Lanet olsun bir insan ağlamaktan şişmiş gözlerle ve sileceğim diye kızaran bir

170 24 0
                                    

Eylül , Gözde’nin yardımıyla birazda olsa kendini toplamıştı. Artık geceleri ağlama sesleri çok sık tekrarlamıyordu. Bir kaç kere gördüğü kabuslar dan dolayı zor zamanlar geçirse de arkadaşı ve Yiğit  toparlandığını düşünüp memnun oluyordu. Yinede her şeyin yolunda olduğu söylenemezdi. Sorulan sorular dışında kimse ile konuşmuyor, tamamen iç dünyasına kendini hapsetmeyi seçiyordu. Evden çıkmayı reddediyor kendini odaya kapatıyordu. Artık yaşadıklarından öteye geçmiş kendini yalnız kalarak cezalandırıyor yada karşısındakini yok sayıyordu. Öyle ki hayatla bağını koparma durumuna gelmişti. 

İki kere dışarı çıkmıştı ilki Mert’in cenaze töreni için ikincisi hastaneye giderken olmuştu. Gözde seni bırakıp giden adamın cenazesini gidiyorsun diye söylese de kimse Eylülü ikna edemedi. Yiğit tehlikede olduğu için tereddüt etse de isteğine saygı duyup kocasına veda etmesi için desteğini esirgemedi. Kolunda Gözde ile mezarın başında siyahlar içinde uzun süre bekledi. Kocası toprağa verildiğinde bir ara bayılacağını sandılar, çok bitkin bir haldeydi. 

Eylül kocasını toprağa verirken Hakan, Şule  ve Yiğit etrafı kolaçan ediyor garip davranan biri var mı diye insanları izliyordu. Kalabalık ve yabancı insanlar arasında katilin aralarında olma ihtimali oldukça yüksekti. Tabi pişman değilse. Kendileri etrafta güvenliği sağlamaya çalışırken kızların arkasında Serkan bekliyordu.

Herkes yorgun ve üzgün eve girdiklerinde bilinmeyen numaradan birkaç görüntü geldi. Yiğit ekranda genç kadının ve kendilerini görünce belli etmemeye çalıştı. Kızları daha fazla korkutmamak için resimlerden söz etmedi. Cevapsız aramaların sahibi ve Mert'in katili oradaydı. Cenazede kendilerini izliyordu piç kurusu. Bahçeye çıkıp Hakan'ı arayıp  bilinmeyen bir numaradan mezarın başında Eylül’ün Gözde’nin bulunduğu resmi gönderdi. Altınada “Kardeşim Hakkını vermeliyim bizi yine atlattı it herif.” diye yazdı.

Hakan “O  şerefsiz eninde sonunda bir açık verecek işte o zaman bizim izleyeceğimizi zannediyorsa yanılıyor.” diye yanıtladı.

İlk önceliği Eylül’ün güvenliği ve sağlığı olmalıydı. Sonrada peşine düşecekti.

Günler geçtikce Eylüle yavaşta olsa ilerleme kaydetmeye başlamıştı. Bir doktorun yardımıyla daha kolay  atlatabilir di. Psikolojik tedaviyi reddetmesi yardımlarında kısıtlı olmasına neden oluyordu. Az da olsa artık odasından çıkıp yemeğe katılıyor bazen de mutfakta yardım ediyordu. Bu bile Yiğit ve Gözdeyi mutlu etmeye yetiyordu.

Hastaneden çıkalı bir hafta olmuştu ve bir kaç defa ihtiyacı olan eşyaları almak için evine gitmek zorunda kalmışlardı. En acısı anıları ile baş başa kaldığı anlardı kendini odaya kapatıp bir süre sonra çıktığında ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuş halde karşılarında duruyordu. İkisi de Eylül’e kendisinden başka kimsenin yardımcı olamayacağının farkındaydı. Ellerinden gelen tek şey sadece yalnızlığına çare olabilirlerdi.  Gözde arkadaşını daha iyi tanıyor ve bir yolunu bulup oyalanmasını sağlıyordu.  

Yiğit misafir ettiği süre boyunca Eylül’ü tam anlamıyla tanıma şansını bulamadı. Karşısında sadece acı çeken güzel bir kadın vardı. Nelerden hoşlanır nelere kızar nelere güler daha çok yabancıydılar birbirine. Bu yüzden kendisine Gözdenin yol göstermesi gerekiyordu.

Akşama doğruydu Serkan Gözdeyi yemeğe çıkmıştı. Birbirini tanıma aşamasındalardı ve Eylülün başına gelenler ikisinide çok etkilemişti. 

Yiğitte vakit geçirmek için  Eylül’e film izlemeyi teklif etti. Başlarda gönülsüz davransa da biraz ısrarla ikna olmuştu. DVD'lerin  başına geçip güzel bir film aradı, kendisi de uzun süredir film izlemiyordu zaten çoğu da annesine aitti. Klasiklerden kendine bir koleksiyon yapmıştı. Ama Eylülün nasıl filmlerden hoşlandığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Genelde polisiye ve esrarengiz cinayet filmlerini severdi. Karşısındaki kadın hayatı boyunca fazlasıyla ölüme şahit olmuştu. Kendi DVD lerinden birini izlettirmeyi aklının ucundan bile geçirmedi. 

SENİN İÇİN (AŞKIN SINAVI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin