Katsu, muhtarın yaşadığı büyük evin önündeki balkonun kapısında durmaktaydı. Dışarıdaki kalabalığın sesleriyle birlikte daha da çok gerilmişti. Sarabeth, hemen kapının yanında bekliyordu. Yeni efendilerinin gelişini duyurmak için Gontas, kalabalığa bir konuşma çekiyordu.
-Benim gibi bir asosyalin, etkili şekilde nasıl konuşma yapacağını merak ediyorum... İlk izlenim güzel olmalı! Onlara güven vermeliyim!-
[Gontas: ...Ve şimdi yeni muhtarımızı, efendimizi ve kurtarıcımızı buraya davet ediyorum!]
[Sarabeth: Kapıyı açıyorum efendim.]
Katsu başıyla onayladı. Sarabeth ise nazikçe kapıyı açtı. Katsu'nun ileri doğru adım atıp balkona çıkmasıyla birlikte, tüm insanlar neşeyle tezahürat yapmaya başladı. Katsu, önündeki kalabalığın arkasında duran arkadaşlarına bir bakış attı ve Gontas'a baktı. Gontas ellerini kaldırdı ve kalabalığı susturdu.
Sessizliğe gömülen kalabalık, Katsu'nun sözlerini dinlemek için heyecanla bekliyordu.
[Katsu: Aa... Merhaba...! Ermm... Ben Sasaki Katsu...!]
[Orenda: Daha sakin olmalısın!]
[[Katsu: Olmaya çalışıyorum!]]
[Katsu: Sözlerime kulak verin Sasaki Köyü halkı! Ne deneyimli bir liderim, ne de olgun kararlar verebilen birisi! Kalbinden geçenlerle hareket eden ve herkese yardım etmeye çalışan ve gelecek hafta daha yeni 15 yaşına basacak olan bir çocuğum! Dünya üzerindeki çoğu insan, kendinden küçük birisinden emir almaktan hoşnut olmayabilir ve ben bunu anlıyorum! Sadece sizi kurtardığım için size patronluk taslamak gibi bir amacım da yok! Eğer beni kabul ederseniz, adımı taşıyan bu köyü büyüteceğim! Unutmayın ki tüm krallıklar, bir zamanlar ufak köylerden ibaretti! Bugün burada söylüyorum ki, Sasaki Krallığı'nın doğuşu başlamıştır! Yükselişimize doğru uzanan yolda benimle birlikte yürümek isteyen benim dostumdur!]
Konuşmanın ardından süren kısa sessizliğin ardından coşkulu alkışlar ve tezahüratlar başladı. Katsu, tezahüratların dinmesini bekleyerek bir kez daha konuştu...
[Katsu: Beni kabul etmeden önce size söylemem gereken bir gerçek var dostlarım! Ben bir cadı ruhu taşıyıcısıyım! Asıl amacım ise iyi cadılar da olduğunu tüm dünyaya kanıtlamak ve Şeytan Lordu'nun uyanışını durdurmaktır!]
Şaşkınca bakan insanların arasından bir ses yükseldi.
[Vatandaş: Bizi kurtaran efendinin izinden gideceğiz!]
[Vatandaş 2: Evet! Bizi kurtaran efendimize güveniyoruz!]
Halk tekrar tezahüratlarına başlamıştı. Katsu, önündeki halka selam verdi ve içeri doğru yöneldi. İçeri girdiğinde onu karşılayan ilk kişi Sarabeth oldu.
[Sarabeth: Hizmetinizdeyim efendim.]
[Katsu: Gontas'ı akıl danışabileceğim biri olarak yanımda tutmak istiyorum. Arkadaşlarım için de malikanedeki odaları ayarla lütfen.]
[Sarabeth: Hemen hallediyorum.]
[Katsu: Bu arada köyde tatlı satan birileri var mı?]
[Sarabeth: Canınız bir şey çektiyse mutfakta hazırlayayım.]
[Katsu: Seni fazla zorlamak istemiyorum Sarabeth.]
[Sarabeth: Bana nazik mi davranıyorsunuz efendim!?]
