Ag'dranek, yerde yatan Kruel'e eğildi ve saçından tutup kaldırdı.
[Ag'dranek: Ejderan kokusu! Az da olsa alabiliyorum!]
[Ug'draron: Ne ironik bir karşılaşma.]
[Eigo: Bırak onu!]
Kılıcını arkasından sürükleyerek koşmaya başladı. Havaya sıçradı ve kılıcı açgözlülük şeytanına doğru savurdu. Ug'draron tıslayarak atıldı. Eigo'nun omuzlarından tutup onu yere yatırdı.
[Helen: Eigo!]
İki kılıcını da çekip koştu. Kıskançlık şeytanına saldırdı ancak üzerine gelen pençe darbesini kılıçlarıyla engellese de darbenin etkisiyle geri kaydı. Ilkia, Helen'in dikkat dağıtmasını fırsat bilip, yayını gererek çevrelerindeki totemleri birer birer indirmeye başladı. Eigo ise kılıcı ile üzerindeki kıskançlık şeytanını kendisinden uzak tutmaya çalışıyordu.
[Ag'dranek: Umutsuzluğa kapılıp kaçış yolu aramanı anlıyorum okçu kız!]
Kruel'i yere fırlatıp yerdeki gölgesinin içinde kayboldu. Helen elini başına götürdü ve kendine gelmeye çalıştı. Çevresine bakınırken, Ilkiya'nın arkasına düşmüş gölgesinden yükselen bir figür gördü.
[Helen: Arkanda Ilkiya!]
Ilkiya hızlıca arkasına dönüp havaya zıpladı ve yayını gerdi. Yayının sol ve sağ tarafında üçer tane ok vardı. Yayı serbest bıraktı ama Ag'dranek'e saplanması gereken oklar, havada buharlaştı. Tam hançerine davranacaktı ki şeytanın pençeleri karnını delip geçti.
[Ilkiya: AH!]
[Eigo: Bırak artık beni!]
Kılıcın yüzeyinden yayılan kırmızı aura Ug'draron'un pençelerini yaktı ve geri çekilmesine sebep oldu. Eigo kurtulmasıyla birlikte Ilkiya'nın yanına gidip Ag'dranek'i, ondan uzak tutmaya çalıştı.
[Ug'draron: Tek seferde çok fazla ilginç şey yaşıyoruz... O kılıç... Salamander'in kılıcı!] korkup biraz geri çekildi.
O da geri çekilmişti [Ag'dranek: Yüce Kahramanın soyundan mı geliyorsun!?]
[Eigo: Bu konu hakkında hiçbir şey bilmiyorum! Sadece savaş esnasında kılıç aniden elimde belirdi!]
[Ug'draron: Bizimle dalga geçme!]
[Eigo: Yüce Kahramanı bulup kılıcı ona teslim etmek istiyorum!]
[Ug'draron: Neler olduğunu anlamıyorum ancak gitmenize izin vermek gibi bir niyetimiz yok.]
Helen, Ilkiya'ya yaklaşıp şifa büyüsü uygulamaya başladı.
[[Eigo: 10 totemden 3 tanesini parçalamış. Helen şu an Ilkiya'nın yarasıyla iyileşmek zorunda olduğundan, ikiye bir savaşmalıyım. 7 totemi kırabilirsem kaçma ihtimali yaratabilirim.]]
Kılıcını bir kez savurdu. Oluşan rüzgarı hissedip izlediği rotayı sezdi ve gözlerini kapattı. Karanlığın içinde dalgalanan ve ondan giderek uzaklaşan ama uzaklaştıkça yavaşlayan kırmızı dalgalar gördü. Önündeki şeytanlara çarpan dalgalar, bellerinin etrafında yayılıp kayboldu. İlerleyen dalgalar ise bariyere çarpıp dağıldı.
[[Eigo: Bariyer dışardan gelen rüzgarı engellediği için, kılıcımın oluşturduğu rüzgarın yönünü etkileyebilecek şiddette bir esinti yok.]]
İki kolunu öne uzatıp kılıcı düz biçimde kaldırdı, yan çevirdi ve 360 derece döndü. Oluşan dalgalar ilerliyordu.
[Ag'dranek: Bir tür ölüm öncesi dansı mı bu kardeşim?]
[Ug'draron: Saldırmayacaksan söyle de hemen halledelim!]
Bariyerin her yanına dağılan dalgalar, totemlerin hizasına ulaşmıştı.
[Eigo: Salamander ve kendi gücümün birleşiminden oluşan saldırımı tanıtayım! Geniş Kızıl Kesiş!]
Rüzgarı temsil eden dalgaların bulunduğu hat boyunca, kılıcın baştaki dönüşüyle aynı sırada yayılan kırmızı aura, tüm totemleri parçalayarak ilerledi. Totemlerin saf dışı kalmasıyla, bariyer de kayboldu.
[Eigo: Kruel daha hafif Helen!]
Koşarak Ilkiya'yı sırtına aldı. Helen de Kruel'i aldı ve atlarına doğru son hız kaçmaya başladılar.
[Ag'dranek: Kaçıyorlar!]
[Ug'draron: O kılıca sahip olduğu için kıskanıyorum!]
Şeytanlar da avlarının peşinden koşuyordu.
Orman boyunca ilerleyen kovalamaca, şeytanların inanılmaz hızı yüzünden onların lehineydi. Çok geçmeden avlarına yetiştiler ve önlerini kestiler.
[Eigo: Amma inatçı çıktınız siz de!]
[Ag'dranek: Kılıcın benim olmalı!]
[Ug'draron: Benim demek istedi!]
[Ag'dranek: 500 kahramanın kılıcı sende zaten!]
[Ug'draron: Yarısını senin yüzünden kaybettim! Borcunu öde!]
[Ag'dranek: Sana hiçbir şeyimi vermem!]
[Ug'draron: Ver!]
Ug'draron, Ag'dranek'i itti ve Ag'dranek'in belinden bir hançer düştü.
[Ug'draron: Huxlain'in hançeriiii! Onu çalmışsın! Diğerlerini de mi çaldın!?]
[Ag'dranek: Sadece bir kılıcımın olması kötü hissettiriyordu! Daha fazla olmasını istedim!]
[Ug'draron: Seni geberteceğim!]
Ag'dranek'in üstüne çullanıp onu boğmaya başladı. Kontrol etmek için avının olduğu yöne bakıp dona kaldı.
[Ug'draron: GİTMİŞLEEEEEEEER!]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kristal Gül Serisi 1: Dünyanın En İyi Light Novelinde Normal Bir Gün (1. Kısım)
FantasyEskiden her türlü sporda çok yetenekli olan Sasaki Katsu isimli genç, bir gün bir trafik kazası geçirir ve belden aşağısı felç kalır. Artık eski hobilerini yapamayacak durumda olan Katsu, kendini yazarlığa adar. Aylar sonra ilk romanının sonunu nası...