Araması için numarasını vermişti. Yanından ayrılıp boş evine geri döndüğünde içinden bir ses bir kaç günlük değişikliğin iyi geleceğini söylüyordu. Yinede emin olamadı. Dikkatini karnının guruldaması dağıttı, bir an önce durdurması gerekiyordu. Dolabı açtığında Safiye ablanın yemek yaptığını gördü. Fakat kızlar gittikten sonra masaya oturup yemek işkenceden farksız oluyordu. O zamanda lokmalar boğazına diziliyordu. Aklına Ferdanın sözleri geldi dolma demişti. Başkasının yaptığını yiyeceğinden değil Eylülü hatırladığı için kalbinde bir sızı oluştu. Dolabın üzerine astığı resmine bakıp 'Eylül neredesin dolmalar bitti. Ve sen bana söz vermiştin ne zaman istersem yapacaktın.' demek isterdi ama şimdi sadece hayalinle konuşuyordu. Telefonunda bulunan Eylüle ait birkaç fotoğrafı bastırıp evin bazı yerlerine koymuştu. Çaresizce arkasını dönüp salona geçti ve telefonunu alıp pizzacıya siparişi verdiğinde televizyonun yanındaki bahçede ağlarken çektiği resme bakıp 'Bu evin sensiz hiç tadı yok nerdeysen çabuk dön. Yoksa aklımı kaçıracağım.' dedi. Yaptığına aldırmadan konuşarak merdivenleri çıktı.
Üzerine rahat birşeyler giydi. Pizzacı gelene kadar biraz uzanıp başucunda komidinin üzerindeki Eylül’ün karakalem resmine baktı onsuz daha ne kadar dayanacağını bilemiyordu. Bu evde yalnız kalmak işkence gibi geliyordu çalışırken zaman bir şekilde geçiyordu ama şimdi burada yapayalnızdı. Bu durum her geçen gün daha kötü bir hal alıyordu. Yaklaşık 4 ay her gün onun varlığıyla müptelası olmuştu. Gideli 6 ay olmustu ve onsuz kendini yarım gibi hissediyordu.
Yataktan kalkıp başucundaki telefonu aldı ve Demir'i aradı. Normalde Gözde'yi aramalıydı fakat her aradığında Eylül'ü buldun mu diye sorduğundan haberleri Demir'den alıyordu. Üçüncü çalışta açılan telefonda ”Dostun iyi misin?" diyen sesini duydu. Vurulduğundan beri Arda ve Demir bir kaç kere hastaneye gelmiş, yurt dışında olan Cenk'te dahil sık sık arayıp nasıl olduğunu soruyorlardı. Alışkanlık olmuştu ilk olarak durumu hakkında sorular soruyorlar daha sonrada konuşmaları normal seyrinde devam ediyordu.
Yiğit sırtını yatak başlığına dayayıp " İyiyim. Sen nasılsın?" diye sordu.
"İyiyim Yağmur'un canı dışarı çıkmak istedi şimdide onu bekliyorum."
Yiğit yüzünde tebessümle "Oğlum o cadı seni parmağında oynatıyor." dediğinde aslında tamda ikisinin mutluluğunun bir ömür sürmesini diliyordu. Kim bilir Eylül gitmemiş olsaydı, onlar kadar mutlu olma şansları olabilirdi.
"Karıma cadı demekten vaz geç. Yoksa senin için hiç iyi olmayacak."
"Tamam sustum. Peki diğer cadıdan haber var mı?
"Oda iyi sayılır öğlen konuştum bir iki güne İstanbul'a döneceğini söyledi."
"Bu çok iyi haber. Umalım da eski Gözde'yi de geri getirsin."
Demir sesini bir nebze daha yumuşatıp "Onun şen şakrak halini o kadar özledim ki. Geldiginde oyalanacak birşeyler planlıyorum." dedi.
"Umarım işe yarar."
" Sen nasılsın?"
"Nasıl olayım dostum evdeyim ve boş durdukca kafayı yiyeceğim."
Demir "Anlaşıldı seni de oyalayacak bir şeyler bulmalı." dedi ve bir kaç saniye sonra " Neden birkaç gün bir yerlere gitmeyi düşünmüyorsun?"
"Bilemiyorum dostum hic bir seyden zevk alamıyorum."
"Bence kestirip atma. Belki dağ evi iyi gelir."
