Yeni yatağındaki ilk uykusundan Kamelva'nın nazik sesiyle uyanan Katsu, yeni arkadaşlarıyla birlikte yemekhaneye doğru gitti.
Yemekhanede yaklaşık 50 öğrenci vardı. Kızlar ve erkekler karışık bir şekilde yemek yiyor ve ders alıyordu. Katsu bunu Hanae'yi aramak için bir fırsat olarak gördü.
Kahvaltılarını alıp masalardan birine otururken, her yerde beyaz saçlı ve soluk kırmızı gözlü kızı aradı. İlginçtir ki öyle birini asla bulamamıştı. Kahvaltısını bitirince, kızlardan birine Hanae'yi sormaya karar verdi ve gördüğü ilk kıza doğru yürüdü.
[Katsu: Bir şey soracaktım... Acaba Hanae diye birini tanıyor musunuz?]
[Kız: Hanae? Hayır öyle birini tanımıyorum.]
[Katsu: Tamamdır teşekkürler.]
Katsu arkadaşlarının yanına geri dönerken düşündü...
-Acaba Hanae en başından hiç buraya getirilmedi mi!? Hayır buraya getirildiğinden eminim ancak... Doğru ya belki de o kız Hanae'yi tanımıyordur.-
Umudunu tekrar toplayan Katsu, diğer kızlara da sormaya başladı ancak hiçbiri olumlu bir cevap vermedi.
-Nasıl olur!?-
Yemekhanenin ortasında şaşkın şaşkın duran Katsu'yu gören Camila ona seslendi...
[Camila: Bay Ornola. Lütfen akademi turu için beni takip edin.]
Katsu şüphe çekmemek için devam etti.
Kısa bir gezinin ardından akademinin kapısında durdular.
[Camila: Şimdi sizi kiliseye götüreceğim. Bizim eğitimimiz dışında şeyler bildiğiniz için gereksiz dersler almayasınız diye büyülerinizi görmemizi sağlayacaktır.]
[Katsu: Gidelim Camila hocam.]
Biraz yol yürüdükten sonra beyaz taşlarla inşa edilmiş kiliseye vardılar. Camila kapıda beklerken, Katsu'ya içeri girmesini söyledi.
Sıra sıra oturakları geçti ve bir kabine girdi. Önünde bir duvar ve arkasını göremediği bir delik vardı. Deliğin ardından bir ses geldi.
[???: Lütfen sağ elini delikten uzat.]
Katsu sessizce denileni yaptı. Duvarın diğer tarafında birinin eli tarafından tutulduğunu hissetti. Saniyeler sonra ona tutan elin onu sıktığını hissetti. Elini hızlıca geri çekti ve bunu yaptığı anda önündeki duvarı yarıp geçen kılıç yanağını sıyırdı. Hiçbir söze gerek kalmadan Orenda, Katsu'yu geri ışınladı. Katsu kafasını kaldırdığında gördüğü kişi karşısında şoka uğradı. Beyaz saçları dalgalanıyordu. Soluk kırmızı gözleri keskin bir biçimde bakıyordu.
[Katsu: H-Hanae!]
[Hanae: Ne istiyorsun cadı!?]
[Katsu: Beni hatırlamadın mı? Benim! Katsu!]
[Hanae: Katsu'nun bedenini terk et! O öldü!]
Hanae kılıcını savurdu ve sarı ışıklarla parlayan bir şok dalgası yolladı. Orenda, Katsu'yu tekrar ışınladı.
[Katsu: Ölmedim Hanae! Bunca zaman seni akademiden kurtarmak için güçlendim!]
Hanae öfkeli bir ifadeyle Katsu'ya bakıyordu. Katsu, onun Hanae olduğundan emindi ancak neden ona inanmadığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Karmaşayı duyan Camila içeri girdi.
[Camila: Neler oluyor burada!?]
[Hanae: Cadı! O bir cadı!]
Camila inanılmaz bir hızla resmen Katsu'nun yanına ışınlanıp onu boğazından kavradı ve kaldırdı.
[Camila: Gerçekte kimsin sen!?]
Katsu boğazını tutup kesilen nefesiyle zar zor konuştu...
[Katsu: H-Hanae'ye n-ne yaptın!?]
[Camila: Onu nereden tanıyorsun!?]
[Katsu: O-orman...]
[Camila: Sen o günkü çocuksun! Nasıl hayatta kaldın!?]
Orenda, Katsu'yu geri ışınladı.
[Katsu: Hanae'ye ne yaptığını söyle!]
[Camila: Sen ne ara-]
Camila cümlesini bitiremeden boğazına dayanan hançeri hissetti. Orenda, Katsu'yu bir kez daha ışınlamıştı. Bunu gören Hanae kılıcını kaldırıp saldırdı. Gelen kılıç darbesinden kaçmak için bu sefer Katsu ve Camila, kilisenin kürsüsüne ışınlandı.
[Katsu: Anlat!]
[Camila: Benden hiçbir cevap alamayacaksın!]
Camila, Katsu'nun karnına sağlam bir dirsek geçirdi. Katsu çarpmanın etkisiyle duvara çakıldı.
[Camila: Cadı olduğun için buradan canlı çıkmana izin vermeyeceğim.]
Bu sözlerden sonra duvara çakılmış vaziyette olan Katsu'nun görüntüsü bulanıklaşıp kayboldu. Camila bunun ilüzyon olduğunu anlayıp gerçek Katsu'yu aradı. Katsu tavanda tutunduğu avizenin zincirini kırdı ve Camila'nın üzerine inmeye başladı. Zincir seslerini duyan Camila, hızlı bir refleksle bariyer büyüsü oluşturup çarpmanın etkisinden kurtuldu. Çıkan toz bulutu kaybolduğunda etrafa baktı ama kimseyi göremedi. Bir anda ayağının altındaki zeminin yumuşadığını hissetti. Giderek zemine batarken, Hanae geldi ve onu kurtardı.
[[Katsu: Ne yapmalıyım Orenda!?]]
[Orenda: Camila'nın mükemmel savunması, olağanüstü hızı ve devasa fiziksel gücü yüzünden onunla savaşman çok zor olur. Başlarda kafa tutabilsen de zamanla enerjin tükenecek ve seni avlayacak.]
[[Katsu: Hanae'ye bu kadar yakınken kaçamam!]]
[Orenda: Bunu söyleyeceğini biliyordum ancak burada ölürsen yaptıklarının hiçbir anlamı kalmayacak.]
[[Katsu: Lanet olsun!]]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kristal Gül Serisi 1: Dünyanın En İyi Light Novelinde Normal Bir Gün (1. Kısım)
FantasyEskiden her türlü sporda çok yetenekli olan Sasaki Katsu isimli genç, bir gün bir trafik kazası geçirir ve belden aşağısı felç kalır. Artık eski hobilerini yapamayacak durumda olan Katsu, kendini yazarlığa adar. Aylar sonra ilk romanının sonunu nası...