LIA'NIN LANETİ

337 41 3
                                    

Katsu, gündüz mü gece mi belli olmayan yerde biraz uyuduktan sonra uyandı ve biraz etrafta dolanmaya karar verdi. Bulundukları oda, bazı deri ve kumaşların gerilerek bağlandığı direkler ile odacıklara ayrılmıştı. Yemekleri depolayacak bir yer, yakacak şeylerin stoklandığı kısımlar ve ok, yay, hançer gibi hafif silahların olduğu bir oda. Lia'nın kaldığı odayı da sayarsak, 5 odalı bir eve benziyordu burası.

Silahların bulunduğu odada, Diona'nın ona verdiği hançeri gördü ve hançeri eline aldı. Hemen arkasından gelen bir sesle yerinden hopladı.

[Lia: İnsanların eşyalarını izinsiz karıştırır mısın hep!?]

[Katsu: Sadece hançerimi gördüm...]

[Lia: O hançere bakarak bir yarı canavarın, kalbini sana adadığını söyleyebilirim.]

[Katsu: Kalbini?]

[Lia: Bu kadar mı cahilsin!? Yarı canavarlar kalplerine saplı bir diş ile doğar ve bu diş zamanla kendini vücudun dışına atar. Yarı canavarların bu dişleri birine vermesinin anlamı çok derindir! Kız sana kalbini adamış ve senin haberin bile yok odun seni!]

Katsu elindeki hançere baktı.

[Katsu: Diona mı...?]

[Lia: Neyse görünüşe göre artık kıçını oynatabiliyorsun! Hazırlan da seni postalayayım artık!]

[Katsu: İstediğin zaman yola çıkabiliriz ama öncelikle kaçıncı katta olduğumuzu sorabilir miyim?]

[Lia: Kat falan bilmem burası zindanın en derin noktası!]

[Katsu: En derin!? Buraya nasıl indin ki!?]

[Lia: Sana bir şey anlatmayacağımı söylemiştim!]

[Katsu: Belki yardım edebileceğim bir şeydir.]

[Lia: Bana acımana ihtiyacım yok!]

[Katsu: Ne zamandır buradasın?]

[Lia: Çok sinir bozucusun!]

[Katsu: Beni kurtarmanın karşılığını vermek istiyorum!]

[Lia: Kalsın!]

[Katsu: O zaman sana bir şey göstermeme izin ver.]

Katsu elini uzattı ve büyü kitabı elinde belirdi.

[Katsu: Eğer dışlanmış hissediyorsan benimle, yani dünyanın en nefret edilen varlıklarından birinin ruhunu taşıyan Katsu ile konuşabilirsin!]

[Lia: Cadı ruhu mu!?]

[Katsu: Gördüğün gibi ben sana bir sır verdim ve sen de bana aynı değerde bir sır vermek zorundasın! Bu dünyanın geleneği budur sonuçta!]

[Lia: İnatçı pisliğin tekisin ama sana birazını anlatacağım!]

[Katsu: İşte duymak istediğim sözler!]

[Lia: Küçükken elf ormanında yaşardım ve her şey çok güzeldi ancak bir gün fenalaşmam üzerine birkaç büyücü beni inceledi. Bana ne olduğunu bilmiyordum ve çok korkuyordum. Aylar geçti, köydeki herkes benden nefret eder gibi bana bakıyordu. Ailem tarafından sürekli dayak yemeye başladım ama bunların sebebi hakkında hiçbir fikrim yoktu. Yıllar sonra öğrendim ki bunların hepsi, bir lanet yüzündenmiş. Yanında olduğum herkese kötü şans getiren ve sonunda onları öldüren bir lanet. Tüm köyümün ölmesine yol açtım! Sonra da beni buraya mühürlediler! Yüzden fazla yıl geçti ve hep yalnızdım!]

Lia ağlamaya başlamıştı...

[Lia: Laneti kaldırmanın tek yolu beni bu halimle kabul eden birini bulup bir çözüm aramak ama böyle birinin yaşıyor olmasına imkan yok! Öleceğini bilerek beni kabul edecek kimse yok!]

[Katsu: Ben seni kabul ediyorum Lia!]

[Lia: Aptal mısın!? Öleceğini bildiğin halde-]

[Katsu: Lanetini kaldırıp seni kurtarırsam ölmem değil mi?]

[Lia: Harbiden aptalsın!]

Lia, kafasını Katsu'nun göğsüne koyup ağlamaya devam etti.

Kristal Gül Serisi 1: Dünyanın En İyi Light Novelinde Normal Bir Gün (1. Kısım)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin