Serkan merdivenlerden inerken telefonun karşısındaki kişiye sert bir tonda "Sana dünyanın parasını verdim o pasaportlar iki gün içinde elimde olsa iyi olur yoksa cehennemi boylamana yardımcı olmaktan çekinmem." dedi ve karşıdan cevap gelmesini beklemeden suratına kapattı. Bugün olanlardan sonra işini şansa bırakamazdı. Bir an önce ülkeyi terk etmeliydi. Yalnız olsa sorun olmazdı ama Eylül'ü yanında götürürmek oldukca riskli olacaktı.
Genç kadını kapattığı hücreye yaklaştığında giderken bıraktığı tepsiyi duvar dibinde ters dönmüş halde gördü. Kendine itaat etmeyi öğrenmesini istediğinden aldırmadı. Zamanla söz dinlemeyi öğrenecekti.
Eylül ise saatler önce duyduklarının gerçekliğini sorgulamayı bırakmıştı. Ne kadar düşünürse düşünsün aklının hiç bir yerine Serkan'ın itiraflarını kabul ettiremiyordu. Benliği öğrendiklerinin etkisi ile bir süreliğine kapanmış boş boş bakıyordu. Kendini kaçıran ve hayatını mahveden adama ifadesiz bakıp "Merti gerçekten sen mi öldürdün?" Diye sordu.
Serkan kendini savunmak adına "İnan bana hayat hiç adil değil. O seni hiç bir zaman hak etmedi." diye konuştuğunda genç kadının dayanma gücünü de elinden aldığından habersizdi.
"Oda bir zamanlar benim yaptığım gibi senin etrafındaki insanları ayak altından çekmeyi seçmişti."
Eylül söylediklerine"Ama o kimseyi öldürmedi." diye karşı çıktı.
"Kabul ediyorum ben daha büyük oynuyorum ama o da en az benim kadar inatçı biri."
Eylül kocasına acımadan kıyan adama “ Beni de öldüreceksin demi?" diye sordu bir umut.
“Bu kadar zahmete seni öldürmek için girmedim güzelim."
"Bana güzelim deme. Eğer beni şimdi öldürmezsen yemin ederim ben seni bulduğum ilk fırsatta öldüreceğim."
"Çok iddialı sözler bunlar. Ama aklımda seninle ilgili başka planlarım var.”
Eylül bedenini saran öfkenin bir süre sonra titremeye dönüşmesine aldırmadan “O hastalıklı kafanın içinden neler geçiyor.“ diye sordu.
"Bütün bunları senin için yaptım. Senden öyle kolay vazgeçer miyim!”
"İstediğin bendim. Onu öldürmek zorunda değildin."
"Evet haklı olabilirsin. Ama sana yaklaşmak istediğimi anladığında arayıp senden uzak durmamı söyledi. Ben karşı çıkınca da buluşmak istediğini söylediğinde kabul etmek zorunda kaldım." dedi ve kendini haklı çıkartmak için " Görüyorsun ya her şeyi o başlattı benim bir suçum yoktu. Ben sadece kendimi korumaya çalıştım." dediğinde hayvanları bayılttıkları ilaçla kocasını bayıltıp evine getirdiğinden söz etmedi.
"Senden nefret ediyorum."
"O aramızda bir engeldi. Ortadan kalkması hiçbir şeyi çözmüyordu. Önce mektubu yazdırdım. Sonrada ümidini tamamen kesmek için öldüğünü bilmenin daha doğru olacağına karar verdim."
Anlatırken yüzünde ufacık bir pişmanlık belirtisi olmaması korkmasına neden oldu. Nasıl bu kadar soğukkanlı dura biliyordu merak ederken Serkan anlatmaya kaldığı yerden devam etti. “Sen kocanın yasını tutarken ben gelecektim ve sana destek olup hayatında bir yer edecektim.”
Karşısında konuştukça nefreti katlanıp büyüyordu. Artık her katile kötü gözle bakamayacağını anlamasına neden oldu. Eğer bir şansı olsa o katillerden biri de kendi olmaya hazırdı.
Serkan “ Hastaneden çıktığın gün Yiğit seni kendi evine götürmesi bütün planlarımı alt üst etti. Beni biraz tanıdıysan kolay pes eden biri olmadığımı anlamışsındır." diyerek istediğini almak için geçen süreyi vurguladı.
Sandalyeye oturup çaresizliğiyle alay eder gibi bir taraftan konuşuyor bir taraftanda gülüyordu.” İşte o zaman Gözde sayesinde Yiğit’in evine rahatlıkla girip çıkmaya başladım. Ama sana yaklaşmanın bir yolu yoktu. Seni o evden çıkartmak için bir çare aramaya başladım. Çünkü günden güne Yiğit sana daha çok bağlanıyordu.” Diye anlatırken kendini övmeye başladığında susmak bilmedi. Görmeye bile dayanamazken konuşarak delirmesine neden oluyordu.
