Allah'ım ya birde çocuk olsaydı ona nasıl açıklardım baban bizi terk etti diye.

330 36 0
                                    

Kafeden içeri girince gözü  masalarda gezindi, Gözde’nin çoktan gelmiş olduğunu görüp, restoranın bahçesinde kaldırıma yakın gölge bir yer seçtiği için memnun oldu. Hava o kadar sıcaktı ki müşterilerin rahatlığı için soğuk buhar makineler kesintisiz çalışıyordu. Masaların arasında geçip  “Çok beklettim mi?” diyerek sarılıp öptü ve karşısına boş sandalyeye oturdu. En yakın arkadaşını görmenin sevincinden mi yoksa yaşadıklarından mı gözleri doldu. Günlerdir kendine yaptığı işkencenin aslında Gözde ile paylaşmadığı için kendine kızdı. Arkadaşı her zaman kırgın yüreğine ilaç olmuştu ve yine ona ihtiyacı vardı. Konuşmak için uygun bir zaman değildi biraz daha beklemek en doğrusuydu. Öğrendikleriyle onun da neşesi kaçacaktı.

“Önce siparişlerimizi verelim yemeğimizi yerken uzun uzun konuşuruz” dedi ve birlikte siparişlerini verdiler. Gözde karşısında oturmuş  gözlerinin içine bakıyor her zaman yaptığı gibi arkadaşını çözmeye çalışıyordu. Yorgun ve gözlerinde hüzün vardı ,’Bir derdi var eminim ama ne?’ diye merak etti, tedirgin etmek istemedi biraz havadan sudan yeni işyerinde yaşadıklarından konuştular. Boşuna beklediğini anladı Eylül’ün nesi varsa konuyu açmaya zorlandığını hissetti sonunda dayanamadı gözlerinin içine baktı ve sordu “Hep benden konuştuk. Birazda sen anlat nasılsın.” 

Hâlâ terk edildiğini söylemeye çekiniyordu belki bulundukları yerin kalabalığından belki de anlatmaya başlarsa gözyaşlarına boğulacağını düşündüğünden. “İyiyim ” diye cevapladı. Ama iyi değildi yalnızdı yapayalnız. Evlendikten sonra eskisi gibi görüşmüyorlardı. Ne zaman kendini kötü hissetse birkaç gün sonra Gözde’yi arar  buluşmak istediğini söylerdi. Bu sefer içinden kimse ile görüşmek geçmemişti ve hata olduğunu biliyordu. Gözde kendine bakıyordu ve neler olduğunu sormamak için kendini de zor tutuyordu bunu bakışlarından anlaya biliyordu aslında onun kendisini anladığı kadar Eylül’de onu anlıyor kafasının içinden geçen her şeyi okuyabiliyordu. Önceden olsa direk sorardı  yada allem eder kallem eder ağzından baklayı çıkartırdı. Evli olduğu için kendisi anlatana kadar hiç bir şey yapamayacağını biliyordu.

Gözdenin aklında da aynı düşünceler vardı Eylül evli bir insandı özeline girmeyi kendine yakıştıramıyordu. Zaten kendisi ile paylaşmak istediğinde bir şey olursa seve seve dinler elinden gelen bir şey olursa da destek olurdu.  Bunun yerine “Hayırsız ben aramazsam senin arayacağın yok, evlenince arkadaşını tamamen unuttun.” diyerek sitem etti. 

Duyduklarına üzmüştü ama arkadaşının haklı olduğunun da farkındaydı. Evlendiğinden beri eskisi gibi görüşmüyorlardı. En yakın arkadaşıyla aralarına giren evliliğinin pamuk ipiyle bağlı olması ve kopmasıyla düşündükleri yüzüne yansıdı.      

Gözde arkadaşının yüzünü saran hüzünden dolayı kendini kötü hissetti  ”Neyse sen bana bakma evli olmadığım için boş boş konuşuyorum. ” dedi hatasını telafi etmek için. 

Gerçekten de evlilik ayrı bir dünyaydı, hayat sadece iki kişilikmiş gibi yaşayıp etrafındaki insanlar hep ikinci sayfada yeni bir liste oluşturuyordu . Birinci sayfada sadece iki kişi ismi Eylül ve Mert vardı ama şimdi sadece Eylül kalmıştı. ‘Allah'ım ya birde çocuk olsaydı ona nasıl açıklardım baban bizi terk etti diye.’  kendine daha vahim durumda olabileceğini göstermek istedi.

Geldiğinden beri sık sık dalıp giden arkadaşını fark eden Gözde sürekli konuşturmaya çalışırken Eylül kendiyle içimdeki savaşta yenilginin etkisiyle eziliyordu.                                                                                                                                                                                               Gözde bakışları ile sorunu anlamayı bırakıp açıkça sordu “Ortada bir sorun olduğunu görebiliyorum, ama çok özel değilse …….” Diyerek gözlerimin içine baktı.

SENİN İÇİN (AŞKIN SINAVI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin