Zaten istediğin bu değil miydi al işte kendinden nefret ettirdin.

121 19 0
                                    

Yiğit gittikten sonra biraz olsun oyalanmak için kendini dün yarım kalan plates  hareketlerine verdi. İnternete girdi televizyon izledi sıkılıp temizlik yaptı ve kitap okudu sonunda zorda olsa günü akşama bağlamayı başardı.

Saat dokuza geliyordu ve evde durmaktan kafayı yiyecekti. Kapıcıdan rica ettiği gazeteyi alıp sayfalar arasında dolandı cinayet haberleri magazin haberleri derken huzursuz olan aklı daha da huzursuzlandı.  Son çare olarak iş ilanlarının bulunduğu sayfada son buldu. Baştan sona iş ilanlarını gözden geçirmeye başladı. Bakıcı arayanlar, tezgahtar garson derken pek ilgi alanı olmasa da büroda çalışacağı bir kaç işi daire içine aldı. Bankada biraz birikmiş vardı ve hazıra dağ dayanmazdı. Kendini oyalayacak hem de ihtiyaçlarını karşılamak için iş bulmalıydı. Yiğit duyduğunda çok kızacaktı, ama elinden de başka bir şey gelmiyordu. Uygun bulduğu birkaç ilanı aramadan önce sabah ilk işi daha önce çalıştığı şirketin müdürünü aramak ve randevu almak olacaktı. Olumsuz bir teklif alırsa gazetedeki ilanlara başvuracaktı.

Yatmadan önce Yiğit’in arabada uyuma ihtimalini düşünüp camdan dışarı baktı. Eğer bu gecede arabada uyumaya kalkarsa güzelce rica etmenin ötesine geçecekti.  Gün içinde iki kere aramıştı bugün işi fazla olmalı ki akşam aramamış ve bir şeye ihtiyacın var mı diye uğramamıştı. Kendini uzun süredir bu kadar yalnız hissetmemişti. Ona bu kadar alışması iyi değildi. Güya kendi evine dönünce aralarındaki mesafe ile genç adamın kendini geri çekeceğine inanmıştı ama bu sefer kendi içinde tarif edemediği yeni yeni filizlenmeye başlayan bir heyecan baş gösteriyordu. Etrafındaki insanlardan uzak durmalıydı. En azından buna bir süre daha dayanması gerekiyordu.

Daha önce fark etmediği bir korku içini sardı, yalnız yaşayıp ölme düşüncesi inadını kırıp  Yiğit’e çıkan bir yoldu. Ne kadar yön değiştirirse değiştirsin aklı onun olduğu yere doğru ilerliyordu. Korkuyordu evet ama ona doğru çekilmesine de engel olamıyordu. 

Daha yeni bir yıkımdan çıkmışken aklına sık sık Yiğit geliyordu. Bir an  kendisini arayıp aramadığını merak etti. Telefonu masanın üzerinden aldı ve ekranda Gözde’nin ‘Nasılsın?’ mesajını gördü. Bir kaç kere  uğramak istediğini söyledi ama Eylül arkadaşına biraz daha  zaman vermesi konusunda ısrar edince telefonla ve mesajla hal hatır sormakla yetinmeye başladılar. Gelen mesaja ‘İyiyim sen nasılsın?’ diye cevap verdi.

Sanki mesajını bekliyor gibi bir kaç saniye içinde ‘Bende iyiyim. Yağmur’la çay içiyoruz.’

‘Afiyet olsun Yağmur’a selam söyle.’ 

‘Onunda sana selamı var.’

‘Sen ne yapıyorsun.’

Eylül camın önünde mesaja ‘Yiğit geldi mi diye bakıyorum.’ yazacaktı son anda durumun vahimliğini kavrayıp  ‘Televizyon izliyorum.’ diye   yazdı.

‘Seni özledim.’

Eylül  okuduğu  mesajla burnunun direği sızladı gözleri doldu ağlamayacaktı ama yanağından akan bir damla ya engel olamadı. Akan damlayı sildi ve cevap olarak ‘ Bende seni özledim. Ama durumları biliyorsun. Kendimi böyle yaşamaya alıştırmalıyım her zaman yanımda siz olamazsınız.’ Yazdı ve mesajlaştıkları için şükretti. Eğer sesini duysaydı yaşadığı duygusallıkla herhalde hüngür hüngür ağlardı.

‘Ben senin her zaman başının belası olacağım.’

Ve son nokta kendini tutmayı bıraktı ve gözyaşlarını bir biri ardına akıttı.  ‘Evet sen benim başımın tatlı belasısın. İzin verirsen tatlı belam televizyon izlemeye geri dönmek istiyorum.’ Diyerek bulunduğu duygusallığı sonlandırmak istedi.

SENİN İÇİN (AŞKIN SINAVI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin