Ağlama be güzelim senin her akıttığın damla beni boğuyor.

162 23 2
                                    

“Uykucu hadi kalk  gidiyoruz.” Diyerek Gözde yatakta yatan arkadaşının üzerindeki pikeyi çekiştirmeye başladı. 

Yiğit akşama pikniğe gitme fikrini ortaya atmış ve bir anda planlama işine koyulmuştu. Eylül başını pikenin altından çıkarıp  yalvaran gözlerle arkadaşına, “Ben gelmesem olmaz mı?” diye sordu. 

Gözde arkadaşı sanki cinayet işlemiş gibi ökeyle bakıp “Kalk hadi yoksa seni sürükleyerek  götürürüm. Aşağıda Yiğit bizim için o kadar çabalarken sen burada kalkmamakta direnirsen çok üzülür.” Diye dile getirip arkadaşını etkilemeye çalıştı.

“Saat kaç?”

Gözde “10’a geliyor.” Dediğinde Eylül duyduklarına inanamayan bir ifadeyle karşılık verdi. “O kadar oldu mu?”

“Oldu tabi.” Gözde’nin pes etmeye hiç niyeti yoktu “Yiğit’i görsen o kadar mutlu görünüyor ki sabah erkenden kalkıp bir sürü şey almış.” 

Eylül arkadaşına bakıp “Adam mangalın adını duyunca bile kendini kaybediyor. Görünce kanat takıp uçması mümkün.” Diye söylediğinde ikisi de güldü ve tutmakta zorlandığı başını yastığa geri bıraktı , gece rüyasında yine Mert’in kucağında bebeğini görmüştü. Sonrasında bir türlü uyku tutmamıştı. Şimdide uyku onu yatakta tutmak için  savaş veriyordu. Bıraksalar akşama kadar yataktan çıkmazdı ama Yiğit’in kendisi için yaptıklarına kayıtsız kalamazdı bugün onun günüydü ve elinden geleni yapmak zorunda hissedip Gözde'nin üzerindeki pikeyi çekiştirmesi ile pes etti. “Tamam sen git on beş dakika içinde aşağıda olacağım.” Diye söylendi.

Gözde emin olmak için “Söz mü?” diye sordu

Eylül üzerindeki pikeyi çekip “Söz git hadi.” diyerek doğruldu. 

İşaret parmağını sallayarak “Eğer geç kalırsan gelir ve çok fena yaparım.” dedi ve odadan çıktı. 

Eylül söz verdiği gibi on beş dakika sonra aşağı indiğinde Gözde mutfakta gidilecek malzemeleri paketliyordu. Zamanında geldiğini göstermek için “Kolay gelsin.” Diye söyledi.

“Biraz daha gecikseydin elimde sürahiyle sana günaydın demeye gelecektim.” dediğinde bir taraftan da termosa demlenmiş çayı dolduruyordu. Anlaşılan Yiğit sadece mangal yakmayı değil kahvaltıyı da orada yapmayı planlamıştı. Eylül arkadaşına bakıp “ Ben ne yapabilirim?” diye sordu. 

Gözde “Dolmaları saklama kabına koyabilirsin.” Dediğinde Eylül gülümseyip “Acaba dolmaları evde unutsak Yiğit nasıl bir tepki verir.” diye sorduğunda  arkadaşı kahkaha atıp sonrasında ise “Emin ol geri dönüp dolmaları alır ve bizde açlıktan ölürüz.” diye yanıtladı.

Bir süre sonra gidecek malzemeler tek tek masanın üzerinde yerini aldı. Son görev hepsini arabaya taşımak kalmıştı Yiğit gidecekleri almak için mutfağa girdiğinde gözlerinin içi gülüyordu. “Her şey hazır mı?” diye sorduğunda masanın üzerindeki malzemeleri gördü ve “ Bunları ben arabaya yerleştireyim mi?” diye sorduğunda kızlardan olumlu cevap alıp  birlikte bagaja doldurmak için taşımaya başladılar.  

Artık her şey hazırdı Serkan’ın gelmesiyle yola koyuldular. İki araba gittiler Eylül, Yiğit'le giderken  Serkan ile Gözde’yi baş başa bırakmaya karar verdiler.

Gözde ile Serkan iyi anlaşıyordu. Bir süredir aralarında güzel bir arkadaşlık gelişmişti. Yiğit ikisinin arasındaki yakınlığa saygı duysa da bir abi gibi gözü sürekli ikisinin üzerlerindeydi ve Gözde dışarı bir tek Serkan yanındayken çıkabiliyordu. Serkan da Gözde’yi görebilmek için her fırsatı değerlendir diğinden Yiğit’le de aralarında bir dostluğun temeli atılmış oldu.

SENİN İÇİN (AŞKIN SINAVI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin