Biz olmadan oğlum tek başına bu hayatta ne yapar.

412 31 17
                                    

Eylül arabanın arka koltuğuna yaslanıp "Mert nerde?" diye "sordu.

Yiğit "Komşuya bıraktım." diye cevapladığında sürekli dikiz aynasından arkada oturan karısına bakıyordu.

"O bizsiz korkar."

"Merak etme Gözde birazdan yanında olur."

Arabanın döşündeki saat dikkatini çekti. "Mert'in uyku saati yaklaştı." diye konuştuğunda söylediklerinin bir anlamı yoktu.

Yiğit "Merak etme Gözde ilk defa ilgilenmiyor ya, sen iyi misin?" diye iyi olduğundan emin olmak istedi.

Burnundan soluyordu. Aslında kocasının kötü niyetle sormadığını bilsede elinde değildi. "Sence oradan nasıl görünüyorum?" diye tepki gösterdi.

Göz göze geldiklerinde "Çok güzel görünüyorsun." cevabıyla karısına göz kırptı.

Şu anda söyleyeceği en son şeydi. Yatak pijamalarıyla duruyordu. "Beni sinirlendirmeye mi çalışıyorsun?"

Yiğit'in aklında tek bir düşünce vardı Eylül'ün sakin olması gerekiyordu tansiyonunun yükselmemesi gerektiğini söylemişti doktoru. Dikiz aynasından bir kez daha göz göze geldiler. "Daha önce sinirliyken çok güzel olduğunu söylemiş miydim?" diye dikkatini dağıtmaya çalıştı.

"Yoksa bu yüzden mi sürekli beni sinirlendirmeye çalışıyorsun."

"Hayır sadece sana her baktığımda bir kez daha aşık olduğumu anlatmaya çalışıyorum." diyerek kendini ifade etti.

Eylülde aynı düşünceler içinde iken ,sık sık dönüp kendisine bakmaktan arabayı yalpalayan kocasına "Geliyor" diye bağırdı.

Aynadan şaşkın gözlerle bakarak. "Şimdi mi?" diye kekeledi.

Eylül bir kez "Önüne bak araba geliyor."diye bağırdı.

Eli ayağına dolaşmış deyimi şu anda tamda kocası için söylenmişti. Neyseki çabuk davranıp arabayı kendi şeridine geçirdi.

Eylül okadar çok korktu ki bir an Mert'in tatlı yüzü gözümün önüne geldi. Daha 3 yaşındaydı nikahlarından 15 gün sonra doğmuştu. O gün hayatının en zor günüydü. Kendi canından bir parçaydı fakat kucağına bile almak istememişti. O kadar zor bir duygu yoğunluğu yaşıyordu ki yüzüne bile bakmayı reddettiği anı hiç unutamıyordu.

Açlıktan ağlarken inat etmesi yaptığı en büyük hataydı neyseki Yiğit kalbinin büyüklüğü bir kez daha göstermiş ve ısrarla kucağına bırakmıştı. Annelik mükemmel bir duyguydu. İnsan yavrusundan nasıl nefret ederdi. Mümkün müydü böyle bir şey. Bir anda aralarında oluşan bağın etkisiyle ağladığı anı unutamıyordu. Şimdiyse oğlunu dünyalara değişmezdi.

Derin bir nefes alıp kıl payı kurtuldukları kazayla ailelerinin de araba kazasında kaybettikleri ni anımsadı. Bir an kendi kaderlerini oğlunun da yaşama ihtimali gözünün önüne geldi . 'Biz olmadan Mert tek başına bu hayatta ne yapar.' Diye düşündüğü sırada sürücü koltuğuna zorda olsa yaklaşıp "Arabadan inince ilk işim seni öldürmek olacak." diyerek kocasının dikkatini çekmeye çalıştı.

"Ne yapayım benim için kolay mı sanıyorsun seni acı çekerken görmek."

Arkasına yaslanıp başını geriye attı. Derin derin nefes alıp. "Beni ölü görmek istemiyorsan daha dikkatli ol." diye söylendiğinde beline giren sancıdan dişlerini sıktı.

"Az kaldı 10 dakikaya oradayız. "

"Lütfen beni merak etme. Senin bana yardımın dokunmaz , sadece arabayı düzgün kullan. Bana yeter."

SENİN İÇİN (AŞKIN SINAVI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin