İTİRAF

333 38 4
                                    

Katsu, Lia ile eve döndü ve herkes onları büyük bir neşeyle karşıladı. Loncaya gidip ödülünü aldıktan sonra dükkanı için bir demirci ocağı yaptırıp, demircilik yeteneği olan Sylvia'ya güzel bir çalışma ortamı hazırladı. Zindanın bilinci olan Pokko, resmi olarak herkese duyuruldu ve ustası olarak Katsu'yu kabul ettiği için onu kullanmasına izin verildi. Zindandaki madenlerde çalışacak birkaç madenci kiralayıp hammadde çıkarmaya başladı. Şehirdeki herkes bu olaylardan etkilenip dükkana akın etmeye başladı. İşler iyice düzene girdikten sonra ise Lia'nın lanetini kaldırmak için büyü kitabını kullandı ve sorunsuz bir şekilde laneti kaldırdı.

Şehre geleli 2 ay olmuştu ve şimdiden çok fazla şey yaşanmıştı. Dükkan her gün daha da fazla para kazanıyordu. Lia da onlarla çalışmaya başladığı için işlerin yükü hafiflemişti.

Yine dükkanda işlerini bitirdikleri bir gün, dükkanlarının zaferini kutlamak için hana gittiler. Önlerindeki masada kazandıkları parayla alınmış çeşit çeşit yemek vardı.

[Katsu: Uzun zamandır böyle yememiştim!]

[Sylvia: Doya doya yiyelim!]

[Lia: Cennet gibi!]

Katsu ayağa kalktı ve bağırdı...

[Katsu: Hadi millet siz de dükkanımızın başarısı şerefine bu yemekte bize katılın!]

Handakiler hep bir ağızdan bağırıp kutlamaya katıldı. Müzik ve sohbet eşliğinde yemeklerini yiyip dağıldılar.

Katsu ve Lia, Sylvia'ya evine kadar eşlik ediyordu.

[Sylvia: Sayende her şey yoluna girdi Katsu, sana ne kadar teşekkür etsem az!]

[Katsu: Benim için kaliteli ekipmanlar yapman bir teşekkür yerine geçecektir.]

[Sylvia: Tüm ekibin için harika ekipmanlar yapacağım!]

[Katsu: Teşekkürler. Bu arada annenin durumu nasıl?]

[Sylvia: İyi haberler ona yaramış gibi görünüyor. Biraz daha dinlendikten sonra ayağa kalkabilecektir.]

[Katsu: Bunu duyduğuma sevindim.]

Sylvia ellerini göğsünde birleştirip yere baktı ve utanarak konuştu...

[Sylvia: Ş-şey... Annem seninle tanışmak istediğini söyledi... Senin için de uygunsa...]

[Katsu: Sorun yok, bir ara uğrarım.]

Sylvia gülümsedi ve çoktan evinin önüne geldiklerini gördü.

[Sylvia: O zaman 2 gün sonra görüşürüz, iyi tatiller!]

[Katsu: Görüşürüz patron!]

[Lia: Kendine iyi bak Sylvia!]

Lia ve Katsu, evlerine doğru yürümeye başladılar.

[Lia: Sana adam akıllı teşekkür edemedim Katsu... Öyle istediğimden falan değil tabi!]

[Katsu: Yardıma ihtiyacı olan kimseyi arkada bırakmam.]

[Lia: Bir gün kesinlikle bu saflığın yüzünden öleceksin aptal!]

[[Katsu: İzlediğim yüzlerce animedeki tsunderelere bakacak olursak, sonraki kelimesi "Hmph!" olacak Orenda.]]

[Orenda: Kuşkusuz.]

[Lia: Hmph!]

[[Katsu: Kuşkusuz.]]

Eve vardıklarında neredeyse akşam olmuştu. Tok oldukları için önlerinde duran mükemmel sofrayı pas geçip odalarına çekildiler.

Katsu, masasının üzerinde duran ors kesesine baktı. 1 milyon orstan geriye yaklaşık 200 bin ors kalmıştı. Madencilerin 5 aylık maaşları ve demirci ocağının giderleri 800 bin etmişti.

[Katsu: Kalan parayla ne yapsak acaba... Bu kadarla bile huzurlu bir hayat sürebilirim.]

[Orenda: Maceran boyunca çok yere gideceğin için güvenilir bir birikim olarak kenarda tutmalısın.]

[Katsu: İyi fikir.]

Katsu'nun kapısı aralandı. İçeriye giren kişi Diona idi. Katsu'nun yatağının kenarına oturdu.

[Diona: Biraz başbaşa konuşmak istedim sadece.]

[Katsu: Benim de sana sormak istediğim bazı şeyler vardı... Şu hançer konusunda... Lia'nın dediğine göre bu hançerin özel bir anlamı varmış...]

[Diona: Çok eski bir gelenek sadece. Bu dişler sadece kadın yarı canavarlarda bulunur ve onlardan özel eşyalar yaparlar. Bu eşyaları savaşa giden sevgililerine verirler ve geri dönerlerse evlenirler. Sevdiği geri dönmeyen yarı canavarlar kalbini adadığı kişinin ölümüyle birlikte kendisini aşktan soyutlar.]

[Katsu: Bunu bana vermende böyle bir anlam yatıyor muydu?]

[Diona: Aslında bu hançerin anlamını sana söylemeden yaşamak istiyordum... Aşkımı itiraf etmekten korktuğum için bunu bir çeşit itiraf olarak görüp kendimi kandırmıştım...]

[Katsu: Aşkını itiraf etmek korkulacak bir şey değildir Diona, gerçek hislerini bilmediğim sürece sana nasıl davranacağımı da bilemem.]

[Diona: Yine de sana aşık olmam hiç adil değilmiş gibi hissettiriyor. Sen öldükten yıllar sonra bile ben yaşamaya devam edeceğim.]

[Katsu: Şimdilik bu hislerine verecek bir yanıtım yok özür dilerim. Maceramın sonuna geldiğimde sana bir cevap vereceğim Diona.]

[Diona: Ö-Öpüşebilir miyiz? Sözümüzün mührü olarak...]

Diona, gözlerini yere çevirmişti ve kıpkırmızıydı. Kulakları iki yana eğrilmişti, bacaklarının üzerinde birleşmiş elleri titriyordu. Havada sakin, huzurlu bir aura yayılıyordu.

[Katsu: Evet.]

Kristal Gül Serisi 1: Dünyanın En İyi Light Novelinde Normal Bir Gün (1. Kısım)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin