu köyü neden bu hale getirdim bilmek ister misin?]
Katsu boğazına dolan kan ile öksürdü ve ağzından kanlar çıkmaya başladı.
[Gordo: Benim cadım senin cadın ile düşman olduğu için onun doğduğu yeri mahvetmek istedik böylece alev cadısına karşı çıkan biriyle aynı yerde doğmanın ne demek olduğunu onlara gösterdik! *derin nefes alma* Çevredeki herkese onun mezarında pis işler yapmaları için talimatlar verdik ve canavarları özellikle oraya yerleştirdik!]
[Katsu: ...ceğim...]
[Gordo: Ne dedin duyamadım da?]
[Katsu: Öldüreceğim! ÖLDÜRECEĞİM! Seni de! Cadını da! Dostlarımla uğraşan herkesi öldüreceğim!]
[Gordo: HAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHA! BU HALİNLE Mİ!? ÖNCE KENDİ HAYATINI NASIL KURTARACAĞINI DÜŞÜN BENCE!]
Katsu'nun bilinci yavaşça kapanırken gökyüzündeki devasa alev topu, bir girdap gibi dönerken şimşekler çaktırmaya başladı. Olayı gören Rachelle donup kaldı.
[Rachelle: Bunu ben yapmıyorum...!]
Kampın etrafında giderek yükselen ve sürekli dönen bir hava akımı oluştu. Şiddetli kar fırtınası başladı.
[Gordo: Neler oluyor!?]
Giderek hızlanan fırtına çevredeki hiçbir şeye zarar vermiyordu. Tek hedefi Gordo idi.
[Gordo: Donuyorum! HAYIR HAYIR BU BENİM ÜZERİMDE İŞE YARAMAZ AHAHAHHAHAHAHA!]
Gordo bedenini alevlerle kapladı ancak bedenini kaplayan alevler bile dondu.
Katsu yarasına bastırarak ayağa kalktı.
[Katsu: Bir!]
Katsu'nun sözüyle birlikte, devasa girdabın merkezinde mor ışıklar parladı ve tam Gordo'nun üzerine mor yıldırımlar çaktı.
[Katsu: İki!]
Katsu'nun sözüyle birlikte mor şimşekler bir kez daha çaktı.
[Katsu: ÜÇ!]
Ve tekrar Katsu'nun sözüyle, bu sefer tüm fırtına tek bir noktada toplanıp büyük bir şimşek olarak çaktı.
Orenda'nın bedeni karların üzerine uzanmıştı ve kitap da yanındaydı. Gordo ise kanlar içinde yerde yatmaktaydı.
[Katsu: Karşındakini küçümsersen olacağı budur. Büyü kitabından gördüğüm büyülerden birini kullanıp seni kolayca devirdim.]
[Gordo: S-Sen... B-Bu kadar b-büyük bir büyüyü... Nasıl...]
Katsu bir yandan karnındaki yaraya şifa büyüsü uygularken diğer yandan elinde bir buz mızrağı oluşturdu.
[Katsu: Geber.]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kristal Gül Serisi 1: Dünyanın En İyi Light Novelinde Normal Bir Gün (1. Kısım)
FantasíaEskiden her türlü sporda çok yetenekli olan Sasaki Katsu isimli genç, bir gün bir trafik kazası geçirir ve belden aşağısı felç kalır. Artık eski hobilerini yapamayacak durumda olan Katsu, kendini yazarlığa adar. Aylar sonra ilk romanının sonunu nası...