KADERİN İPLERİ

1.1K 107 6
                                    

Katsu, odasının penceresinden dışarıyı seyrediyordu. Hava çoktan kararmıştı. Kapısının tıklatılmasıyla bir anda yerinden hopladı.

[Amelda: Yemek hazır, Katsu. En sevdiğin yemekten yaptım. Soslu tavuk!]

Katsu annesinin yüzüne bakıp kaldı.

[Amelda: Normalde sevinirdin... Hasta mı hissediyorsun Katsu?]

Katsu yaşanacakları bildiği için çok gergindi. Tek yapabildiği, askerlerin goblinleri yenmesini beklemekti. Annesini daha fazla endişelendirmemek için yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirip annesine cevap verdi.

[Katsu: Sorun yok anne. Biraz yoruldum sadece. Hemen geliyorum.]

Amelda, odaya girip Katsu'nun yanına yaklaştı ve onu kucağına aldı.

[Amelda: Gel bakalım minik kahraman.]

Odadan çıkıp alt kata inerek yemek masasına oturdular. Ron çoktan yemeğine başlamıştı.

[Ron: Yemeğini soğutma Katsu. Ye ve kocaman adam ol.]

Katsu, annesinin kucağından inip sessizce masaya oturdu ve önündeki tavuk budunu yemeye başladı. Bu sırada duvara bakıp düşünüyordu. Düşündükçe daha da geriliyordu.

-Onlara söylemeli miyim!? Belki de her ihtimale karşı onları kaçmaya zorlamalıyımdır... Askerlere güvenmeli miyim?-

Düşüncelerinin sonunda söylememeye karar verdi. Kendi yarattığı bu dünyada geleceği bilenlere cadı gözüyle bakılıyordu. Cadılar genelde yeni doğan çocukların bedenlerine kendi ruhlarından bir parça yerleştirirler, böylece onların güçlerini istedikleri zaman kullanabilirler. Bu yüzden insanlar kendi çocukları bile olsa, cadı ruhu taşıyan çocukları hemen öldürürler.

Yemeğini bitiren Katsu, tekrar odasına çıkmaya karar verdi. İstila saati yaklaşıyordu. Tekrar penceresinin kenarına oturdu ve ileriye baktı.

-B-bu da ne!? Bir ev... YANIYOR!? Hayır! Bu ev Hanae'lerin evi! Kahraman romanda istilayı böyle fark ediyordu!-

Katsu, hızla odasından fırladı ve alt kata inip babasına seslendi.

[Katsu: Baba! H-Hanae'lerin evi yanıyor! Goblinler geldi!]

Ron, yerinden kalkıp dışarı koştu ve dehşet verici manzarayla karşılaştı. Kasabanın çevresindeki evler yanıyordu.

[Ron: Amelda! Katsu'yu al! Gidiyoruz!]

Katsu, kaçmaya çalıştıkları sırada ailesinin öldürüleceğini biliyordu. Korku içinde annesine sarılırken yolun karşısından onlara doğru koşan Hanae'yi gördü. Üstü başı kan içindeydi ve çığlık atarak ağlıyordu.

[Katsu: Hanae!]

-Hanae'nin ailesi çoktan öldürülmüş olmalı! Sıra benimkilerde!-

Hanae ağlayarak Katsu'ya sarıldı. Amelda ikisini de kucağına alıp Ron'un arkasından koşmaya başladı.

-Kulan bizi başından savmak için ciddiye almış gibi yaptı! İki çocuğun sözüne inanıp bu kadar büyük bir savunma hattı oluşturması imkansıza yakındı zaten! Daha... Daha dikkatli davranmalıydım!-

[Ron: Etrafımızı sardılar!]

Katsu, kafasını kaldırdı ve çevrelerini sarmış olan goblinleri gördü. Aralarından biri, sıçrayıp Ron'un göğsüne hançerini sapladı.

[Katsu: BABA!]

Katsu, gözyaşları içinde babasının yere serilişini izliyordu.

[Amelda: H-hayır...]

-En azından annemi korumalıyım! En azından... Neden... BENİM YÜZÜMDEN İNSANLAR ÖLÜYOR!-

[Amelda: Saklanın çocuklar. Onları oyalayacağım. Sakın sesinizi çıkarmayın.]

Katsu birazdan yaşanacakları biliyordu. Onlar saklanırken annesinin cesedi goblinler tarafından tecavüze uğrayacaktı. Buna izin vermesinin imkanı yoktu.

[Katsu: Olmaz! Seni bırakamam anne!]

Amelda eğildi ve oğlunun alnını öptü.

[Amelda: Özür dilerim Katsu. Seni öldüremedik... Sana... SANA KIYAMADIK! Bundan sonraki hayatında çok zorlanacağını biliyorum! Lütfen... Lütfen bizden nefret etme!]

Katsu şok içerisinde annesine bakıyordu. Romanda böyle bir şey olmadığına emindi.

[Katsu: Neyden bahsediyorsun anne...?]

Amelda, ikisini bir yıkıntının arasına saklarken fısıldadı.

[Amelda: Senin içinde bir cadının ruhu var... Bunu kimseye söylememelisin Katsu.]

-O- Olamaz! Romanda böyle bir şey yoktu! Kahramanın içinde bir cadının ruhu olmamalıydı!-

Katsu, donmuş bir şekilde annesinin gidişini izledi. Hanae kafasını Katsu'nun göğsüne koymuş, sessizce ağlıyordu.

Annesinin ölüm çığlıklarından sonra yaşanan şeyi görmemek için gözlerini kapattı ve sesleri duymamak için kulaklarını tıkadı. Nefesi kesilerek ağlıyordu.

-Geleceği bilmeme rağmen... Hiçbir şeyi değiştiremedim... Kimseyi koruyamadım...-

Katsu, gözlerini Hanae'ye çevirdi.

-Hiç yoksa bana kalan son emaneti koruyacağım! Ne olursa olsun bu dünyadaki hiçbir şeyin Hanae'ye zarar vermesine izin vermeyeceğim! Bu hikayenin sonunu mutlaka getireceğim!-

Katsu hâlâ ağlıyordu. Cehennemin ortasında saklanan iki küçük çocuktular sadece. İkisi de gelecekte ne yaşayacaklarını merak ediyorlardı... Katsu, kaderinde olacakları bilmesine rağmen içinde bir cadı ruhu olduğunu öğrendikten sonra... o bile ne olacağını kestiremiyordu.

Kristal Gül Serisi 1: Dünyanın En İyi Light Novelinde Normal Bir Gün (1. Kısım)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin