Malikanenin arka bahçesinde beklerken, gece bulutlarından dökülen hafif yağmur, Katsu'nun yüzünü okşuyordu. Lia ile konuşmak için onu buraya çağırmıştı.
Bahçenin ortasındaki çeşmenin kenarına oturmuş, malikaneye bakmaytaydı. Kapının açıldığını ve Lia'nın geldiğini görünce ayağa kalktı. Sinirli ifadesiyle birlikte Katsu'nun önüne gelen Lia, Katsu'ya baktı.
[Lia: Ne var?]
[Katsu: Bana hala kızgın olduğundan, seninle özel olarak konuşmak istedim.]
[Lia: Konuş.]
[Katsu: Zindanda beni kurtardın ama ben bunun karşılığını veremeden, arkamı dönüp gittim... İlişkilerde pek iyi olduğum söylenemez fakat yine de benim için değerli olan birinin, artık benden nefret etmesinin hissettirdiği şeyi anladım... Eğer beni affetmek istemiyorsan sorun değil... Sadece, sana aldığım şu tatlılardan denemek ister misin?]
Katsu, kutuyu araladı ve Lia'ya çevirdi. Kutunun içindeki çikolata topları ıslanmasın diye tam açmamıştı.
[Lia: Sadece bir tane.]
Lia, elini kutuya sokup bir top çıkardıktan sonra ağzına götürdü. Hızlıca çiğnemeye başladı fakat çikolatanın tadını aldıkça yavaşladı. Yüzünde hafif bir gülümseme belirdi ve kutudan birkaç tane daha alıp yemeye başladı.
[Lia: Lezzetli!]
[Katsu: Beğenmene sevindim.]
Katsu'nun cümlesini duyduktan sonra Lia, kollarını birbirine dolayıp sinirli bakışına geri döndü.
[Lia: Hemen gevşeme! Seni affetmem için bir şey daha gerekli!]
[Katsu: Ne gibi?]
[Lia: Benimle savaşacaksın ki bir daha beni bırakıp gittiğinde karşılaşacağın şeyi bil!]
[Katsu: Savaşmak mı...?]
[Lia: Gel bakalım!]
Lia, sol kolunu ileri uzattı ve yayını çağırdı, sağ eliyle de büyülü oklarını oluşturmaya başladı.
[Katsu: Ciddisin yani.]
[Lia: Hayatını ortaya koymazsan ölürsün!]
Yayını gerdi ve çevresinde oluşan şiddetli rüzgar, havadaki yağmur damlalarını etrafa saçmaya başladı. Yeşil ışıkla parlayan okunun aurası şiddetleniyordu.
[Katsu: Yakın mesafede şansın yok!]
Lia'nın arkasına ışınlanıp onu kavramaya çalıştı ancak elleri, önündeki bedenin içinden geçip gitti. Tam üstünden gelen birkaç ok sesini duyup havaya baktı.
[Lia: Büyü Karşıtı Bariyer!]
Tepesindeki ok yağmurunun geldiği bölgenin dışına ışınlanmaya çalışsa da bariyer yüzünden kaçamıyordu. Yan taraflarda beliren Lia klonları da oklarını gerip ateşledi. Koşarak kaçabileceği bir pozisyon yoktu.
[Katsu: Güçlenmişsin Lia ama ben de yerimde saymadım!]
Katsu, avucunu yere koyup toprağı özümsedi ve sol kolundan çevreye saçtığı toprak mermiler ile okları durdurdu.
[Lia: Büyü Karşıtı Bariyerin içinde nasıl büyü yaptın!?]
[Katsu: Özümseme, büyü enerjisi yerine yaşam enerjisi kullanır! Çok fazla kullanılırsa, yaşam enerjisini tamamen tüketip kişiyi öldürebilir!]
Bariyerin dışına doğru koştu ve sağ gözündeki bandı çıkardı. Çevresindeki Lia'lara bakıp vücut ısılarını kontrol ettikten sonra gerçek olanı buldu. Lia, yayını gerip geri sıçradı ve elindeki oku serbest bıraktı. Havada süzülen ok, 15 ayrı parçaya bölündü.
[[Katsu: Okların sadece birkaç tanesi gerçek. Kaçış noktalarıma doğru zekice hedeflenmişler.]]
[Orenda: Okların kuvvetine bakılacak olursa, her türlü şeyi delip geçecek türden nadir oklar oldukları anlaşılıyor.]
[[Katsu: Işınlanma gibi bir yeteneğim olmasaydı bu savaş çoktan bitmişti.]]
Katsu, oklarla yüzyüze gelene kadar bekledi ve okların arkasında gizlenip Lia'nın görüşünden çıktı. Lia'nın önüne ışınlandıktan sonra Lia'yı belinden kavradı.
[Katsu: Kazandım!]
Katsu'nun kollarının arasındaki beden bir kez daha kayboldu.
[[Katsu: Okları kullanıp görüşünden çıktığım sırada kendini klonlamış!?]]
Sırtında hissettiği, ona hafifçe dokunan ayak ucuna doğru baktı. Lia'nın germiş olduğu yayı ile yüzyüze gelmişti.
[Lia: Büyü Karşıtı Bariyerimi taşımak için yeterli zamanı kazandım ve sen de doğrudan içine ışınlandın!]
[Dimera: Bu kadar bariyere maruz kalmanız sonucunda, özümseme yeteneğiniz evrim geçirdi efendim. Artık bariyerin oluşturduğu aurayı özümseyip durumu tersine çevirebilirsiniz.]
[Katsu: Özümse!]
Bariyerin aurasını kendine aktardı ve Lia'nın yayındaki büyülü okun kaybolmasına sebep oldu. Hızlı bir hamleyle önüne dönerek, Lia'yı ayağından yakaladı.
[Lia: Yürüyen bir hile gibisin!]
Lia, belinin arkasındaki hançerini çekip öne eğildi ve Katsu'ya savurdu. Katsu ise saldırıdan kaçınmak için Lia'nın ayağını bıraktı. İkisi de yere inip karşı karşıya geldi.
[Katsu: Her hamleme bir cevabın var!]
[Lia: Daha ciddi saldırmazsan, seni kolayca atlatabilirim!]
[Katsu: Senin de kendini tuttuğunu biliyorum!]
[Lia: Elbette tutacağım! Sevdiğim kişiye zarar vermemi mi bekliyorsu-]
Lia, kıpkırmızı kesilip arkasını döndü.
[Lia: Şimdilik berabere diyelim, aptal!]
Koşarak malikaneye girdi ve kapıyı çarptı.
Katsu, kollarını kavuşturarak onurlu bir ifade takındı.
[Katsu: Görev tamamlandı.]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kristal Gül Serisi 1: Dünyanın En İyi Light Novelinde Normal Bir Gün (1. Kısım)
FantasíaEskiden her türlü sporda çok yetenekli olan Sasaki Katsu isimli genç, bir gün bir trafik kazası geçirir ve belden aşağısı felç kalır. Artık eski hobilerini yapamayacak durumda olan Katsu, kendini yazarlığa adar. Aylar sonra ilk romanının sonunu nası...