Yemin ederim bu yaşadığın acılara sebep olan kişiyi bulup hayatı ona zindan edec

220 26 0
                                    

Yiğit doktora arayanın kendilerinden birisi olmadığını söylerken rozetini çıkartıp polis olduğunu  söyledi. Arayan numarayı göstermesini istedi. Bu kadar ileriye gideceklerini düşünmemişti. Büyük ihtimal hala hastanede olabilirlerdi, yada istediklerini öğrenmiş ve dikkat çekmeden kaçmışlardı. Mert’i zaten öldürmüşlerdi peki Eylül’den ne istiyorlardı. Numarası olan bir aramaydı ve sonucu bile bile numarayı tekrar aradı. Hat kapalıydı zaten arayan numaraları araştırdıklarında ya sahte kimlikle alınmış oluyordu yada çalıntı çıkıyordu yine de Hakanı arayıp araştırmasını istedi. 

Eylül’ün durumunu öğrenmek için doktorun numarasını bulduğu düşünülürse karşısındaki hiçte tekin birisi değildi. Yiğit öğrendiklerinden sonra arayanın her şeyi yapabileceğine bir kez daha inandı. Zaten son günlerde kendine güvenen ve kameralara görünmekten korkmayan birisi olduğunu göstermişti. Adamın Eylül’ün yakınlarında dolaştığını düşündükçe öfkeden çıldırdı. Doktora dönüp bu gece hastanın can güvenliği nedeniyle yanında kalacağını söyledi. 

Doktor duyduklarından sonra itiraz edecek hali kalmamıştı. Kısa süreli bir endişe yaşadığı her halinden belliydi. Birlikte koridora çıkarak Eylül’ün bulunduğu 4.kattaki odaya gittiler. 

Doktor hastasının odasına girdiğinde aldığı ilaçlar nedeniyle duymasından endişe etmeden, “Hastamız şu anda verdiğimiz ilaç sayesinde dinleniyor ve biraz daha uyuması bedenen de toparlanmasına yardımcı olacaktır.” diye söyleyip odadan ayrıldı.

Gözde bir süreliğine Eylül’ün yanında kaldığında Yiğit de arayanların hastanede bilgi alabilecekleri yerlerde kısa süreli bir araştırma yaptı. Ama hiçbir sonuca ulaşamadı! Daha sonra Serkan’la birlikte aşağıya kafeteryaya indiler ve kendilerine birer kahve aldılar. Bu gece kimsenin uyumaya niyeti yoktu. 

Serkan bir kaç saattir tanıdığı adam “Mert'i okuldan tanırdım kim neden öldürmek istesin aklım almıyor.” Diye merakını dile getirdiğinde Yiğit’in verecek bir cevabı yoktu. Tek kelimeyle yanıtı “Bilmiyorum.” oldu. Ne kadar düşünürse düşünsün cevabı bulamıyordu. Özel bir şirkette teknisyenlik yapan bir adamın insanlarla arasında nasıl bir problem olabilirdi.

Yarım saat sonra Gözde gelip "Doktorun verdiği ilaçlar Eylül’ün sabaha kadar uyumasını sağlayacak mış." diye anlatı ve elindeki refakatçi kartını Yiğit’e uzatıp “Ben eve gidip bir kaç parça kıyafet getireceğim üzerindeki yeşil hastane giysilerinden kurtulması gerekiyor.” diyerek Serkanla birlikte hastaneden ayrıldı.

Yiğit  Eylül’ün odasına çıktığında bir süre camdan dışarıyı izledi. Sanki suç işliyormuş gibi çekinerek genç kadına baktı. ‘Peşindeki her kimse senden ne istiyor.’ Diye sorduğunda odayı bir sessizlik  sardı. 

Yatakta yatan kadını yaklaşık bir haftadır tanıyordu.   Farkında olmadan ona karşı çekildiğini hissediyordu ve bunun onun güzelliğiyle hiç ilgisi yoktu. Koruma içgüdüsüne engel olamıyor tehlike olduğunu düşündükçe ona zarar verecek her şeyi hayatından uzaklaştırmak istiyordu. İşin kötü yanı gözünün önünden de ayırmak istemiyordu ve buna hakkı yoktu.

Yatağa doğru yaklaştı ve yanında duran sandalyeye oturup yatakta uyuyan kadına baktı. Kaybedecek nesi kalmıştı, bu kadar büyük acılarla nasıl başa çıkacağını düşündü.

Aklında bir sürü soru vardı. Odaya çıkmadan önce Hakan’la görüşmüştü. Kesin sonuçlar birkaç gün içinde ellerinde olacaktı. Kısa bir bilgilendirmeyle  adlı tıp kesin bir süre vermese de cesettin bir haftadan fazla bir süredir toprağın altında olduğunu tahmin ediyordu. Peki o zaman telefon sinyalinin birden bire aktif olmasının sebebi neydi? Yada kimdi? Diye düşündüğünde aklına tek bir olasılık geliyordu oda kim Mert’i oraya gömdü ise bulunması için telefonu aktif hale getirmişti. Ama neden bu kadar zahmete gerek görmüştü?  İstese bir köşeye atar ve bulunmasını beklerdi. Kim bilir belki de niyeti cesedi kimse bulamasın diye ormana saklamaktı. Sonradan neden vaz geçip bulunmasını istemişti? Yine dönüp dolaşıp aynı sorularda takılıp kalıyordu. Katil kimdi ve Mert’in bulunmasını isteyerek Eylül’den ne istiyordu. Saatler ilerliyordu ama Yiğit kafasının içindeki sorulara ne cevap bulabiliyordu nede bir son verebiliyordu takı  uzaktan gelen ezan sesiyle basını çevirip dışarı bakana kadar. İçinden 'Yeni bir sabah yeni bir umut.' diye geçirdi. Gözü yatakta yatan kadına kaydı. Bazen de yeni acı demek olduğunu düşünmesine neden oldu.

SENİN İÇİN (AŞKIN SINAVI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin