HANAE'NİN IŞIĞI

280 34 2
                                    

Patlamanın sesini duyan insanlar olay yerine bakmaya geldiğinde, çok sevdikleri ve asıl kimliğini bilmedikleri Camila öğretmeni görünce yardımına koşmak istediler.

[Kasabalı 1: Griffinin sırtında gelen yabancı değil mi şu çocuk!? Neden öğretmenimize saldırıyorsun hain!?]

[Katsu: Onun kim olduğu hakkında bir fikriniz var mı!?]

[Kasabalı 2: Bedeninde insanlık dışı şeyler olan birine inanmamızı mı bekliyorsun!? Teslim ol pislik!]

Camila, yanına gelen vatandaşlardan destek alarak ayağa kalktı. Masum rolü yaparak ağlamaya başlamıştı.

[Camila: Bu şeytan beni öldürmeye çalıştı!]

[[Katsu: Ne yapmalıyım Orenda!?]]

[Orenda: Şimdilik geri çekilmeliyiz.]

[[Katsu: Bu kadar uğraş sonunda onu bulmuş olmama rağmen mi...?]]

[Orenda: Başka yolu yo-]

[Dimera: Bu kasabadaki herkesi öldürürseniz kimse sizin adınızı lekeleyemez efendim.]

[Orenda: Onu dinleme Katsu!]

[Dimera: Yumuşaklığın yüzünden efendime engel oluyorsun cadı.]

[[Katsu: Kavga etmeyi kesin!]]

[Dimera: Düşmanınızı korumaya çalışanlar da kötü insanlar olarak sayılır efendim. Hepsini öldürün.]

[[Katsu: Camila'ya dokunduğum an, bizi uzak bir noktaya ışınlayabilir misin Orenda?]]

[Orenda: Kasabanın dışına kadar olabilir sanırım.]

[[Katsu: Gidiyorum öyleyse.]]

Yıldırım ve rüzgar büyüsü ile hızını daha da çok arttırdıktan sonra Camila'ya fırlayıp elini uzattı ancak neredeyse ışık hızındaki bu sıçrama ile Camila arasına girmeyi başaran bir şey onu engelledi. Büyük kalkan, Katsu'ya şiddetle çarptı.

Camila'nın önünde dalgalanan beyaz saçların altında sinirli bir bakış yatıyordu. Soluk kırmızı gözler öfkeyle parlıyordu.

[Hanae: Cadıdan da beter olmuşsun kafir!]

[Katsu: Hanae!]

[Hanae: Adımı kullanma soytarı!]

Kalkandan yayılan kör edici ışık ile kör olan Katsu, koluyla yüzünü kapattı. Gözlerini açar açmaz üzerine doğru gelen kalkan onu geri savurdu ve bir direğe çarpıp yere düşmesine sebep oldu.

[Hanae: Bir daha karşıma çıkamamanı sağlayacağım!]

Hanae'nin elindeki kalkan, bir kılıca dönüştü. Çevredeki vatandaşlar, Hanae'ye tezahürat ediyordu.

[Hanae:

Yüce Güneş'in ışığı altında nice feryatlar döktüm.
Ruhumu ve bedenimi yalnızca tek bir şeye adadım.
Kudretli Tanrıça'mın kutsaması ile güçlenip sınırlarımı aştım.
Tüm kötülüklerin korktuğu ışığını bana bahşet ey Tanrıçam!]

Kılıç, güçlü bir ışıkla parlarken, Hanae'nin çevresindeki karlar erimeye, ayağının altındaki toprak çatlamaya başladı.

[Orenda: Seni uzağa ışınlıyorum Katsu!]

[[Katsu: Bu kadar geldikten sonra olmaz! Hanae'yi almadan hiçbir yere gitmiyorum!]]

Katsu direkten destek alarak ayağa kalkıp boyutsal çantasından çıkardığı demir ve tahtayı özümsedikten sonra bir kılıç yaptı. Hanae ise kılıcını salladı ve havayı kestiği hat boyunca oluşan ışık çizgisi, Katsu'ya doğru hızla ilerledi.

Toprak büyüsü ile ışını durdurmak istedi ancak başarısız oldu. Üstelik şimdi de toz bulutu yüzünden etrafı göremez olmuştu. Hanae sürekli havayı kesip ışınlarını yollamaya devam ederken, Katsu da kaçınmaya çalışıp duruyordu. Şeytan gözü sayesinde toz bulutunun içindeki ısı dalgalarını görebildiği için bir strateji oluşturmaya karar verdi. Ardı ardına gelen ışınlar, Katsu'nun çeşitli yerlerinde kesikler oluşturuyordu ama salgıladığı şifa iksiri sayesinde fazla bir sorun oluşturmuyorlardı.

Işınlardan kaçınmaya çalıştığı sırada bazı ışınların bir bumerang gibi arkasından döndüğünü, hatta farklı yönlere giderek etrafını çevirdiklerini fark etti. Işınların ısısı yüzünden artık Hanae'nin yerini saptayamıyordu. Işınlar o kadar fazlaydı ki önünde sadece dalgalanan bir ısı perdesi görmeye başladı. Gelen ışınları göremiyordu.

[Katsu: Beni toz bulutunun dışına ışınlayabilir misin Orenda!?]

[Orenda: Işınların amacı en başından beri çevrende bir bariyer kurmaktı Katsu! Bu bariyerin içindeyken hiçbir büyü kullanamazsın!]

[Katsu: Olamaz!]

Toz bulutu yavaşça kaybolduktan sonra Katsu'nun çevresindeki sarı ışıktan oluşan duvar belli oldu. Az da olsa arkası görünüyordu fakat hiçbir büyü kullanamıyordu.

[Hanae: Acılar içinde kıvran kafir!]

Bariyerin duvarlarından fırlayan küçük, iğne benzeri ışınlar Katsu'nun bedenine saplanıyordu. Tek yapabildiği, acı içinde bağırmaktı.



Kristal Gül Serisi 1: Dünyanın En İyi Light Novelinde Normal Bir Gün (1. Kısım)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin