Orenda'nın bedeni üzerinde ilüzyon büyüsü kullanarak yüzünü ve saçlarını değiştirdi. Mor gözleri artık yeşildi, mor saçları ise artık sarıydı. Kendi giysilerini özümseyip Orenda'nın bedenine göre bir şeyler yarattı ve ona giydirdi. Her şey hazır olduktan sonra zihnini aktarmak için hazırlandı.
[Katsu: Buradan sonra varlığınızı gizleyeceğiniz için konuşamayacağız.]
[Dimera: Acil bir durumda varlığımızı açığa çıkarıp sizr yardım edeceğiz efendim.]
[Orenda: Dikkatli ol Katsu.]
[Katsu: Görüşürüz.]
Kendi bedeni ile yere oturup zihnini aktardı. İlk defa girdiği bir bedende bu kadar uzun kalmayı deneyimleyecekti. İlk iş olarak ayağa kalkıp konuşmayı denedi.
[Katsu: Aaaaa... Oha sesim aynı Orenda gibi! Demek bedenine girdiğim kişinin sesi aynı kalıyormuş!]
Yerde yatan bedenine yaklaştı ve bedeni çadıra sürükledi.
[Katsu: Fiziksel gücüm de azalmış gibi ama içimdeki mana akışının gücünü hissedebiliyorum.]
Tsuki'nin yanına gidip başını okşadı.
[Katsu: Ben gelene kadar buralarda takıl olur mu? Eminim çevrede avlayabileceğin hayvanlar vardır.]
[Tsuki: Ciaaaa...]
Tsuki, sahibinden ayrıldığı için üzgün bir ciyaklamayla karşılık vermişti. Katsu tekrar Tsuki'nin başını okşadı ve yola çıktı.
Dağ yolu boyunca aşağı inerken bu bedende kullanabildiği şeylere göz attı.
[Katsu: Dimera'nın ve İkiz Şeytanların güçlerini kullanamıyorum... Orenda'nın büyüleriyle kendi büyülerim yerinde gibi ve büyü kitabını da çağırabiliyorum. Boyutsal çanta da çalışıyor. Orenda çok güçlü bir cadı ve büyü kapasitesi en üst düzeyde olduğu için tüm büyüleri daha etkili kullanabiliyorum. Bunların dışında...]
Katsu, Orenda'nın göğüslerini dürttü.
[Katsu: Bunlar oldukça garip hissettiriyor... Saçlarımın bu kadar uzun ve ipeksi olmasının yanısıra bedenin hafifliğine de alışmam gerekecek. 25 yaşlarında görünen çok güzel bir bedendeyim sonuçta... Bir de bacaklarımın arası hiç bu kadar garip hissetmemişti...]
Gece yavaşça çökerken kasabaya ulaşan Katsu, çevredeki insanlarla konuşmak istedi ve dükkanını kapatmak üzere olan bir demirciye yaklaştı. Demirci yaklaşık 40 yaşlarında göbekli birisiydi, gözleri siyah ve saçları kahverengiydi.
[Katsu: Merhaba efendim; ben K- yani Julia, yolu buralara düşmüş bir maceracıyım ve kalacak bir yer arıyorum. Bana hanın nerede olduğunu gösterebilir misiniz?]
[Demirci: Üzgünüm ama bu kasabada bir han yok hanımefendi.]
[Katsu: Kalabilecek hiçbir yer yok mu...?]
[Demirci: Bu gecelik misafirim ol istersen. Ailem de seni sıcak karşılayacaktır.]
[Katsu: Çok teşekkür ederim!]
Katsu ve demirci yürümeye başladı.
[Paul: Ben Paul bu arada. Kasabanın tek demircisi olarak çalışıyorum.]
[Katsu: Yaptığınız işe büyük saygı duyuyorum. Ben de bir zamanlar demirci olarak çalışmıştım.]
[Paul: Sizin gibi güzel bir bayanın böyle ağır bir işin altından kalkabilmesi çok hoş. Bu zamanlarda çoğu insan, kadınların ağır işler yapmasına karşı çıkıyor.]
[Katsu: İltifatlarınız için teşekkür ederim Paul bey. Aslında küçüklüğümden beri bir erkek gibi yetiştirildiğimden bu gibi işlere alışığım diyebiliriz.]
[Paul: Nereden geldiğinizi sorabilir miyim?]
[Katsu: Ultgard'dan geldim. Oradaki loncam, beni özel bir göreve gönderdi ve o görevden dönüyorum.]
[Paul: Bu kadar uzağa geldiğinize göre çok önemli olmalı.]
[Katsu: Öyle de denebilir... Birkaç gün buralarda para kazanmak istiyorum açıkçası.]
[Paul: Şu an eleman arayan bir yer olduğunu sanmıyorum ancak okuldaki öğretmen açıklığından yararlanabilirsin belki.]
[Katsu: Yarın bunu değerlendireceğim.]
Paul'un evine girdiler ve ayakkabılarını çıkarırken minik ayak sesleri geldi.
[Paul: Kızım Yui geliyor.]
Koridorun başından koşuşturarak fırlayan 6 yaşlarındaki kız, babasının kucağına atladı. Oldukça tatlı bir kızdı. Siyah gözleri ve kırmızı saçları vardı.
[Yui: Hoş geldin baba! Yanındaki abla kim?]
[Paul: Bugünkü misafirimiz olacak. Onunla iyi geçin tamam mı?]
[Yui: Hoş geldin abla! Benim adım Yui, senin adın ne?]
[Katsu: Julia. Tanıştığımıza memnun oldum.]
[Yui: Oturma odasına gidelim abla!]
Yui, Katsu'nun elini tutup çekiştirmeye başladı. Katsu da kızın peşinden gidip oturma odasındaki koltuğa oturdu.
[Paul: Annen okuldan dönmedi mi Yui?]
[Yui: O benim annem değil!]
[Paul: Misafirimizin yanında böyle şeyler söylememelisin Yui.]
[Katsu: Sorun nedir Yui?]
[Yui: Annem öldükten sonra babam o kadınla evlendi. O kadın ve kızını hiç sevmiyorum!]
[Paul: Eminim zamanla alışacaktır.]
[Katsu: Anlıyorum...]
[Paul: Onlar dönene kadar bir şeyler pişireyim o zaman. Sevmediğin bir şey var mı?]
[Katsu: Hayır yok. Lütfen size yardım etmeme izin verin.]
[Paul: Siz rahatınıza bakın hanımefendi.
[Katsu: Böyle daha rahat hissederim lütfen.]
[Paul: Madem o kadar ısrar ediyorsun...]
Paul ve Katsu mutfağa girdi, Paul dolapları aramaya başlamıştı.
[Paul: Neredeydi şu tavalar... Buraya yeni taşındığımız için henüz alışamadım da.]
[Katsu: Yeni mi taşındınız?]
[Paul: Eski evimiz bir yabancı tarafından saldırıya uğradı ve yıkıldı. Karımdan başka kimse evde değildi ama karımın da durumu iyi.]
[Katsu: Öyle mi... Karınızın iyi olmasına çok sevindim...]
-Şüphelerim gerçekmiş! Bu adamın karım dediği kişi kesinlikle Camila!-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kristal Gül Serisi 1: Dünyanın En İyi Light Novelinde Normal Bir Gün (1. Kısım)
FantasyEskiden her türlü sporda çok yetenekli olan Sasaki Katsu isimli genç, bir gün bir trafik kazası geçirir ve belden aşağısı felç kalır. Artık eski hobilerini yapamayacak durumda olan Katsu, kendini yazarlığa adar. Aylar sonra ilk romanının sonunu nası...