Yiğit genc kadına ilk kez dağ evinde duygularını açıkça dile getirmişti. Umutsuzca nefes alıp verdi ve "Orası bana Eylül'ü hatırlatıyor." dedi.
"Dostum artık kendini toplamalısın. Ne zamana kadar onun anılarıyla yaşayacaksın. Gözde'de hala toparlanamadı."
"Bunu bende istiyorum. Ama gittiğim her yerde onu hatırlatacak izler karşıma çıkıyor."
"O zaman sende onun olmadığı yerlere git. Mesela bizim yazlık boş duruyor. İstersen hemen arayıp haber vereyim." diye teklif etti.
Yiğit kimseye eziyet etmek istediğinden " Benim aklımda Fethiye'ye gitmek vardı. Bugün bir davet aldım." teklifi kibarca ret etti.
"İçimden bir ses senin için iyi bir değişiklik olacağını söylüyor."
"Daha karar vermedim sadece düşünüyorum."
"Deli olma hayat devam ediyor. Seninde artık kendin için bir şeyler yapma zamanın geldi de geçiyor."
"Galiba haklısın. Sabah erkenden yola çıksam bir iki gün oyalanmış olurum."
"Bence kararını değiştirmeden hazırlanmaya başla."
"Tamam. En fazla rahat edemezsem geri dönerim."
"İyi Fethiye ye varınca beni ara."
"Tamam ararım." Dedi ve aklına bir şey gelmiş gibi "Demir" diye seslendi.
"Hı."
"Cadı karınada sevgilerimi ilet."
Demir gülmemek için kendini tutuyordu. "Uyuz." dedi ve telefonu arkadaşının yüzüne kapattı.
Yiğit elindeki telefona bakıp vazgeçme ihtimalini ortadan kaldırmak için rehbere girip Ferda 'yı aradı. Sanki başında bekliyordu ilk çalışta açılan telefondan "İyi akşamlar Yiğit bey" diyen sesi duydu.
Numarayı kaydettiğinde bir kez çaldırmıştı, fazla önemsemedi açı açmaz ismiyle hitap etmesini. "İyi aksamlar Ferda hanım ben yarın yola çıkıyorum dilerseniz paketi söylediğiniz pansiyona bırakabilirim." dediğinde genç kızdan bir cevap geleceğini düşünürken sessizlik uzayınca hatlarda bir sorun olduğunu zannetti. Düşündüğü gibi olmadığını "Siz gitmeyeceksiniz diye izin almıştım." Sözleriyle yanıldığını anladı.
Yiğit " O halde paketi siz mi götüreceksiniz?" diye sordu.
"Galiba öyle olacak."
"Eğer gitmek istemiyorsanız paketi ben götüre bilirim. Sizde boşu boşuna o kadar yolu çekmek zorunda kalmazsınız."
Ferda "İznimi burada heba etmek istemem. Eğer sorun olmazsa size eşlik edebilirim." dediğinde sesi gergin geliyordu.
Yiğit içinden 'Bir bu eksikti.' derken ne cevap vereceğini bilemedi. Ferda genç adamın gönülsüz olduğunu anladığında "Hem omzunuz yaralı. Bayan bir şoföre arabanızı emanet ederseniz yol boyunca yorulmamış da olursunuz." diyerek ikna etmeye çalıştı.
Yiğit bir kere gideceğini söylemişti 'Sizinle gitmemek için vazgeçtim.' diyemeyeceği için "Sizi kaçta alayım." diye sordu.
Ferda' nın sesindeki değişim genç adamın dikkatini çektiğinde "Evimin adresini mesaj atarım. Siz ne zaman isterseniz çıkarız." dediğini duydu.
Hemşireye sabah erkenden çıkmayı söylediğinde cayması için dua etti. Ama olur cevabını duyunca huzursuzca sabah 8'de sizi alırım diyerek telefonu kapattığında zilin sesini duydu.
Karnını doyurup biraz televizyon izledi. Vakit geçmeyince erkenden odasına çıktı ve yatmadan önce kendine küçük bir bavul hazırladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİN İÇİN (AŞKIN SINAVI)
Romance(Göl Serisi-1 ve Göl Serisi-2 birbirinden bağımsız iki ayrı hikayedir.) Fırtınanın ortasında küllerinden yeniden doğmaya çalışan bir kadın, o külleri bir arada tutmaya yeminli bir adam. ................. Yiğit yedek anahtarları arabada unuttuğunu fa...