“Ayrıca Merti unutup Yiğit’in kollarına koşman o kadar da uzun sürmedi. Benden önce davrandı. Sana aşık olduğunu anladığımda yeni bir plana ihtiyacım vardı. Şimdi söyle bana Mert'i bu kadar kolay unuta biliyorsan Yiğit’i neden unutmayasın.” diye sorduğunda öfkesi genç kadının ürpermesine neden oldu.
Eylül kocasının kendisini terk ettiğini zannettiğin de bile unutmayı başaramamıştı. 'Ben onu sevmekten bir an bile vazgeçmedim.' diye içinden geçirdi.
Karşısındaki adam için ne düşüneceğini bilemiyordu. Sağlıklı bir insana ait değildi yaptıkları. O konuştukça elinden gelse susması için yalvaracak hale geldi. Artık Serkanla tartışmak istemiyordu ne söylerse söylesin bir deliye laf anlatmanın yolu yoktu.
Serkan Eylül'ün aklından geçenlerden habersiz yaptıklarını gururla anlatmayı seçti. " Senin önce eve dönmen gerekiyordu. Gözde telefonla rahatsız edildiğin süre Yiğit’in seni göndermeyeceğini söylediğinde bende aramalara istemesem de son vermek zorunda kaldım. İlk zamanlar sesini duymak için ararken sonraları Yiğit’in peşimde koşması ve çabalarının boşa çıkması olaya ayrı bir heyecan kattı. Onunla uğraşmak hoşuma gidiyordu. Beni her yerde arıyordu ama burnunun dibini göremeyecek kadar kördü. Şu anda deli gibi seni arıyor. Perişan bir halde."
Eylül başka zaman olsa Yiğit'in kendisini bulacağı umuduyla hayata sıkıca tutunurdu. Ama Mert'in kendisi yüzünden öldüğünü öğrendiğinde artık yaşamak için bir sebep göremiyordu. Son bir umut Serkanın yüzüne bakıp "Artık ne seni görmeye nede sesini duymaya dayanamıyorum." Dedi gözyaşları içinde.
Serkan umursamaz bir şekilde yerinden kalktı ve hiç birşey söylemeden üst kata çıktı. Eylül tahammül sınırlarını zorlayan adam dan kurtulduğunu düşünürken bir süre sonra elinde tepsiyle geri geldiğini gördü.
Serkan genç kadını baştan aşağı süzüp "Güzelim hepsi bitecek. " diye yumuşak bir ses tonuyla emretti.
Eylül ise adamdaki küstahlığa dahada öfkelendi ve "Yemeyeceğim." diye karşı çıktı.
Tepsiyi parmaklıkların önüne bırakıp "Evet yiyeceksin." diye kendinden emin bir ifadeyle konuştu.
Eylül dün yaptığı gibi iteceği sırada Serkan " Yerinde olsam bunu bir daha denemezdim." diye sakince uyardı.
"O halde tepsiyi de al defol. Daha fazla yüzünü görmeye dayanamıyorum."
Serkan sakince ellerini cebine sokup "Eğer bunların hepsini yemezsen inan bana hiç iyi bir insan olman."
"Yaptıklarından sonra hala iyi biri mi olduğunu düşünüyorsun?"
"En azından sana karşı iyi biriyim?"
"Benin şu ana kadar gördüğüm en kötü insansın. Al canımı seni daha fazla çekmek zorunda bırakma."
"Sen hala beni anlamamışsın güzelim." derken son kelimenin üzerinde baskın bir ton kullandı. Kendisine güzelim dediğinde daha bir sinirli oluyordu. Ama Serkan kendisine itaat edilmesini istiyordu. Yüzünü parmaklıklara biraz daha yaklaştırıp "Kendine iyi bakmadığın her an cezayı sevdiklerine keseceğim." diye meydan okudu.
Duyduklarının şaşkınlığıyla "Bu… bunu yapamazsın." diye kekeledi.
"Yazık birbirimizi tanımaya başladığımızı düşünmüştüm." Dedi ve sabah yerde ters dönmüş tepsiyi alıp merdivenlere doğru giderken Eylül sevdiklerinin kendisi yüzünden daha fazla zarar görmesini istemediğinden boyun eğmek zorunda kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİN İÇİN (AŞKIN SINAVI)
Romance(Göl Serisi-1 ve Göl Serisi-2 birbirinden bağımsız iki ayrı hikayedir.) Fırtınanın ortasında küllerinden yeniden doğmaya çalışan bir kadın, o külleri bir arada tutmaya yeminli bir adam. ................. Yiğit yedek anahtarları arabada unuttuğunu fa...