TUZAK VE İKİZ ŞEYTANLAR

149 20 1
                                    

Yolculukları esnasında karşılaştıkları ilk canavar ile savaşmaya başlamışlardı. Ormanın içinde kamp kuran bir goblin sürüsüyle karşı karşıyalardı.

[Eigo: Ben önden saldırırken, siz de etrafımızı sarmalarını engelleyin!]

[Helen: Hepsiyle başa çıkabileceğine emin misin?]

[Eigo: Birkaç goblin sadece!]

Devasa kılıcını çekti ve koşmaya başladı. Tahta kalkanları ile onu bloklamaya çalışan 5 goblin de tek bir kılıç savurmasıyla ikiye bölündü. Eigo, ilk savurmadan aldığı ivmeyi kullanarak etrafında bir tur atıp kılıcı havaya kaldırdı. Yere öyle şiddetli vurdu ki, önündeki düz hat boyunca oluşan taştan dikenler, goblinlere saplandı. Ilkiya, oklarıyla birlikte Eigo'nun etrafından dolaşmaya çalışan tüm goblinleri birer birer indiriyordu.

[Kruel: Benim de ön saflarda savaşmam gerek!]

Kruel de yardım etmek istedi ancak Eigo'nun kullandığı büyü yüzünden, çevresinde oluşmuş olan kesme çizgileri onu engelledi. Tek bir savuruşunda, kılıcın kestiği yerin dışında ama kılıcın menzilini geçmeyecek şekilde rasgele onlarca kesme çizgisi oluşuyordu.

[Ilkiya: Saldırı alanını kısıtlamamak için oraya gitmemelisin.]

[Kruel: Yine çok pervasız saldırılar yapıyor!]

[Helen: Ejderan çağındaki en güçlü ejderan olan Salamander'in kılıcı bunu gerektiriyor.]

[Kruel: Benim gibi ejderan soyundan gelen biri yerine onu seçmiş olduğuna inanamıyorum!]

[Ilkiya: O kılıç senin iki katın...]

[Kruel: Hmph!]

Eigo, öndeki hattı temizledikçe ilerlediler. Kampın merkezine varmışlardı.

[Eigo: Kalanlar da şu çadırlara saklanmış olmalı.]

Ortadaki büyük ateşin yanında durup çadırları gözetlemeye başladılar. Her taraflarından gelen borozan sesleri, herkesi savaş pozisyonuna soktu. Etraflarında daire oluşturan çadırların hepsi alev alıp bir anda kül oldu ve tüm çadırların içinden, toprağa dikilmiş olan totemler çıktı. Totemler parlayarak, ekibin etrafında bir bariyer oluşturdu.

[Eigo: Tuzak!?]

[Helen: Tüm o goblinler bizi buraya çekmek için gönderilmiş yemlerdi!]

[Eigo: Sakin olup durumu analiz edelim.]

[Kruel: Doğruca bariyeri kırıp geçmek daha iyi!]

Mızrağını çekti ve bariyere doğru koşmaya başladı.

[Ilkiya: Bekle!]

Mızrak, bariyere değdiği an bir elektrik akımına kapıldı. Mızrağı tutan Kruel ise yüksek voltajda elektrik ile yere yığılmıştı.

Üçü de Kruel'e doğru koşarken, Kruel'in arkasından bariyere giren birini gördüler. Siyahlar içindeki adamın, simsiyah gözleri; sivri bir burnu, sivri dişleri ve uzun, sivri kulakları vardı. Sarı saçları, kısa olmasının yanında dağınıktı. Kafasının iki yanından uzanıp kıvrılan boynuzlara sahipti.

[???: Benim olmalı! Herkes bana ait olmalı! Dağlar, taşlar, yer ve gök! Her bir canlının ruhu! Tüm evreni elde etmeliyim!]

[Eigo: Olayın ne lan senin!?]

[Ag'dranek: Ejderan çağındaki 10 yüce şeytandan biri! Ag'dranek'im ben! Açgözlülük günahının fiziksel formu!]

[Helen: Şeytan Lordu ile birlikte mühürlenmiş olmanız gerekirdi!]

[Ag'dranek: Aptal insan, 3 şeytanın mührünü çözdü! Bir tanesi tamamen insanla bütünleşti ancak benim ve ikizimin sadece ruhsal formunu aldı! Eski gücümüze kavuşup o çocuğu ele geçirene kadar tam anlamıyla serbest kalamayız değil mi kardeşim!?]

Şeytanın yanındaki toprak parçalandı ve Ag'dranek ile aynı görünüşte, sadece saçları daha uzun bir kadın, yüzeye çıktı.

[Ug'draron: Evet kardeşim. Ben, kıskançlık günahının şeytanı, Ug'draron.]

[Eigo: Bir insan şeytanların yerini nasıl bilebiliyor!? Yüce Kahramanın koruması gereken yerler değil miydi oralar!?]

[Ug'draron: Yüce Kahraman bile mühürlerin açılmasına sessiz kaldı. Nedenini bilmiyoruz ancak bizi alan kişiyle bir alakası olabilir.]

[Ag'dranek: Sasaki Katsu!]

[Eigo: Yine mi şu sokuk!?]

Kristal Gül Serisi 1: Dünyanın En İyi Light Novelinde Normal Bir Gün (1. Kısım)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin