Gözlerini açtığında Serkan'ın kendisini kapattığı hücreden çok farklı bir yerde bulduğunda gördüklerinin gerçekliğinden emin olamadı. Burnuna gelen küf kokusundan eser yoktu. Ne gariptir ki yattığı yatakta artık gıcırdamıyordu. Emin olmak için bir kez daha etrafına göz gezdirdiğinde sanki ispatlar gibi kulağına gelen motor sesi tokat gibi yüzüne vurdu.
Teknedeydi ve buraya nasıl ve nezanan getirildiğine dair hiçbir şey hatırlamıyordu. O an yedikleri ve içtiği meyve suyu aklına geldi. Günlerdir yiyeceklerin içine ilaç katarak uyutuluyordu. Neden şaşırıyordu ki Serkan'ın ne düşündüğünü yada neden yaptığını anlamanın bir yolu yoktu. Sinirleri hat safhaya ulaştı. Götürülüyordu hiçbir şey söylemeden kendini öylebir sıktıki nerdeyse olduğu yere kusacaktı. Artık kendi hayatında küçücük bir söz sahibi bile değildi. Son bir umut gücünün yettiği kadar "İmdat." diye bağırdığında amacı sesini etrafta bulunan birilerine duyura bilmekti.
Lakin sesini duymasını istediği son kişi bulunduğu odanın kapısından eğilerek geçti. İki adımda yanına gelip " Yolculuğumuzu biraz öne çektim, umarım senin için sorun olmaz." dediğinde hayatının kontrolünün kendisinin elinde olduğunu anlatmak istercesine konuştu.
Yattığı yerden başını kaldırdı ve tiksinen bir ifadeyle baktığında gözleri doldu neredeyse ağlamak üzereydi kendini tuttu ve "Sen varken başka bir soruna gerek var mı?" diye söyledi.
"Hala benimle savaşman çok kötü. Oysa bu yolculuk yeni bir hayata başlamamız için bir fırsat."
Eylül yattığı yerden gücünün yettiği kadar doğruldu. " Seninle geçen her günüm cehennemken bu nasıl olacak." diye sorduğunda arkadan bağlı olan bileklerindeki ipleri çekiştirdi. Odaya göz gezdirdi etrafta bileklerindeki ipi kesmek için bir şeyler aradı.
"Vazgeçmeyeceksin de mi ne benimle savaşmaktan nede onu düşünmekten. "
Ne demek istediğini anlamadı ve "Sen ne saçmalıyorsun." diye sordu.
"Yiğit'ten. Aslında gitmeden onuda icabına bakmalıydım. O zaman sadece bana ait olduğunu anlaman daha kolay olurdu."
"Elbet bu yaptıklarının cezasını çektirecek biri çıkacak karşına. Allahtan tek dileğim o kişi benim olmam."
“Bence daha fazla zırvalama. Böyle konuşarak beni vazgeçirmek yerine daha bir heveslendirdiğini bilmen gerekir."
"Hayvanın tekisin."
Serkan ciddi olduğunu bilmesi için Eylül'e biraz daha yaklaştı ve elini saçlarının arasına geçirip dudaklarını dudaklarıyla kapadı.
Genç kadın elinin altında çırpındıkça kendine biraz daha yaklaştırdı. Canını yakmak ne kadar istemesede elinde olmadan bundan zevk alıyordu. Kendini tuttu ve geri çekildiğinde gözlerinde zafer pırıltıları vardı. Ne zaman dokunmaya kalksa ona bakan gözler bir bir aklına geliyor ve hepsini denizin dibine boylamak istiyordu. İlk sırada Yiğit'in olması daha bir heveslendiriyordu.
"Beni daha fazla kışkırtma güzelim. Benimde sabrım bir yere kadar." dedi ve hiçbir şey olmamış gibi odadan ayrıldı.
Eylül ise yaşattığı şokun etkisinden kurtulamamıştı. Avazının çıktığı kadar bağırmak la midesindekileri boşaltmak arasında kaldığında gözyaşları peş peşe aklama başladı. Hem ağlıyor hemde olanlardan ve ilerde olacaklardan deli gibi korkuyordu.
Ağzını açıp tek kelime etmeye kalkacak küçücük bir cesareti kalmamıştı. Yenildiğini bir kez daha acı bir şekilde anladı. Ne yaşamak için ne de Serkan'ın yaptıklarının cezasını çekmesi için isteği kalmıştı. Tek düşüne bildiği ölmek ti, bir daha da az önceki gibi aşağılanmak istemiyordu. Ellerini çözmek gibi bir hevesi kalmadı. Dizlerini göğsüne çekti ve başını dizlerine dayayıp ağladı. Ağladıkça kaderine isyan etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİN İÇİN (AŞKIN SINAVI)
Romansa(Göl Serisi-1 ve Göl Serisi-2 birbirinden bağımsız iki ayrı hikayedir.) Fırtınanın ortasında küllerinden yeniden doğmaya çalışan bir kadın, o külleri bir arada tutmaya yeminli bir adam. ................. Yiğit yedek anahtarları arabada unuttuğunu fa...