Sarabeth'in kızaran suratı ve sapık sırıtışı görülebiliyordu.
[Katsu: İnsanlara işimi yaptırmak pek tarzım değildir... Bir kadınsın sonuçta ve sınırların var sonuçta...]
Sarabeth, şaşkın bir ifadeyle Katsu'ya baktı.
[Sarabeth: Kadın...]
[Katsu: Neyse şimdilik sana söylediklerimi yapsan yeter de artar.]
[Sarabeth: Emredersiniz!]
Yüzündeki hafif gülümseme ile birlikte alt kata yöneldi. Katsu ise köy merkezine inip bir pastane aramaya koyuldu ve köylülerin sıcak selamlarıyla birlikte dolaşırken Lenon'la karşılaştı.
[Lenon: İşler hızlı ilerliyor ha.]
[Katsu: Planlamadığım şeyler yaşanmaya başladı...]
[Lenon: Efendilik sana yakıştı aslında.]
[Katsu: Siz olmadan yapabileceğimi sanmıyorum... Her neyse, neden diğerleriyle değilsin?]
[Lenon: O kadar kızın arasında rahat hissedemiyorum... Hepsi iyi insanlar ama daha önce hiçbir kızla düzgün iletişim kurmamıştım.]
Katsu elini, Lenon'un omzuna koydu.
[Katsu: Hislerini anlıyorum dostum! Zamanla alışacaksın!]
[Lenon: Sen öyle diyorsan...]
[Katsu: Şu an neredeler?]
[Lenon: Kaplıcaları deneyeceklerini söylediler.]
[Katsu: Biz de bir ara uğrasak iyi olur.]
[Lenon: Uğrarız tabii. Peki sen buralarda ne yapıyorsun?]
[Katsu: Kendimi Lia'ya affettirmek için tatlı bir şeyler almayı planlıyordum.]
[Lenon: Yardım etmeme izin ver öyleyse.]
[Katsu: Ellerinden öper.]
Güneş batana kadar etrafta dolaşıp güzel bir şeyler aradılar ve nihayetinde aradıkları şeyi buldular. Girdikleri pastanenin vitrini, tatlılarla doluydu.
[Katsu: İnsanlığın en büyük icadı! Çikolata!]
[Lenon: Çok lezzetli görünüyorlar!]
[Satıcı: Lütfen denemekten çekinmeyin efendim! Size yaptıklarımdan ikram etmek bir şereftir!]
[Katsu: Kızlar arasında popüler olan bir şeyler arıyorum aslında. Özellikle dışı sert içi yumuşak olanların.]
[Satıcı: Çilek parçacıklı çikolata toplarımızı deneyin o zaman efendim! Her türlü kadının kalbini yumuşacık yapacaktır!]
Satıcı, tezgahın altından çıkardığı kutuyu açtı ve Katsu'ya çevirdi. Katsu, kutunun içindeki toplardan birini alıp ağzına attı, Lenon da aynısını tekrarladı.
[Katsu ve Lenon: BAŞYAPIT!]
[Satıcı: Değil mi!? Kızımın yaptığı her şey çok lezzetlidir!]
[Katsu: İki düzenli müşteri edindin!]
[Satıcı: Kapımız size her zaman açık!]
[Katsu: Bu kutunun hepsini alıyorum!]
[Satıcı: Size olan minnetimizin bir göstergesi olarak bu kutuyu hediye olarak kabul edin lütfen.]
[Katsu: Çok teşekkürler!]
Katsu, kutuyu aldı ve Lenon ile birlikte pastaneden çıktı. Şimdiki hedefi, kendini Lia'ya affettirmekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kristal Gül Serisi 1: Dünyanın En İyi Light Novelinde Normal Bir Gün (1. Kısım)
FantasyEskiden her türlü sporda çok yetenekli olan Sasaki Katsu isimli genç, bir gün bir trafik kazası geçirir ve belden aşağısı felç kalır. Artık eski hobilerini yapamayacak durumda olan Katsu, kendini yazarlığa adar. Aylar sonra ilk romanının sonunu nası...